Bu Blogda Ara

10 Tem 2024

ÇOCUK OLMAK- DÜNYAYI ÇOCUKLAR GİBİ ALGILAMAK... ( BCP-6 )**

 


Hepimizin bir çocukluk hikâyesi vardır; İyi ya da kötü hatırlanan, olumlu ya da olumsuz izler bırakan, sonraki yılları, dönemleri etkileyen bir çocukluk tablosu... Uzmanlar, çocuk psikologları, pedagoglar, çocuklukta özellikle 7 yaşına kadar kazanılan davranış modellerinin sonraki yılları ve kişiliği büyük ölçüde etkilediğini söylüyorlar.  

Çocuklara olan sevgim ve ilgim, alan ve  meslek seçimimi de etkiledi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji (Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık)  Bölümünü bitirdikten sonra çocuklar ve gençlerle ilgili olarak çok çeşitli alanlarda çalıştım. Adana Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde uzman olarak zekâ ve kişilik testleri uygulamaları, zihinsel engelli çocuklar, üstün yetenekli çocuklar, anne-babalara, sınıf öğretmenlerine rehberlik alanlarında görev yaparken liselerde psikoloji ve felsefe derslerine girdim. Akdeniz Üniversitesine bağlı Burdur Eğitim Fakültesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştım. Emeklilik sonrası çağdaş bir Dershanede 10 yıl Rehber Öğretmen olarak çalıştım. 

Blogda yer alan yazı, şiir, öykü ve denemeler çok severek, sorumluluğumu bilerek görev yaptığım o yıllardan geriye kalan anı ve birikimlerden oluşuyor. Bir eğitimcinin hayata bakışı, düşünce ve fikirleri olarak da değerlendirilebilir. Kendine, çevresine, öğrencilerine  yetebilen iyi bir okur-yazar ve öğretmen olabilme kaygısı,  yaşamımın her dönemine damgasını vurmuştur. 

Her çocuğun ayrı bir dünya olduğuna içtenlikle inanıyorum. Öyle bir dünya ki; başlangıçta saf, duru, tertemiz. Yıllar geçerken yakın ve uzak çevresindeki her şey, her etkileşim onun kişiliğinin, karakterinin oluşmasına katkıda bulunuyor.  Ünlü bir düşünür şöyle diyor: "Çocuklar donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşse iz bırakır." 

Çocuklarla görüşmelerimden unutulmaz cümleler kalmış belleğimde. Bazen gülümseyerek, bazen şaşırarak,  kimi zaman hayranlıkla ya da umutla kimi zaman da hüzünle hatırlıyorum  o tazecik beyinlerden, yüreklerden dökülen o sansürsüz, abartısız, içtenlikle dile getirilen sözcükleri:

"Ne çok yağmur yağdı anne.  Yoksa Allah baba ağlıyor mu? "

" Küçücük kuşlar dağları, denizleri aşıp gidecekleri yolu nasıl buluyorlar? "

"Babamın omuzlarında gezinmeyi seviyorum. Ama annemin dizlerine yatıp uyumayı da çok seviyorum. Yumuşacık bir yastık gibi..."

"Oturma odasındaki yemyeşil halıda oynamayı çok seviyorum.  Sanki parktaki çimenler gibi. "

"Güneş akşamları evine mi gidiyor abla? " 

"Bütün öğretmenlerin uzun upuzun sopası var mıdır? "

" Ay dedenin torunu nerede yaşar...? " 

Çocuklar keşke yetişkin olunca da merak etseler, sorsalar, cevap arasalar... 23 Nisanlarda çocuklar büyüklerin koltuklarına oturup sorular sormaya başlayınca herkes gülerek izliyor. Oysa benzer soruları yetişkinler sormaya başlayınca neden yüzler asılıyor...? Giderek suskun ve sormayan, sorgulamayan bir toplum oluşumuzun temel nedenlerinden biri bu olabilir mi acaba? 

"Çocukla çocuk olabilmek" ne güzel bir deyiştir. Onu ciddiye almak, adam yerine koymak, kendine özgü (eskilerin deyişiyle nevi şahsına münhasır ) bir varlık olduğunu unutmamak.  "Çocuklarla konuşurken onların hizasında olmaya özen göstermek."  İçtenlikle katıldığım bir düşüncedir. 

Bu toplum; insanı aşağılamayı, hor görmeyi, karşısındakiyle  alay etmeyi, yok saymayı, yüz yüze değil arkadan konuşmayı, vefasızlığı, yalan söylemeyi vb. davranışları ne zaman benimsedi? Masum çocuklara, geleceğin yetişkinlerine bu davranış kalıplarını nasıl aktardı?

