Bir yılda 365 günümüz, 12 ayımız, 52 haftamız var. Düşününce ne kadar uzun bir zaman dilimi. Oysa nasıl hoyratça kullanıyoruz. Pek çok günü özel günlere ayırmışız. Tek bir gün! Söylemek istediğimiz her şeyi o tek günün sırtına yüklüyor hatta belki alacak- verecek hesaplarını da kapatıyoruz. O özel günü daha da anlamlı kılabilecek yılın diğer günleri sessiz, sakin, şaşkın bakakalıyorlar. Yeni bir gün daha eklendi özel günlerimize. "Emekliler Günü" Kendilerine de bir gün ayrıldığından haberleri var mıdır acaba? Nasıl kutlarlar, sonraki günler nasıl geçer, henüz bilemiyoruz. Günlük kutlama günlerini ben yadırgıyorum. Kısa süreli kutlamalar gösteriş, abartı, yapaylık da içeriyor bana göre. Güdümlü kutlamalar, kısa zamanlı anmalar da uzun ömürlü olmuyor.
"Sevgililer Günü" kutlamalarına da bir türlü ısınamadım. Sevgi, sevmek, sevdalanmak sözcüklerine de haksızlık mı ediyoruz diye düşündüğüm de oluyor. Sorular takılıyor aklıma: "Katıksız, gerçek sevgi nasıl kanıtlanır? İçten bir duyuş, bir seziş neden ille de kanıtlanma ihtiyacı duyar? Sevmek, parçalardan bütüne ulaşmak mıdır yoksa bütünü gören gözler daha sonra mı küçük detayları algılar? Dış güzelliğe aldanmak iç güzellikleri görmeye bir engel midir? Bir günlük sevgi kaç günü ya da yılı kurtarır, ya da yıllar sevgileri pekiştirip yılların ötesine uzanır mı? Böylesine kısa bir hayatta sevgiyi dile getirmek için çok uzun cümleler, çok büyük hediyeler, çok görkemli kutlamalar mı gerekir? 14 Şubat'ta tek bir günün 24 saati yeterli midir? "
Bazı sözcükler vardır; SEVGİ gibi. Anlamı çok zengindir. Dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynı şeyleri çağrıştırır. Duyguların en yücesidir, olumlu yönleriyle özlenen, beklenen davranışları içerir. Tek başına bir değerdir. Bir bakış, bir gülüş, bir duruş, bir şiir, bir müzik, bir şarkı, bir mektup bir kitap, bazen bir mekân, bir kent hatta bir ülke sevgiyi, sevgiliyi, sevileni çağrıştırabilir. Ne güzel, kalıcı bir izdir bu. Bir koku duyar, ardından neleri düşünürsünüz, bir renk , bir isim, bir çocuk masalı veya oyunu size çok şey hatırlatabilir. İçinizde beslenen sevgidir bu duyumsamaları yaratan...
SEVGİ sözcüğü ne çok şey barındırır içinde; Güven, şefkat, koruma duygusu, saygı, sempati, içtenlik, saflık, duruluk, temizlik, inanmak, sadakat... Sevginin kapsama alanı öylesine geniş ki tüm dünyaya yeter; Doğayı sevmek, vatanını, yurdunu, insanları, çocukları sevmek, bitkileri, çiçekleri, ağaçları, hayvanları, otu, böceği sevmek, korumak... Sevmek bağlanmaktır, sevmek özlemektir, sevdiğine zarar gelmesin diye içi titremektir, görmek istemektir, sevdiği için kaygılanmaktır. Gösteriş amaçlı sevgi olmaz.
Çocukların sevgisi her şeyi ne kadar yalın, sade, saf ve güzel anlatır:
"Dağlar, denizler, dünyalar kadar seviyorum." derken o minik kollar neredeyse tüm dünyayı içine sığdırır.
"Siz öğretmenimden daha mı iyi bileceksiniz?" Güvenle sevginin buluşmasıdır bu.
"Ben o çok bağıran, kavga eden, öfkeli amcaları sevmiyorum." Hükümleri kesindir, kimse değiştiremez, dünyanın merkezinde o vardır.
Usta şairlerin dilinde , şiirlerin gizemli dünyasında bir başka değer kazanır SEVGİ:
"Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi."
Behçet NECATİGİL
"Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı musluğa dayayıp su içer gibi..."
Nazım HİKMET
"... ve dostluğu ve sevgiyi,
yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim
onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye "
Yılmaz GÜNEY
Ve şarkılarda, türkülerde dile gelir SEVGİ
Sezen Aksu- Çocuklar gibi
Tarkan Ahde Vefa
Hümeyra- Sessiz Gemi
Musa Eroğlu- Mihriban
Aşık Veysel- Tatlı Dillim Güler Yüzlüm
Çocuklar Gibi (Sabahattin Ali- Ali Kocatepe- Sezen Aksu )
SEVGİ Dünyamızdan Hiç Eksilmesin.
