Akraba Günü; Öyle adlandırdık yaşadığımız o güzel günü. Bağlar giderek kopuyor dünyanın gidişatında. Sevdiklerimiz birer ikişer ayrılıyorlar aramızdan. Bağları güçlendirmek gerek kimsenin alanını daraltmadan, özgürlüğünü kısıtlamadan. Yakın zamanda kaybettiğimiz değerli bir akrabamızın ( (Çelik Erengezgin ) ardından yazdığım bir yazı gözlerinden kaçmamış . Bir WhatsApp grubundan yeni dostlarla bağlantı kuruldu böylece. Her şey bir telefonla başladı ve uzun süreli, sağlam beraberliklere taşıdı bizleri. Aslında kayıtlı olmayan numaraları bu güvensizlik ortamında hiç açmayan ben , o gün nasılsa ikinci telefonda açmıştım. İyi ki açmışım. Sevil, Semra ve Serpil'le başka nasıl tanışabilirdik? Bir zamanlar adlarını duyup bu zamana dek yüzlerini görmediğimiz bu güzel insanlarla? Affan Bey'e teşekkürler.
Annem- belki annesini çok küçük yaşta kaybettiğinden- akrabalarına çok düşkündü. Hassas kişiliği bu konuda onu daha da duyarlı yapmıştı. Kendisine bir anne gibi bakan , başta Münevver Ablası, diğer teyzelerim ve dayılarım,; Mesrure, Fadıla, Ekrem, İhsan hepsi onun için çok değerliydi. Bu sevgiyi biz çocuklarının kıskandığı zamanlar olurdu. Hastalığının son dönemlerinde bir gün sesli ağlayarak:" "Münevver Ablam ölmüş, nasıl bana haber vermediniz?" deyişini hiç unutamam . Oysa o teyzemi kaybedeli çok uzun yıllar olmuştu. Fadıla Hanım Teyze, eşi Muzaffer Bey Enişte; her zaman özlemle andığı isimler ve onların yakınları her zaman saygın akrabalar listemizin başındaydılar. Buluşacağımız akrabalar da Balkanlardan, Selânik, Makedonya Yörelerinden. Yıllar önce Antalya, İstanbul ve İzmirli olmuşlar.
Aylar öncesinden konuştuk, buluşma günü, yeri kararlaştırdık. Her telefon görüşmemizde birbirimize anlatacak o kadar çok şey vardı ki ama hep , yüz yüze görüşmeye kalsın bu konular deyip kısalttık görüşmelerimizi. Zaman su gibi akıp geçti, nasıl olduysa istemeden hepimiz erteleme hakkımızı kullandık. Bazen sağlık sorunları, bazen farklı nedenlerle buluşma tarihimiz gecikti. Ve nihayet bir gün belirlendi. Evlerimiz uzaktı, bir ara noktada buluşma yeri kararlaştırıldı. İzmir'de büyük bir alışveriş merkezinin alt katında eski bir pastane. İnsan kendini ilk buluşmaya giden liseli gençler gibi hissediyor. Ben İzmir'in yabancısıyım. Toplu taşıma sistemine yabancıyım. En az genç arkadaşları kadar eski kuşaklarla da sohbeti seven kızım Sezgi de bana eşlik ediyor. İlk akrabamızla buluşma coşkusu. Sevil sigara içilen bölümde bizi bekliyor. Yıllardır tek sigara içmeyen biri için kısacık bir duraksama molası hemen yanıt buluyor, geniş, ferah bahçeli bölüme geçiyoruz.

Belki bugün mutluluğa odaklanmamızdan her yer, her şey güzel ve iç açıcı görünüyor gözümüze. Yapay kökleriyle gerçek gibi görünen, ışıklandırılmış kocaman ağaçlar. Bu arada Semra ve Serpil'le de tanışıyoruz. Kan bağı, can bağı bu olsa gerek. Hepimiz birbirimizi yıllardır tanıyor gibiyiz. 4 S arasında (Sevil, Semra, Serpil ve Sezgi ) tek M (Makbule ) benim. Konuşmaya nereden, nasıl başlayacağımızı düşünmüyoruz bile. 5 kadın akraba birlikte olursa, hele bir de yılların tortusu varsa konu tükenir mi? Garson kız geliyor; '5 bayandan sipariş almak zor ' diye düşündüğü yüzünden belli. Biz gülümseyince o da gülümsüyor. Ne yiyeceğimiz, içeceğimiz hiç önemli değil. Sevil önce bir keşif gezisi yapmış, yiyecekleri incelemiş. Hepimiz ona uyuyoruz. Çayla birlikte otlu açma börek. Hepimizin siparişi aynı. Garson kızımız rahatlıyor sanırım, gene de küçük yanlışlarla geliyor siparişler. Hiç önemli değil, biz sohbete açız ve bugün iyimserlik günümüz.

