Bu Blogda Ara

18 May 2021

GÖNLÜ VE BEYNİ GENÇ KALANLAR...TÜRKAN SAYLAN




Tepelerde ya da dağ yollarında koca kayaların arasından başını uzatmış bitkiler, yeşillikler görürsünüz. O cılız görüntüye rağmen kökleri öylesine güçlüdür ki, elinizle çekip koparmak isterseniz kolay kolay koparamazsınız. Bir şekilde oraya yerleşmiştir. İlacı, gübresi, bakımı yoktur. Yağmur sularıyla beslenir sadece. Yaşama direncidir onu ayakta tutan. Rüzgara, fırtınaya boyun eğmez. Bazen de yol genişletme çalışmalarında görürüz. Dev kayaların arasında, dinamitle patlatılmış yerlerde, kökleriyle açıkta kalmış, diğer yarısı kopmuş , yarım ağaç gövdeleri dikkat çeker. Sanki meydan okur o teknik güce. "Ben böyle de varım" der adeta. Direnir tüm gücüyle. Kökler öylesine güçlü tutunmuşlardır ki, ağaç o koşullarda da yaşar. Herhangi bir biçimde sürdürür canlılığını...

İnsanoğlunun da ayakta kalma mücadelesi , tırnaklarıyla yaşama tutunma çabası aynı değil midir? Aynı şekilde kökler sağlam ise yıkım da  çok kolay olmuyor. Bu yıldan gelecek yılları düşünüp hayal edebilenler, plan yapıp zamanını yönetenler, cesaretini, umudunu kaybetme yemler, zorluklarla daha kolay mücadele ediyorlar. Yarınlara daha rahat, daha sağlıklı ulaşıyorlar. Beyin ve gönül durağanlık   istemiyor.

Yüreği sevgiyle dolu olanlar, kendisiyle ve başkalarıyla barışık olanlar, huzurlu ve sakin bir yaşamı, mutlu bir beraberliği olanlar, bir idealin peşinden gldenler, zevk aldığı, yetenekli olduğu işi yapanlar,genellikle gönlü ve beyni genç kalanlardan oluyorlar. Toplumun her alanında böyle insanlar  önder oldular çevrelerine. Toplum onları rol-model olarak benimsedi. Belki hiç karşılaşmadılar, hiç yüz yüze gelmediler ama adeta mıknatıs gibi çekim güçleri çekti insanları kendilerine:

Yaşamları boyunca ilerlemiş yaşlarına rağmen mücadeleyi elden bırakmadılar. Bedenleri yıpransa da beyinleri sağlam kaldı,yürekten sevdiler insanı, doğayı, sanatı... Bazen bir tarihçi; Turgut Özakman, bazen bir doktor; Türkan Saylan, bazen bir çevreci; Hayrettin Karaca, bir Sümerolog; Muazzez İlmiyeÇığ, bir müzik adamı; Nevit Kodallı, bir edebiyatçı; Yaşar Kemal, bir sanatçı, Yıldız Kenter, Tuncel Kurtiz... Ve daha adını sayamadıklarımız, unutamadıklarımız. Rahmetli olan ya da yaşayan , yaşlandıklarında dahi kendilerini yorgun hissetmeyip, enerjilerini dalga dalga çevrelerine  yayanlar... 

Bir de adını hiç duymadıklarımız, bilmediklerimiz var. Belki uzak bir dağ köyünde, küçük bir kentin kenar mahallesinde, adı duyulmamış bir kasabanın küçücük bir evinde, kırsal kesimde bir çiftlik evinde, sessiz sedasız, sade, sakin bir yaşamı seçenler... Ama hep başkaları için çalışanlar, çevrelerini eğitmeye, yönlendirmeye kalkışanlar: Bazen bir doktor, bi öğretmen, bir sağlık görevlisi, bir güvenlik görevlisi ya da sade vatandaş, kendini eğitmiş,çevresine ışık saçan bir idealist.

Adeta "yaşsız insanlar" bunlar. Saçları ağarsa, yüzleri buruşsa da, bazen iki büklüm yürüseler de, "yüreği, beyni sağlam insanlar." Köşesinde oturup dinlenmesi gereken zamanlarda dahi çalışmayı tercih eden ayakta durmaya çalışan insanlar. Son dakikaya kadar bitmemiş işleri tamamlamakla geçiyor ömürleri. Çalışmak onları diri tutuyor adeta. Onurlular, eğilip bükülmüyorlar, gururlular, çıkarları için çaba harcamıyorlar.

