Kocaman bir dünyada küçücük bir yer kaplıyoruz. Hepimiz bir başka yerde, bir başka konumda ayak uydurmaya çalışıyoruz dünyaya. Hiçbir şey durağan değil. Etrafımızda olup bitenin farkında olmaya çalışıyoruz. Belki bazen görmüyoruz, bazen duymuyoruz. Oysa her şey yanı başımızda. Çoğu şeyi biliyoruz belki, çoğu şey tanıdık geliyor. Ama fark etmediğimiz, bakıp da göremediğimiz, görüp de anlamadığımız bir sürü şey var.
Dünyamıza, yaşadığımız çevreye yabancılaşıyoruz adeta. Yıllardır orada olup da yadırgadığımız, şaşırdığımız, sindiremediğimiz, belki de sonra alıştığımız, kanıksadığımız ne çok şey var; İyi- kötü, güzel-çirkin, acıklı- komik birçok şey. Ta çocukluktan beri gördüğümüz ama fark etmediğimiz insanlar, görüntüler, manzaralar, olaylar...
Daha dikkatli, daha duyarlı bakışlar gerekli belki de. Bazen sözlü bir uyarı, belki farkında olduğumuzu belirten bir bakış. Nasıl davranmalıyız...? Fark ettiğimiz halde tepkisiz kalmak mı? "Adam sende'cilik" ya da "Beni ne ilgilendirir" tepkisi mi? Görmezden gelmek mi, başımızı çevirmek mi? Hep çekinmek korkmak mı? Güçsüzün güçlüye yenik düşmesi mi? Haber saatlerinde yeni bir habere konuk olmak mı? Hastane raporlarında yeni bir olay kaydı mı?
Biz böyle değildik, nasıl bu hale geldik? Dünya mı daha hızlı dönüyor, biz mi ayak uyduramıyoruz? Her meslekte, her olayda iyiler de, kötüler de var; Çocuklara sevgi ile yaklaşması gereken bazı öğretmenler neden acımasızca dayağa başvurur? Neden çocuktaki değişim fark edilmez? Çocuk nasıl korkutulmuştur da olan biteni anlatmaz?
Korunmaya alınan kadınlar yeniden saldırıya uğradığında komşuları ya da yakınları hiç mi ses duymaz? Feryatları sokakları inletirken neden kimsecikler görünmez ortalarda? Bazen düğünlerde en mutlu anlarda tehlikesi hiç düşünülmeden silah atılır, mutluluk mutsuzluğa dönüşür? Bazı adetler vazgeçilmez midir? Hayvanlara yapılan eziyetler, insanlık dışı davranışlar onlarda kalan yaralar kadar insanda da vicdan yarası oluşturmaz mı?
Trafikte karşıdan karşıya geçen yaşlılar veya çocuklar, bir grup insan varsa ayağını gazdan çekip beklemek insanca bir davranış değil midir? Araba veya motor kullanırken gecenin geç bir saatinde gaza ve frene aynı anda basarak keskin fren sesi çıkarmak neden bazı gençlere büyük haz verir? Okulların önünde çocuklarının çıkışını beklerken, onların etkileneceğini bile bile sigara içen veliler; Tiryakilik 5-10 dakika beklemeye izin vermiyor mu?
Pazardan aldığınız bir sebze veya meyve poşetinin altına birkaç tane de çürüğünden atmak adetten midir? Hayvanlara yapılan eziyetleri, insanlık dışı davranışları kınıyor ve yapanları uyarıyor muyuz? Kötü davranışları uyarırken güzel davranışları da fark edip takdir ediyor muyuz?
Dünya; fark edebilen, farkına varan duyarlı insanlarla güzel.Bazen nasıl da güzel şeyler gerçekleşir; Ayakları ya da kolları olmayan Milli Futbol Takımımızın Avrupa Şampiyonu olması ne harika bir sonuçtur, ne büyük başarıdır. İstanbul'da bir okulda çocukların empati yapmalarını sağlamak amacıyla işaret dilinin zorunlu dil haline getirilmesi. Ah çocukları örnek alabilsek. Biz örnek olamayınca bazen onlar bize örnek oluyorlar.
Belki bazen farkında olsak da tepki göstermeye korkuyor, çekiniyoruz. Kimin ne zaman ne yapacağı belli olmayabiliyor. Yardım etmeye çalışanın da arada kaldığı bir olaylar zinciri ürkütüyor. Kim haklı- kim haksız, kim suçlu- kim suçsuz anlaşılamıyor.
"Farkındalık" daha güçlü bir kişilik geliştirdiği gibi daha iyi bir bilinç ve daha güzel bir dünyaya zemin hazırlıyor.
Dünyamıza, yaşadığımız çevreye yabancılaşıyoruz adeta. Yıllardır orada olup da yadırgadığımız, şaşırdığımız, sindiremediğimiz, belki de sonra alıştığımız, kanıksadığımız ne çok şey var; İyi- kötü, güzel-çirkin, acıklı- komik birçok şey. Ta çocukluktan beri gördüğümüz ama fark etmediğimiz insanlar, görüntüler, manzaralar, olaylar...