 Toplumbilimciler, davranış bilimciler, eğitimciler, sanatçılar, İNSAN'ı anlamaya tanımaya yönelmiş her meslekten kişiler bu konuda fikir üretip inceliyorlardır herhalde! Yoksa bir zamanların ünlü deyişi gibi:" Bana sual sorma, cevap müşküldür, her sırrı ben sana açamam hocam..." diyenler mi çoğaldı...? 

Ünlü kişilerin hayat hikâyelerini okuyup, geçmişte nasıl  bir çocukluk dönemi yaşadıklarını öğrendikçe pek çok şeyi daha iyi anlıyor, aydınlanıyoruz elbette. Çocukların dünyasını lütfen karartmayalım, onları yaşam boyu karanlığa, güvensizliğe, maskeli kılıklara, farklı kimlik ve kişiliklere sürüklemeyelim. Yaşanmış ama yok sayılmış, unutulmaya çalışılmış her travma,  geleceğin sorunlu bireylerini ve karmaşık toplumlarını yaratıyor. 

Uluslararası alanda çocuklarla ilgili çalışmalar, araştırmalar yapan, yardım sağlayan ciddi kurum ve kuruluşlar da var. UNİCEF (Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu)  yıllardır başarılı çalışmalar sergiliyor. Unicef2in Türkiye iyi niyet temsilcileri: Yazar Ayşe Kulin, sinema ve tiyatro oyuncusu Ali Poyrazoğlu, Bilkent Senfoni Orkestrası, Devlet Sanatçısı Piyanist Gülsin Onay, Piyanist Duo Ferhan ve Ferzan Önder, Müzisyen Ferhat Göçer,  Sinema-dizi oyuncusu Kıvanç Tatlıtuğ, Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen. Gazeteci, TV yapımcısı Tayfun Talipoğlu, flüt virtiözü Şefika Kutluer, Sinema oyuncusu Türkân Şoray,  Sinema ve dizi oyuncusu Tuba Büyüküstün, Tiyatro ve Devlet sanatçısı Yıldız Kenter.

 ** Bu yazıyı BCP(Blogları Canlandırma Projesi) kapsamında yazdım. Haziran Ayı temaları "Korku, polisiye, gezi ve çocuk" idi. Ben ÇOCUK  konusunu seçtim. Çocuklar söz konusu olunca yazılacak öyle çok şey var ki. Yıllardır onlarla ilgili görüş ve düşüncelerimi, gözlemlerimi içimden geldiği gibi aktarmaya çalıştım. Pek çoğu blog paylaşımlarım arasında yer aldı. Yazımı bitirirken yıllar önce yazdığım bir şiirimi eklemek isterim.



ÇOCUKLARIN DÜNYASI

Çocuklar anlar birbirini;

Çocuk diliyle, çocukça, safça

Çocuk kalbiyle, çocuk gözüyle

Bazen beden diliyle, sessizce, işaretle

Ama her zaman dostça, kardeşçe, insanca.

Kırmadan, incitmeden

Kırılmadan, gücenmeden.

Çocuklar anlar birbirini;

Dövüşmeden, savaşmadan,

Yaralamadan, berelemeden

Çarpışmadan, vuruşmadan

Kansız, bıçaksız, silâhsız.

Kızsa bile az sonra barışır, 

Art niyetsiz öpüşüp kucaklaşır.

Mal mülk davası olmaz,

Paraya gereksinim duymaz

Elindekini avucundakini paylaşır

Yanı başındakiyle, en sevdiğiyle...

Kuşlar, balıklar, böcekler, kelebeklerle konuşur,

Çiçekler, ağaçlar, hayvanlarla tanışır, selamlaşır.

Dünyanın bütün dilleriyle

Ya da kendi dilinde, kuş diliyle.

Yüreği kuşlar kadar hafif,

Dertsiz, tasasız, kuşlar gibi özgür.

Elinde uçurtması, sek sek taşları, bazen bez bebeği

Oynar, zıplar, dans eder,  selâm verir dünya çocuklarına

Tüm çocuklar bilir bunları

Çünkü ancak çocuklar anlar birbirini...


Makbule ABALI -  (2O13' den 2024'e )





33 yorum:

  1. bu yazıya nazım'ın şiiri yakışır bir de öğretmenim:
    "Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
    allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
    oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
    dünyayı çocuklara verelim
    kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
    hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
    bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
    çocuklar dünyayı alacak elimizden
    ölümsüz ağaçlar dikecekler"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazım Hikmet'in bu ölümsüz şiirini ben de çok severim. Ünlü şairlerden şiirler yazdığımda veya çocuklar ve şairler başlığı altında blogda birkaç kez yer almıştır.
      Katkınıza çok teşekkür ederim. Orman yangınlarında, doğanın insan eliyle kıyıma uğradığı zamanlarda hep bu şiiri anarım.
      "Çocuklar dünyayı alacak elimizden
      ölümsüz ağaçlar dikecekler "
      Yıllar öncesinin bu güzel dileğinin gerçekleşmesine keşke tüm çocuklar katkıda bulunabilse...