Bir yaşam süresince gönlü ve beyni genç kalan, vicdanı katılaşmayan, almadan verebilen, gazete manşetlerine değil, gönüllere taht kurmayı özleyen, kaç yaşında olursa olsun eli öpülesi güzelim insanlar... Keşke bu insanlarımıza yaşarken gereken saygıyı, özeni gösterebilsek. Ve ölümlerinden sonra, yaptıklarından ders çıkarabilsek...

NOT: Eski bir yazım. Yitirdiğimiz değerleri rahmet ve saygıyla anıyoruz. 18.05.2021
Makbule ABALI
                                           

















33 yorum:

  1. Günümüzde maalesef haberdar olmadığımız o kadar çok güzel değerler taşıyan insanlar varki etrafına ışık saçan bilgilerini paylaşan ilkelerimden biride herkesten öğreneceğim bir şeyler vardır..bilgilerimide herkesle paylaşmaya çalışırım..güzelliklerle kalın dostluk ve sevgiler..

    Makbule hanım ben facebook açtım sizi isminizle aradım biri var ama emin olamadığım için arkadaşlık isteği gönderemedim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı düşüncedeyim. Keşke o değerlerden zamanında yararlanabilsek. "Paylaşmak" insanoğlunun en güzel alışkanlıklarından biri.
      Facebook'ta yokum. Sadece blogda yazıyorum.
      Karşınıza hep paylaşmayı bilen gönül dostları çıksın.
      Sevgiler.

      Sil
  2. Özellikle açtım BilgiSayarı, Makbule Hanım siz aklıma düştünüz birden,işi bırakıp bir not bırakayım bari.Nasıllar diye ?
    Yazınızı gördüm ferahladım.
    Sonra sindire sindire okuyup,yorum yazacağım.
    Sevgiler.Sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yorum da insanın içini ferahlatıyor sevgili Merih hanım. Yorumunuzu merakla bekleyeceğim.
      Çok teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
    2. Makbule hanımcım,merakımı hoş görün.
      Sizin yazılarınızı,yemeklerin üstüne,tatlı niyetine,sona saklarım,geçte kalsam okurum.arası uzayınca merak ettim

      Yaşar Kemal'nin " o güzel insanlar güzel o atlara bindi
      ler ve gittiler".
      Yazdığında,tayları vardır insallah demiştim.
      Bazıları gitmeden hiç değilse,kıymetli-birikimlerini
      aktarmalarını önemsemek,değerli biblolar gibi,büfeleri-
      mizin en güzel köşelerinde,gidip gelip bakıp,dokunup,ruh larını okşamak,teşekkür etmek lazım.
      Yoksa hepsinin bir güzel atı bekliyor.Atlar,terli,yorgun
      ve üzgünler,üzgün.
      Sevgiler.

      Sil
    3. Günün ilk saatlerine böyle bir yorumla başlamak... Harika bir duygu seli yaşıyor insan. Okurken de, yazarken de buğulu bir camın ardından bakıyor sanki.
      Ben küçük gözyaşlarını çabuk akıtanlardanım.
      Yazmak ruhumu dinlendiriyor. Hele böylesi güzel okuyucuların varlığı nasıl da mutlu ediyor insanı.
      Küçük sağlık sorunları dışında çok önemli bir şey yok.
      Benzetme çok güzel, ama ah tayları da yoramayız ki,
      Gönlümüz elvermez.
      Atları yorgun, insanları bedbin,doğayı küskün hale getirmemek lazım.
      Uzaklardan böylesi bir duygu bağı kurabilmek...
      Çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle-dostça.

      Sil
  3. tek bir insanın bile gönlünde taht kurmak yaşamın anlamını her iki taraf için de ne çok değiştiriyor.
    iyiyle karşılaşın hep...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gönül yıkmak değil de gönül yapmak ne kadar önemli gerçekten. Ben de hep iyilerle karşılaşmayı dilerim.
      Sevgiler.