Daha dikkatli, daha duyarlı bakışlar gerekli belki de. Bazen sözlü bir uyarı, belki farkında olduğumuzu belirten bir bakış. Nasıl davranmalıyız...? Fark ettiğimiz halde tepkisiz kalmak mı? "Adam sende'cilik" ya da "Beni ne ilgilendirir" tepkisi mi? Görmezden gelmek mi, başımızı çevirmek mi? Hep çekinmek korkmak mı? Güçsüzün güçlüye yenik düşmesi mi? Haber saatlerinde yeni bir habere konuk olmak mı? Hastane raporlarında yeni bir olay kaydı mı?
Biz böyle değildik, nasıl bu hale geldik? Dünya mı daha hızlı dönüyor, biz mi ayak uyduramıyoruz? Her meslekte, her olayda iyiler de, kötüler de var; Çocuklara sevgi ile yaklaşması gereken bazı öğretmenler neden acımasızca dayağa başvurur? Neden çocuktaki değişim fark edilmez? Çocuk nasıl korkutulmuştur da olan biteni anlatmaz?
Korunmaya alınan kadınlar yeniden saldırıya uğradığında komşuları ya da yakınları hiç mi ses duymaz? Feryatları sokakları inletirken neden kimsecikler görünmez ortalarda? Bazen düğünlerde en mutlu anlarda tehlikesi hiç düşünülmeden silah atılır, mutluluk mutsuzluğa dönüşür? Bazı adetler vazgeçilmez midir? Hayvanlara yapılan eziyetler, insanlık dışı davranışlar onlarda kalan yaralar kadar insanda da vicdan yarası oluşturmaz mı?
Trafikte karşıdan karşıya geçen yaşlılar veya çocuklar, bir grup insan varsa ayağını gazdan çekip beklemek insanca bir davranış değil midir? Araba veya motor kullanırken gecenin geç bir saatinde gaza ve frene aynı anda basarak keskin fren sesi çıkarmak neden bazı gençlere büyük haz verir? Okulların önünde çocuklarının çıkışını beklerken, onların etkileneceğini bile bile sigara içen veliler; Tiryakilik 5-10 dakika beklemeye izin vermiyor mu?
Pazardan aldığınız bir sebze veya meyve poşetinin altına birkaç tane de çürüğünden atmak adetten midir? Hayvanlara yapılan eziyetleri, insanlık dışı davranışları kınıyor ve yapanları uyarıyor muyuz? Kötü davranışları uyarırken güzel davranışları da fark edip takdir ediyor muyuz?
Dünya; fark edebilen, farkına varan duyarlı insanlarla güzel.Bazen nasıl da güzel şeyler gerçekleşir; Ayakları ya da kolları olmayan Milli Futbol Takımımızın Avrupa Şampiyonu olması ne harika bir sonuçtur, ne büyük başarıdır. İstanbul'da bir okulda çocukların empati yapmalarını sağlamak amacıyla işaret dilinin zorunlu dil haline getirilmesi. Ah çocukları örnek alabilsek. Biz örnek olamayınca bazen onlar bize örnek oluyorlar.
Belki bazen farkında olsak da tepki göstermeye korkuyor, çekiniyoruz. Kimin ne zaman ne yapacağı belli olmayabiliyor. Yardım etmeye çalışanın da arada kaldığı bir olaylar zinciri ürkütüyor. Kim haklı- kim haksız, kim suçlu- kim suçsuz anlaşılamıyor.
"Farkındalık" daha güçlü bir kişilik geliştirdiği gibi daha iyi bir bilinç ve daha güzel bir dünyaya zemin hazırlıyor.
Bugün, doğuda karşılaştığımız misafirperverliği, insanlığı, içtenliği konuşuyorduk seminer arasında, kurumdan uzakta. Uzaklardan gelenlerden duydum ki oralar da değişmiş.
YanıtlaSilDünyayı da değiştirdik. Biz de insan merkezli olmaktan uzaklaştık. Başka canlıların yaşam haklarını hiçe sayar olduk...
Çok güzel bir yazıydı :)
Yazımı özetleyen çok güzel bir yorum. Genelde değişime uğramakla birlikte yöresel olarak da değiştik, başkalaştık.
SilBazı davranışlar karşısında insanlığımızdan utanır olduk.
Çok teşekkür ederim.
Sevgiler...
Sanırım yetiştirilme tarzının çok etkisi var Makbule'ciğim, genelde "Aman sen karışma", "Aman karı-koca arasına girilmez", "erken öten horozun başını keserler" gibi deyimler, geleneklerle büyütülen bir toplumuz, o yüzden tepki göstermemiz gereken çok şeye duyarsız kalıyoruz, "görmedim, duymadım..." Hani ben yazmıştım ya sabah sabah tam çay içeceğim yavru kedilerin miyavlamalarına tepkisiz kalamadım, gittim ve saatlerce onlarla uğraştım. O arada telefonumu kaybettim vs. Benden başkaları o sesleri duymadı mı? DUYDU. Ama umurlarında olmak başka şey, duymak başka şey, sokakta adam karısını dövünce de 10 kişiden 1 tanesi belki müdahale eder, 9'u yürür gider. Bu dünya kötülerden çok SESSİZ kalanlar yüzünden kötü bir yer.
