Bu Blogda Ara

9 Kas 2020

KIRIK ÇAY FİNCANLARI...



Evlerde kullanılan camekanlı vitrinleri oldum olası sevemedim.

Değerli eşyalarımızı teşhir gibidir. Göstermelik bir sunuştur adeta.

Oysa Anadolu'da kırsal kesimde ne güzel vitrinli dolaplar vardır. 

İçinde oyalı rengarenk yazmalar dizilmiştir. Bakınca içiniz açılır. Annemin vitrininde en sevdiğim parça, bir porselen çaydanlık ve bir çift çay fincanı en güzel yerde bütün ihtişamıyla dururdu. Ama sanki kullanımlık değil de seyirlikti. 

Bazı eşyalara neden hiç kıyılamaz da kullanılmaz, hala akıl sır erdiremem. Bir süre sonra çay fincanları kırıldığında annemin üzüntüsünü unutamam. Keşke kullansa, doya doya keyfini çıkarsaydı. Bir zaman sonra çaydanlığın üst kapağı da kırıldı ama annem onu o haliyle de atmaya kıyamadı. Çatlak çaydanlığın vitrindeki yeri değişti ama değeri hiç değişmedi. 

Çatlaklar, kırıklar insan yaşamında da onarılmaz izler bırakıyorlar. Küçük kırgınlıklar birikince insan ilişkilerinde de bağlar kopuyor. Büyük kırgınlıklar, kırıklar gibi onarılmıyor da. Değer verdiklerimiz değerden düşünce ne kadar değer kaybına uğruyorlar? Zamanında değerlerini bilebiliyor muyuz?

Makbule ABALI







 

3 yorum:

  1. Değer verdiklerimiz de bizi kirdiklarinda yine atmaya kıyamayıp, vitrinin en güzel yerine geri koyuyoruz, cogu zaman...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, öyle yaptığımız zamanlar oluyor. Ama acaba doğru mu yapıyoruz? Belki bazen bir şans verilebilir ama o zaman da sürekli alışkanlık haline gelmez mi?
      Sevgiyle.

      Sil
  2. vallahi yaaa öyle kendi kendilerine dururlarmış, bir gelenek herhalde, şimdi yok galiba bu gelenek artık :)

    YanıtlaSil