      Sil
  4. Özlem çiçek kokulu bir ekim yazısı ile sona erdi. Özlemek de güzel. Özlemek olmasaydı kavuşmanın verdiği lezzeti hiç bir zaman tadamazdık herhalde.
    Güllerden bahseden bir kitap okuyorum şimdilerde. Kokusunu kaybetmemek için direnen ve kokusunu kaybeden güllerden bahsediyor bir yerinde. İnsanları da bu güllere benzettim ben. Yaşam haritasında yol alırken sırf başkalarını memnun etmek için uğraşmaktan kendini unutmuş, kokusunu kaybeden güller. Böylesi bir insanın yaşı ister 15 olsun, ister 35. Kokusunu yitirmişse bir insan yaşam enerjisini de yitirmiş demektir.
    Öte yandan yaşı kaç olursa olsun, sizin de dediğiniz gibi gönlü ve beyni genç kalan bir insan kokusunu yitirmemiş insan demektir. Tıpkı bazen bir doktor Türkan Saylan, bir sanatçı Yıldız Kenter, bir tarihçi Turgut Özakman...yada isimsiz güzel gönüllü insanlar gibi. Onlar kaybetmedikleri kokularını etraflarına yayıp başkalarına ilham oluyorlar.
    Çok güzeldi güzel öğretmenim. Yaşam koşturmacası içindeyiz elbet , düzen böyle. Yine de nefes almak gibi hissettiren bu güzel yazıları paylaşmaya devam edin lütfen.

    Sevgi ve selam ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beñ de özlemle döndüm sevgili Sade. Güzel ve anlamlı yorumların benim için çok değerli. Güllerle insanları öylesine ince bir şekilde benzetme ne güzel.
      İnsana kendini bu kadar iyi hissettiren yorumlar nasıl da güç kaynağı oluyor. Ah bir de tabletle yazmaya alışabilsem.
      Gönülden teşekkürler.
      Selam-sevgiler.

      Sil
  5. Alkışlıyorum.Verdiğiniz değerli isimleri tekrar anımsamak buruk bir tad verdi.Ama öyle anlatmışsınız ki, okuyanın içindeki enerjiyi bedene geri getiriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Hep düşünürüm, sayamadığım daha nice değer var. Maalesef yaşarken değerlerini çok bilemiyoruz.
      Sağ olun, ne güzel ifade etmişsiniz.
      Sevgiler.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim. Hep düşünürüm, sayamadığım daha nice değer var. Maalesef yaşarken değerlerini çok bilemiyoruz.
      Sağ olun, ne güzel ifade etmişsiniz.
      Sevgiler.

      Sil
  6. Ahhhh KESKE!.... Hani hep "hayatta keskeleriniz var mi" diye sorulur ya insana. Kendi keskelerimden ziyade böyle keskelerim var iste benim de...


    Yüregine saglik Makbule'cim, yine ne güzel ve anlamli bir yazi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yüce bir yaklaşım. Ne kadar iyi niyetli olduğunu biliyorum sevgili Ayşe. Böyle düşünen insanlar Keşke çoğalsa.
      Çok teşekkür ederim. Sevgiyle.

      Sil
  7. bugün bloguma gönderdiğin yorumu nasıl yaptım da sildim bilmiyorum makbule. yayınlamayı düşünürken nasıl sildim anlamadım. sonrasında sana mail de attım ama şu an posta kutumda onlar bile yok!
    üzüldüğümü bilmeni istedim.
    (başka hangi kanaldan sana ulaşacağımı bilemediğim için buradan yazıyorum.)

    YanıtlaSil
  8. Hiç olmayacak bir yerden, bir taş çatlağından baş vermiş bir çam fidesi, bir dağ çiçeği nasıl tutunuyor var olabilmek için. İşte öyle tutunan insanların emekleri de tutunup kalıyor hayata.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurumayıp can bulmuş o minicik bitkilere hayranımdır. Onurlu insanlar gibidirler. Yeterli desteği almadan var olma mücadelelerini sürdürürler.
      Teşekkürler. Sevgiyle.

      Sil
  9. insan doğadan uzaklaştıkça, yalnızlaşır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen katılıyorum. Doğa, çıkar gözetmeyen candan bir dost gibi. Ne yazık insanlar gibi değerini bilmiyoruz.
      Sevgiler.

      Sil
  10. Yüreğinize sağlık ne güzel yazmışsınız. Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Ne güzel bir deyiş. Daha önce duymamıştım. İçimizdeki çocuğun coşkusunu öldürmemek lazım.
      Sevgiyle.