Makbule ABALI
Urla 15 Şubat 2024
Artık bazı günler sırf adı olsun diye var sanırım. Sevgililer günüyse daha çok ticari kaygılarla gündeme geliyor. Yine de kutlamak isteyen, içinden gelenler için güzel günler..
YanıtlaSilÇok güzel dizeler seçmişsiniz yine şarkılar da bir o kadar sevilen, sevdiğimiz..
Bazı günler günün anlamını belirtmek açısından kişiler açısından önemli olabiliyor gerçekten. Kişisel değerlendirmelere saygı duyarım. Ancak dediğiniz gibi ticari kaygılarla, gösterişle abartılı tek günlük kutlamalar sevgiyi değersizleştiriyor diye düşünüyorum.
SilKısa kısa dizeler seçmeye çalıştım. Bu konuda daha nice güzel eser var. Videoları eklemeye zaman yoktu. Sanata emek harcayanları takdirle anıyorum.
Çok teşekkür ederim.
Benim çocukluğumda sadece anneler günü vardı ve o gün de hediyeler ile değil, çiçek, çiçek resmi veya bir şiir yazılarak kutlanırdı.
YanıtlaSilDaha sonra anneler günü metalaştırıldı, hediye satın alma gününe döndürüldü. Kapitalizm bu fikirden çok memnun kaldı, piyasa canlandı, kazançlar arttı, iştahlar açıldı :)
Ardından babalar günü çıktı, ve direk hediye satın almaya yönlendirildi insanlar.
Bu güzel iki kazançlı günü üçe çıkartmak iyi olmaz mı ???
Olur tabi
Bir baktık sevgililer günü çıktı ortaya.
Anneler günü ne zaman çıkmış bilmiyorum ama benim yaşam süremde bizzat şahit olduğum iki satınalma günü icat edildi, sevgi de saygı da parayla satınalınabilir hale geldi.
Piyasadan uzak, sevgiyle kalın 🙂
Günler "Farkındalık yaratmak ve insanları duyarlı kılmak " amacı ile kutlandığında gerçekten anlam kazanıyor Murat. Ama öyle çok gün var ki. Yılda bir kez çoğu kimsenin haberi olmadan, hatırlanmadan göstermelik dile getiriliyor.
SilOysa insan için değer vermek, vefa, güven, sevgi, saygı ne güzel duygulardır.
Hatırlarım, bir zamanlar el emeği hazırlanmış minik kartlar, sevgiyle sunulmuş kır çiçekleri, küçük tasarımlar vereni de- alanı da nasıl mutlu ederdi.
Tüketim toplumunda her şey en yüksek değerlerle ölçülüyor. Mutluluk ateş pahası!
Sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu günler diliyorum.
anne sevgisi en güzeli :)
YanıtlaSilSevgilerin en hası, en katıksızı, en güzeli.
Silİdealist öğretmenlerin sevgisi de o duyguyu tattırabilir.
(Yorumlarını bir incelesen Derin. Neden spam kuşkusuyla geliyor ?)
benimle ilgili bir durum değil. bana da her gün birçok arkadaşımızın yorumu spamdan geliyor, diğer bloglarda da var, hepimizde oluyor :) blogger sorunu bu :)
SilÇeşitli nedenlerle hepimizde olabilir tabii. Ben sadece haberdar etmek istedim.
SilEsenlikler dilerim.
Merhabalar.
YanıtlaSilBu günün adı, keşke "sevgililer günü" değil de "sevgi günü" olarak konulsaydı. Bence daha anlamlı olurdu.
Bize hep başkaları tarafından sevilmemiz gerektiği öğretildi. Evleneceğimiz insan bizi sevsin, çocuklarımız, arkadaşlarımız bizi sevsin isteriz.
Oysa, bu tamamen yanlıştır. Sevgi aslında almak değil vermektir. İnsanlar sevgiyi veremedikleri için hastalanırlar, alamadıkları için değil!
İnsanlar sevgi potansiyeli ile yaratılırlar. Onu nereye, kime vereceğini ve ne kadar kullanacağını ailesinden öğrenir. Yani sevgi vardır ve kullanma şekli hayatın içinde öğrenilir.
Bakın İslam fıtratına göre sevgi nasıl tarif edilmiş: Sevgi aslında insan doğasının kumaşına Yüce Allah tarafından işlenmiş en güzel, en muhteşem bir motiftir. O, ruh gibi bir varlığın özüne konulmuş, eşyanın tabiatın üflenmiş en yüksek değerdir. Sevmek; var olmak, var olmanın keyfini tatmaktır. (Prof.Dr. Muhammed Nur Doğan)
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep Bey,
SilBazı günler başlangıçtan itibaren adeta kılık değiştirerek farklı anlamlar yüklenerek tüketim amaçlı kullanılıyorlar. Oysa her tür sevgi tek yönlü de olabilir, bir duyuş, seziş, hissediştir. Belki ifade ediş farklıdır. Sevgiyi vermek kadar almak da kişisel farklılıklar gösterebilir diye düşünüyorum.
