Bu Blogda Ara

13 May 2023

İÇİMİZİ ISITAN SÖZCÜKLER , OBJELER...

 


Bazı sözcükler vardır; Konuşurken, düşünürken, yazarken birini görünce diğerini çağrıştırır. Kardeş sözcükler kardeş duyguları getirir beraberinde. İnsanı rahatlatır, sakinleştirir,  huzur verir hatta belki dünyaya daha ılımlı bir bakış sağlar. Söylerken bile adeta yüz mimikleriniz yumuşar. Anlayış, hoşgörü, sevgi, saygı, vefa, huzur, sadakat... Sanki el ele, kol kola, omuz omuza girmiş sözcüklerdir bunlar. Birinin geçtiği yerde diğerinin de kullanılmasını beklersiniz adeta. 

Bazı eşyalar da anlam yüklüdür sanki. Eski, yeni fark etmez. Bir anda zaman tünelinde bir yolculuğa çıkarır sizi. An'lar anılara karışır, bugünden düne geçerken yarınlara ulaşırsınız.  Yeter ki hayal gücünüz işlerlik kazanmış olsun. O anda bir başkasına bir şey ifade etmeyen bir sözcük veya obje sizin gözünüzde ne değerli anlamlar yüklenir. 

Örneğin; göstermelik, yapmacık, abartılı,  çabuk tüketilen ya da çıkar ilişkileri olduğu sürece devam eden sevgilere inanmıyorum ben. Yılda sadece bir kez dile getirilip sonra hiç hatırlanmayan özel günler gibi. Bu konuda çocuklar çok gerçekçi. Hoşlanmadığını rahatlıkla dile getirebiliyor. Sevip sevmediğini yüz mimiklerinden, ses tonundan, beden dilinden anlayabiliyorsunuz. Saklama, gizleme, aldatmaca yok onların sözlüklerinde. Her şey doğal, içten. 

Dün, bugün, yarınlar arasında akıyor hayat. Bazen günler üst  üste  geliyor. Yarın bir Genel Seçim Günü. Aynı zamanda Anneler Günü. Yaşayan veya ebediyete göçmüş tüm annelerimizi saygıyla anarken rahmetli annemin bir sözü çınlıyor kulaklarımda: "Allahım çocuklarımı, sevdiklerimizi hep iyilerle karşılaştır." Çocuklar bazı deyişlerin anlam ve önemini zamanla daha iyi kavrıyorlar. 

Dün sabah eşyalar arasında küçük bir zil dikkatimi çekti. Yılların etkisiyle biraz sararmış, üstünde bir kalp olan pirinçten imal edilmiş küçük bir zil. Ne zamandır arıyordum. Yeni yerimize taşınma sırasında sanki diğer eşyaların arasına gizlenmiş. Bazı objeler kimileri için hiçbir şey ifade etmez. Ama bazıları için nasıl da değerlidir. Bu küçücük zil, ailemiz için bir sevgi, saygı, sadakat,  vefa ve bağlılık sembolüydü. Onun gizemli öyküsünü biz eski çocuklar biraz buruk, biraz mutlu biçimde ama çok net hatırlarız...

Babam Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun, savcılık ve avukatlık yapmış çok iyi, dürüst bir hukukçu idi. O zamanlar çok geç teşhis konan yüz sinirleri felci (Trigenimus Nevraljisi) nedeniyle şiddetli ağrılar hareketlerini kısıtlamış, son yıllarda yatağa bağımlı hale getirmişti. Ankara Kız Teknik Olgunlaşma Enstitüsü mezunu Dikiş Öğretmeni olan annem, aile bütçesine katkı nedeniyle terziliğe de başlamıştı. O zaman evin yerleşik düzeninde de bir değişiklik yapılmış, babamın yatağı, annemin dikiş atölyesinin  yanındaki misafir odasına taşınmıştı. 