      Sil
  11. İşte o her şeye ve herkese rağmen direnen yaşam mücadelesi veren bitkiler , canlılar ...
    ve bir yanda yaşsız , yüreği ve beyni sağlam insanlar ...
    İyi ki varlar iyi ki yaşamın bir anında bizimle temas ettiler ...
    Hayat koşmacası adı altında ertelediğimiz kendimize ne hoş bir soluklanma ve rahatlama yazısı oldu ...
    Ki canım çok yanıyor şu sıra , insanlığımdan utanır haldeyim ... İnsanoğlunun tüketme ve katletme merakı beni yoruyor ... Göremediğim ama cennet köşesi olarak bildiğim gitmeyi istediğim hasret duyduğum Adrasan Kumluca ve diğerleri .... Canımı yakıyor ...
    Dinginlik ve huzur verdiniz...
    Yüreğinize ve kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok uzaklardan, böyle güzel, dost bağlantılar kurulunca öyle mutlu oluyorum ki. Duyguda , düşüncede, beklentiler de bütünlük "iyi ki çokuz" dedirtiyor insana.
      Ülkemizin en güzel köşeleri yangın yeri. Ama nas8lsa öyle dayanıklıyız ki her yangın sonrası yeniden diriliyoruz.
      Bu güzel yorum bana da güç verdi. Çok teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  12. Öğretmenim , geçen sene köyde kaldığım döneme ailemle küçük bahçemize bir şeyler ekmiştik. Her gün yabani otları temizliyorduk, bazı yabani otlara bakıyordum , görünüşüne baksanız o kadar ince ve cılız ki ama toprağın altından zorla çıkarıyordum , bayağı bir güç sarf etmem gerekiyordu. Bitkinin kök kısmı toprağın yüzeyindeki bitkiden daha uzun yada daha kalın oluyordu hatta. Bir şaşkınlıktan sonra bunları insanlarla bağdaştırmaya çalıştım. Bizim de ister istemez görünüşüne bakıp yargıladığımız insanlar olmuyor mu ? o insanlar bizim düşüncelerimizin tam tersi yönünde ne kadar güzel işler de başarabiliyorlar. Bazen dünyaya inat , bazen başkalarına inat hatta bazen kendine inat " ben varım , ben burdayım. " diyebilmek aslında ne kadar güzel bir şey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O tür uğraşılar da hayatın içinden bir "uygulama dersi"

      gibi sevgili Çağrı. Direnen bitkiler mücadeleci insanlar gibi toprağa kök salmışlar. Düşündüklerine tamamen katılıyorum. İz bırakabilenleri saygıyla anmak gerek.
      Selam-sevgiler...

      Sil
  13. böyle insanlar yaşamın damarları değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle, hem de can damarları.
      Sevgiyle.

      Sil
  14. Bu makalenizi "GERİYE KALAN" kitabınızı okurken de oldukça beğenmiş, altını çizmiş ve notlar almıştım. Bir kez daha bloğunuzda okumak nasıl da içime bir ferahlık kattı. Malum gündemden dolayı yeterince üzgün ve keyifsizdim.

    Doğayı yakından incelemek, gözlemlemek gerek. Öyle ki, doğa biz insanlara öylesine doğru bir yol gösterici ki!. Elbette, örnek verdiğiniz değerli isimler ve adını bilmediğimiz nice isimsiz kahramanın çevresine yaydığı ışığın izinde olmak..onları unutmamak gerek. Yaşamı bu şekilde anlamlı kılan, daima üreten, kendi kendi kendine yetebilen ve sevgiyle yüklü hayata pozitif bakan insanlar hep hayatlarımızda var olsunlar Makbule Öğretmenim.Sevgi ve esenlikle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Pazartesi Nostaljisi" uygulamasında eski yayınlarımızın istenmişti. Ben de seçerek, gündemi de göz ardı etmeyerek yayınlıyorum. Kitaptan "Geriye Kalan" böyle vefalı, dikkatli dostlar, okuyucular olunca da öyle mutlu oluyorum ki.
      Bu sıralar yayladayız. Doğayla baş başa yaşayan çok farklı insanlarımız var.80-90 yaşında, hayatla mücadeleden vazgeçmemiş. Gözlemlerini yazmaya çalışacağım.
      Çok teşekkür ederim.
      Selam-sevgiler.

      Sil
  15. Çok değerli isimler... hayatta da üç yanlış bir doğruyu goturuyorsa daha da çoklarına ihtiyacımız var ne yazık ki.
    Bir de bir fotoğraf çekmiştim, sinop cezaevinin yüksek avlu duvarının iç yüzünde, taşların arasında yetişmiş bir çiçek tomari vardı, o geldi aklıma. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyiler çok çabuk gidiyor. Ya çok yoruyoruz, veya çok strese giriyorlar.
      O tür bitkilere hep hayran hayran bakarım. Mücadele gücünü kaybetmeyen insanlar gibidirler...

      Sil