"Sevmek ; var olmak, var olmanın keyfini tatmaktır." deyişine içtenlikle katılıyorum. Bazı insanlar "var olma" kavramını bencil bir biçimde gerçekleştirebilirler, oysa var olmak, aynı zamanda diğer canlılarla da karşılıklı bir etkileşimle daha anlamlı olabiliyor.
Yorumunuza teşekkür ederim.
Selam ve saygılar.
Öğretmenim yazınızın üzerine biraz düşününce , aslında " sevgi " adı altında , nelerin arkasına sığınarak, türlü türlü bahanelerle, hatta etiketlemeler yaparak, şarta bağlayarak ,sevgiden ne kadar da uzaklaştığımızı düşünmeden edemedim. Etiketlemeler dedim çünkü sevgimizi bile belirlenmis olan , etiketlenen günler üzerinden yaşıyoruz gibime geliyor çoğu zaman: Anneler günü , babalar günü, evlilik günü , sevgililer günü hatta doğum günü bile. Oysaki şunu fark edip idrak edebilsek ve ona göre yaşayabilsek ne güzel olur: Sevgi hiçbir olumsuzluğu , hiçbir bahaneyi , hiçbir etiketi, hiçbir şartı içinde barındırmaz, barındıramaz. Bahaneler dedim çünkü sevgi bir bahanenin hele hele bir şartın var olduğu yerde hiç olamaz, olmaması da gerekir ve bu konuda da aklıma bir kısa hikaye geldi. İzninizle paylaşmak istiyorum....
YanıtlaSilİNSANI DÜZELTMEK
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. Sonra düşündü; oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şöyle cevap verdi :
Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ.
Sevgiyle ve sağlıcakla💕🌸🦜
Sevgi kavramını, özünü değiştirmeden, yozlaştırmadan sevebilmek önemli tabii sevgili Çağrı. Sevgi de kılık değiştiriyor, insanına göre maske takıyor belki.
Silİnsanlarla ilgili bir öykü ekleyerek katkına çok teşekkür ederim. Daha önce okumuştum ama tekrar okuyuşta aynı güzel etkiyi yarattı bende.
Yorumuna çok teşekkür ederim.
Sevgiyle.
Sevginin günü olması bana saçma gelir. Biraz tüketime yönelik bir gün.
YanıtlaSilGünü gelmeden öyle pahalı hediyeler, takılar, lüks eşyalarla gündeme geliyor ki şaşırıyoruz. Acaba kaç kişiye hitap ediyor o reklâmlar diye düşünürüm çoğu zaman.
SilSevgiler.
Ben de şuracığa annemin çok sevdiğim bir şiirini bırakayım o zaman :
YanıtlaSilSEVGİ
"Sevgi"
Sadece,
Küçük bir sözcük mü
Sence?
İçinde birazcık varsa,
Dünyayı yerinden
Oynatırsın
Bence...
Halide Karamahmutoğlu
Annenin güzel şiiri de sayfama değer kattı sevgili Handan. Çok teşekkür ederim. BİR bloğu ziyaretimde başka şiirlerini de okumuştum.
YanıtlaSilAnnen, senin anlatımlarından ve blogdaki fotoğraflarından tanıdığım kadarıyla hiç görmediğim halde çok eski bir dost gibi benim için. Selam sevgilerimi ilet lütfen.
Galiba sevginin tanımları içinde en çok "içi titremek" etkiledi beni, diğer tüm karşılıkları ve kapsamından bağımsız... Bir ağaç budanırken, bir çiçek kuruduğunda, dere atık suları ile kirlendiğinde, bir kedi aç aç miyavlarken veya bir kuş kanadı kırıldığı için ürkek uçmazken ve bir çocuk bakarken, bir adam dalgınken, bir kadın gözlerindeki ışıltıyı kaybettiğinde içi titreyen biri varsa, yüreği sevgi ile dolduğu için, sevgi için çarptığı içindir. O kişi her gününü, çok özel yaşar ve özel bilir... Ne güzel böyle insanların varlığını bilmek... Sevgiler.
YanıtlaSilO güzel insanlardan biri sayılmak; Ne büyük mutluluktur, nasıl da bahtiyar eder insanı... demek geldi birden içimden. Nazım Hikmet'in bir şiirinde geçen bahtiyar sözcüğünü ilk kez kullanıyorum. (Sevgili Sezer'in kulakları çınlasın. )
Silİnsanın içinin titremesi gerçekte soğukta üşümekten çok farklı bir olay. Dünyanın neresinde olursa olsun, o acıyı bire bir hissetmek, aynı duyguları paylaşmak, insan olduğunun bilincine varmak gibi... Mutluluktan da içimiz titrer bazen. O güzel zaman dilimleri devam etsin, sürsün isteriz.
Yüreğindeki sevgiyi yaşatabilen insanlar. İyi ki varlar...