Annem bir bebek özeniyle yıllarca baktı babama. Bir ömür boyu iyi günde, kötü günde . Geçmiş zaman sevgileri günümüzden farklı idi. Saygı ve şefkatle yoğurulmuş, ince çizgilerle ayrılmış, çekingenlik ve utancı da içinde barındıran sevgiler. O yıllarda yatan hasta bakımı da yetersiz malzemelerle şimdikinden çok daha zor idi. Farklı yaşlardaki kardeşler öğrenim dönemlerindeydik.  Özellikle ağrılı, acılı hastalıklara karşı aşırı hassasiyetim belki ta o yıllardan kalmadır. Zor durumlarda çaresiz kalmak, insanoğlunun en büyük handikaplarından biri değil midir ?

O günlerde bu küçücük zil ne büyük işler başardı. Babam hiç yalnız bırakılmasa da bir ihtiyaç anında başucundaki zili çalıyor, annem koşarak yan odadan yetişiyordu. Hareketleri çok kısıtlıydı ama bilinci sapasağlamdı. Bir film şeridi gibi hatırlarım çoğu zaman. Zil çalar, annem koşar, "Ne istedin canım?" dediğinde  "Sadece seni görmek istedim. " diye yanıtlardı. Sevginin en sade, en yalın anlatımı. Ünlü fotoğraf ustaları, ünlü yönetmenler an'ları ölümsüzleştiriyorlar  ancak gerçeğe ne kadar yakındır o kareler... ? Yaşayan bilir.

Yarın yeni bir gün. Sağlıkla, huzurla, mutlulukla barış içinde bir dünyada dayanışma ile, insanca paylaşımlarla, sevdiklerimizle güzel günlere, yıllara... 

Makbule ABALI 

13 Mayıs 2023 Urla













6 yorum:

  1. eşyaları algısal yorumlayışımız farklı olabiliyor... farklı eşyalar, geçmişteki yaşanmışlıkların birer simgesi haline gelebiliyor...

    anneler gününüz kutlu olsun değerli öğretmenim... sevgiyle ve güzellikle kalın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygular anılarla bütünleşiyor adeta. Eşyalardan kalan yansımalar da onlarda iz buluyor.
      Ben de yürekten kutluyorum sevgili Bahar.

      Sil
  2. Farid Farjad'ın bir sözü vardır; "Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı. Ve herkes kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere." Bu sözü çok doğru bulurum. Rahmetli annenizin sözünü bizde de büyükler hep söyler; "Allah karşınıza iyi insanlar çıkarsın." Doğru, dürüst, samimi...Sevgisinde de gerçekçi!. Babanızın annenize olan sevgisi; karşılıklı sevgi ve saygısı... çocukları için de ne güzel rol model olmuş. Siz de öylesiniz evlatlarınıza, öğrencilerinize, okurlarınıza...verdiğiniz mesajlar ve sinerjiniz çok güzel. Allah sizlere sevdiklerinizle birlikte daha nice güzel ömürler versin...ve sizin de 'Anneler Günü'nüz kutlu olsun Makbule Öğretmenim. Sevgiyle, esenlikle kalın... 💐 💐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farid Farjad'ın o sözünü ben de çok severim. Gerçekten hepimizin hayatında rol modeller ne kadar önemli Ekilen iyilik tohumları kötü ürünlere dönüşmüyor kolay kolay. Belki fırtınalarla karşılaştıkça inciniyor, kırılıyor ama sonuçta doğru yolu buluyor.
      Bu yıl Anneler Gününde bu anıyı aktarmayı düşündüm. O sevgide özveri, içtenlik, vefa, duyarlılık harmanlanmıştı adeta.
      Her zamanki duyarlılığınızla güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Nice baharlara umutla, sevgiyle.

      Sil
  3. ay çok duygusal çok tatlıydı annen babanla ilgili anlattıkların :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun ömürlü, dayanıklı, gerçek bir sevgiydi onlarınki. İnanıyorum ki o maya hepimizde tuttu.

      Sil