Masanın üstünde iki paketim var. Birinde evden getirdiğim yılların fotoğrafları. Siyah-beyazlar da var tabii içlerinde. Onlar benim vazgeçilmezlerim. Bir de siyah ciltli , ak sayfalı bir defterimiz var. Rahmetli Muzaffer Erengezgin Eniştemizin, eşimle nikâh törenimizde Fadıla Teyzemizle birlikte İstanbul'dan Adana'ya gelerek oluşturduğu eşsiz bir düğün armağanı. "Dünden Bugüne" adını verdiği, içinde kendi yazdığı şiirler, aileden fotoğraflar, ünlülerden özdeyişler, anekdotlar, fıkralar, anılar ve duaların yer aldığı, emekle hazırlanmış, her sayfası dopdolu bir defter, bir belgesel niteliğinde. Yakınlarımızın bizimle ilgili görüş ve düşünceleri, harika bir anı değerlendirici. Mersin'den taşınmamız sırasında defteri okumak için Sezgi almıştı (O da tam bir anı koleksiyoncusudur.) Sonra defter kayıplara karıştı ve tam toplantı günümüzde yeniden buluştuk, ne çok sevindim. Fotoğraflar, defter elden ele dolaşıyor, İçinden bazı sayfaları ağır ağır yüksek sesle , vurgulayarak okuyorum, okumaya çalışıyorum. Gözlerin pırıltısından anlıyorum, herkesin bütün alıcıları açık, bir duygusallık haresi hepimizi sarmış durumda. Zaman zaman anılar , gözyaşlarının arasından da geçiş yolu buluyor...

Diğer pakette kitaplar var; "Geriye Kalan." İlk kitap denemem, satış geliri Mersin Alzheimer Derneği'ne kalan, zaman zaman dostlara hediye ettiğim. Pastane dolu ama yakın çevremizde kimse yok. Biraz gürültülü bir mekân olsa da birbirimizi duyuyor, anlıyoruz. Sevgiden destek alan bir duygu ortaklığı her yere enerji yayabiliyor. Bir seminerde gibiyiz, yılların ötesine anılarda yolculuklar yapıyoruz. Bireysel ya da toplu yolculuklar, ruhlarda bir yolculuk hepimizinki. Belleklere yardımcı olabilmek için bu yolculuklar çok gerekli. Dönüşte Sevil terasa çıkmamızı manzarayı görmemizi öneriyor. Yürüyen merdivenlerden döne döne el ele, kol kola en üst kata çıkıyoruz. Nefis bir İzmir panoraması. Kitaplara içimden geldiği gibi yazıyorum. (Semra'ya bir kitap borcum var. )
Kaybettiğimiz tüm büyüklerimizi, sevdiklerimizi saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.
Ayrılık saati gelmiş bile. Gün bitmeden herkesin belli sorumlulukları var. Saat 15.30 Öğle üzeri gelmiştik. 12.00'den bu yana üç buçuk saat geçmiş. Nasıl, ne zaman...? Bu güzel günleri çoğaltmak gerek. İnsanın nereden gelip nereye gittiğini, kimlerle yol aldığını bilmesi, hayatı daha anlamlı kıldığı gibi ömre de doping yapıyor galiba. Yeni bir yılda yeniden bir araya gelmek dileği ile...
Makbule ABALI
Aralık 2023 Urla- İzmir
Makbule Rasime Emel
Anı defterinde rahmetli Babamın notları.
Anı Defterinde rahmetli Annemin yazısı.
Anı Defterinde rahmetli Kız kardeşim Rasime'nin yazısı