      Sil
  2. Çocukların dünyayı algılamalarına dair özellikler ve özellikle bunu ifade şekilleri biz büyükler için ne kadar zihin açıcı oluyor.
    Çocukluk hayatımızın en güzel bahçesi gibi, keşke sadece şansı yaver gidenler için değil de dünyadaki her çocuk için öyle olabilse. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumların bu özelliğini seviyorum. Bir yazı yorumlarla bütünlük kazanıyor ve daha anlamlı hale geliyor.

      Çok haklısınız. Yazarken; okul çağında çalışmak zorunda kalan çocuk işçiler, üstün yetenekleri fark edilmemiş çocuklar, anne-babasını kaybetmiş çocuklar, şehit çocukları, göçmen çocuklar, şiddete uğrayan çocuklar, doğal afetlerde travmalar yaşayan çocuklar, boşanmış anne babaların olumsuz etkileriyle büyüyen çocuklar... ve daha niceleri takıldı aklıma. Her biri bir başka yazının konusu olacaktır elbette.
      Sevgilerimi iletiyorum.

      Sil
  3. çocukların meraktan söyledikleri ne kadar tatlı öyle. güneş ve aydede özellikle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocukların o içtenliğini, doğallığını, olduğu gibi hallerini ben de çok seviyorum sevgili Derin. Keşke karşılarında da çoğu zaman anlayışlı, hoşgörülü, sabırlı yetişkinler olsa da onlara uygun cevapları verseler...

      Sil
  4. Çok güzel bir yazı olmuş Makbule Teyze, eline sağlık. Hasta çocuklar ile uğraşan biri olarak benim de gözlemim, en sıkıntılı zamanda bile çocukların aydınlık, pozitif, harika ve şaşırtıcı olmaları 😊🌿🌷Tümünün iyilik ve güzelliklerle karşılaşıp, şekillenmelerini dilerim 🍀

    YanıtlaSil
  5. Bloglarda dışarıdan yorum yazmanın güçlüklerinden söz eden arkadaşlarımız olduğunu biliyorum. Hatta birkaç kez deneyip yorumu çıkmayan arkadaşlara emek ve çabaları için teşekkür borçluyum.
    İlk okuyuşta bu ifade bana hiç yabancı gelmedi. Gene de tereddüt yaşadım ancak telefon edip onayını aldığım için yorumumda adını kullanacağım canım Zeren'im.
    Mesleğini seçerken; idealist bir doktor olan, genç yaşında yitirdiğimiz annesinin izinden giden, hiç yıl kaybetmeden iki uzmanlık alanını başarıyla tamamlayan bir doçent. annesi göremese de yakın zamanda profesör olarak da da kutlayacağımıza emin olduğum bir güzel insan.
    6 Mayıs 2024 tarihli blog yazımdan en yakın arkadaşlarına bile söz etmeyen ,alçakgönüllü, üstün görev anlayışında uzman bir çocuk doktoru. Gözlemlerin elbette benim için de çok değerli sevgili Zeren.

    Hastalıklarında yolu seninle kesişen çocukların çok şanslı olduğuna yürekten inanıyorum. Hele ülkemiz çocuklarının kendilerine anlayışla, ilgiyle, sorumluluğunu bilerek yardımcı olabilecek "İyi ve güzel ahlâklı, etik değerlere inanmış görevlilere" öyle çok ihtiyaçları var ki. 6Mayıs 2024 tarihinde yazdığım " Hayatın içinden- Bir İnsan, Bir Doktor" adlı yazıma yorum yazamamıştın.
    Tüm adsız Kahramanlara gönülden sevgilerimi ileterek teşekkür ediyorum. İYİ Kİ VARSINIZ...

    YanıtlaSil
  6. Çocuklar anlar birbirini;

    Çocuk diliyle, çocukça, safça

    Çocuk kalbiyle, çocuk gözüyle

    Ne kadar güzel sözler, büyüklerde iş yok zaten küçük kalmak lazım mesela...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyümek, gelişmek tüm canlıların doğasında var. Acaba büyükler, yetişkinler çocukluklarını unutuyorlar mı? Hayata uyum sağlamak isterken hep çok güçlü, çok büyük, çok farklı olmak gerektiğini mi düşünüyorlar? Öylece her şey daha mı karmaşık hale geliyor? Belki de hızı biraz azaltmak, iç sesimizi dinlemek gerek.
      Zamanla kalabalıklardan, karmaşadan, büyük kentlerden uzaklaşan, yavaş şehirler (slow cities ) arayışı içinde olan insanlar acaba çocukluk dönemlerindeki doğallığı mı özlüyorlar...?
      Sevgiyle.

      Sil
  7. Çok güzel bir yazı okudum emeklerinize sağlık öğretmenim .Keşke dünyayı çocuklar yönetse saf temiz kötülükten uzak yalın olurdu herşey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu sabahın erken bir saatinde, yüzümde içten bir gülümsemeyle okudum, düşündüm; Dünyada "Çocuk Bayramı" olan ilk ve tek ülkeyiz. Bugün dünyanın kabul ettiği, saygıyla andığı, uzak görüşlü bir büyük Önderin sayesinde gerçekleşmiş bu. Oysa gelişmekte olan ülkelerde kadınlar ve çocuklar çok kolay yol alamıyorlar.
      Geçmiş yıllarda çocuklar ve kadınlarla ilgili olarak amatörce çokça şiir denemeleri yaptım. "Dünyayı çocuklar yönetse", "Dünyayı Kadınlar Yönetse" adlarıyla blogda arama yapılabilir. Yayınlarda: arama bölümünde Çocuklar veya kadınlar yazılıp büyütece tıklandığında ilgili yazı ve şiirleri görebilirsiniz.
      Çok teşekkür ederim. Esen kalın.

      Sil
  8. Ne kötü çocuk yetiştiriyor bu toplum artık, üzülüyorum çok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Çocuğun öğütten çok iyi örneklere ihtiyacı vardır." diye ne güzel bir söz vardır sevgili Narda. Sanırım iyi örnekler azaldı. Ama ülkenin yüz akı çocuk ve gençler de var.
      "Umudunu kaybeden insan her şeyini kaybetmiş demektir."
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  9. Çocuk olmakda zor. Bizim toplumda çocuklara gerçek değeri verilmiyor, ona göre yetiştirilmiyor malesef. Bu oldukça üzücü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olumsuz durumlarda asıl zorluğu çeken, özgüvenini kaybeden öncelikle çocuklar oluyor elbette. Tüm sıkıntılarda önlem alınmaması, zaman kaybı insan kaybına da yol açıyor ne yazık.
      Sevgiyle.

      Sil
    2. Çok haklısınız.

      Sil
    3. Ortak noktada buluşmak ne güzel. Teşekkürler.

      Sil
  10. Büyüdükçe daha öncesinde sahip olduğumuz pek çok hazineyi yitiriyoruz sessizce. O merak duygusunu, masumiyeti, haylazlığı, bir şeyleri sorgulama arzusunu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ve ardından "Neden...? " diye soruyoruz kendimize...
      Sanırım pek çok neden var değerli arkadaşım; Toplum değişime uğruyor. Değişen değerler insana, insanlara da yansıyor. İyi örnekler azaldıkça olumsuzluklar da artıyor.
      Çocuklar da ortama, zamana yenik düşüyorlar...

      Sil
  11. Güzel bir konu. Müthiş bir yazı yine. Kalemin daim olsun öğretmenim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman motive eden, destekleyen yönünüze çok teşekkür ederim Hüseyin Öğretmenim. Sanırım sıcak ve bunaltıcı günlerin yorgunluğu , yorumlarımızın yanıtlarını da geciktiriyor.
      Sağlıkla, mutlulukla.

      Sil
  12. Yanıtlar
    1. Thanks a lot. Do you like children too Rajani ?

      Sil
  13. Kaleminize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncenize çok teşekkür ederim. Çocukların dünyası öyle farklı ki, sayfalar dolusu yazılar, şiirler yazabilir insan.
      Esenlikler diliyorum.

      Sil
  14. Çocuklarla konuşmak, onlarla vakit geçirmek bile insanın ufkunu açıyor. Küçük kuzenlerimle sohbet ederken birçok kurgu fikri ortaya çıkabiliyor:) Okurken çok keyif aldığım bir yazı olmuş yine:) Çok teşekkür ederiz, kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkınız için ben teşekkür ederim sevgili Sude. Her zaman içtenlikle söylediğim bir şey var; bizim çocuklardan ve gençlerden öğreneceğimiz öyle çok şey var ki. Elbette onları iyi dinlemek, anlamaya çalışmak ve ön yargılı olmamak gerekiyor.
      Sevgiyle.

      Sil
  15. Ellerinize sağlık Makbule Hanım, kaleminizden çıkan hikayeler bir şekilde çekip yakalıyor beni. Çocukların izlerini büyüdükleri zaman görüp empati kurmaya çalışıyorum, yaptıkları garip davranışların sadece yansıma olduğunu biliyorum. Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duyarlı bir kalemden dökülen satırlar hemen belli oluyor. Çocukların, çocukluk dönemlerinin bize yansıttığı öyle çok şey var ki. Bu farkındalık, yetişkinler için de nedenleri bilip sonuçlara ulaşmada kolaylık sağlıyor.
      Naif yorumunuza çok teşekkürler.

      Sil