YanıtlaSilEmeğine sağlık.
Sevgiler.:)
Çok haklısın Müjde.Toplumun değer yargıları, yetiştirilme tarzı kişileri de yönlendiriyor.Yeni doğmuş bebekler ağzı bantlanarak çöp bidonuna bırakılıyor, ağlama sesine bile çok az kişi tepki gösteriyor.
SilYazılması gereken öyle çok şey var ki... Kötülükler o kadar çok olunca iyi şeyleri de fark edemez olduk.
Çok teşekkür ederim.
Sevgiyle.
Bu derin sessizlik hayra alamet değil. Haklıya haklı diyemediğimiz bir dünyada beklentilerimizde azalıyor. Farkındalık olması için fark etmek gerekir. Neme lazımcı bir zihniyet farklılıkların insanı zenginleştirdiğinin ayrımına varamaz her şeyden önce. Değer yargılarını, sevgi ve saygıyı oluşturamadığımız müddetçe düzelmemiz zor görünüyor. Anlamlı paylaşım için teşekkürler. Sevgi ve selamlarımla...
YanıtlaSilOrtak paydada buluşmak beni öylesine mutlu ediyor ki. Güzel, anlamlı yorumunuzla her şeyi öyle güzel özetlemişsiniz ki. Farklılıkların farkında olan insan daha geniş bir çerçeveden dünyaya bakıyor, daha hoşgörülü oluyor.
SilÇok teşekkür ederim.
Sevgiyle...
yazın o kadar güzel ki , yaşıyoruz ama körlemesine öylesine, dikkatsizce hoyratça.bu sessizlik bazen boğuyor...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bir güvensizlik hakim topluma. Korku, kaygı, endişe duyguları pek çok şeyi engelliyor. Umudumu yitirmek istemiyorum.
SilSevgiler.
benimki yitiyor
SilAma umutsuzluk cesaretsizliği, korkaklığı, güvensizliği de beraberinde getirmez mi değerli arkadaşım...?
SilEn çok da susanlara kızıyorum. "Bana bir şey olmasın." diyerek etliye sütlüye karışmayan, sessiz kalarak suça ortak olanlar olmasaydı, yanlışlara tepki verilseydi, çabucak unutulmasaydı her şey çok farklı olurdu.
YanıtlaSilTamamen katılırım. Susanlar olmasaydı suçlular , kural dışı davrananlar hak ettikleri tepkileri göreceklerdi. Yıllardır istatistiklere göre her yıl artan cinayetler belki çok azalacaktı.Ne yazık, o farkı yaratamadılar.
SilKurbağa ve kaynar su deneyini bilirsiniz. Bize yaptıkları bu. Yavaş yavaş alıştırdılar. Öldüğümüzü anlamadık. Uyuduk, uyanmaya hiç niyetimiz yok!
YanıtlaSilAlıştık ve hatta kanıksadık pek çok şeyi. Onca ses ve gürültü arasında güvensizce, bazen isyan ederek uyumayı bile öğrettiler.
SilTeşekkür ederim.
ay ne farkındası yaa karşıdan karşıya geçerken bile çevremizi görmüyoruz aklımız hep başka yerde hep doluuu :)
YanıtlaSilBelki de o yüzden olumsuzluklar azalacağına çoğalıyor. Bir sis perdesi ardından dünyayı gözlüyoruz...
SilYine "farkındalık" yaratan, düşündüren, bir şeylerin değişip daha insanca, adaletli ve bilinçli yaşanabilir bir dünyayı sosyolojik ve psikolojik olarak irdeleyen güzel bir yazı. Bunun için teşekkür ederiz Makbule Hanım. Bunca olumsuz haberin içinde Ampute Milli Takımımızın büyük başarısı bir nebze ferahlayıp soluklanmamıza neden oldu. Esenlikle...
YanıtlaSilÜlkemiz insanları adına bazen öyle üzülüyorum ki Mehmet Bey.Haklı olduğu konuda bile hak arayamıyor. Nasıl olsa bir şey olmaz düşüncesi var. Umutsuzluk değil belki ama çaresizlik, karamsarlık, boş vermişlik var.
SilGüzel şeyler de oluyor. Ama Ampute Milli Takımımızın başarısından bile çok az söz edildi.
Sağlıklı günler dilerim.
Şahane bir yazı.
YanıtlaSilBenim duygularımı yazmışsınız sevgili öğretmenim ... ❤❤
Çok teşekkür ederim. Ne güzel bir motivasyon.
SilKeşke benzer duygular çoğalsa.
Sevgiler...
Biz neden farklılaştığımızın farkında mıyız acaba ?
YanıtlaSilSevgiyle
Farkında olanlar duyarlı ve düşünceli insanlar tabii. Değişirken olumlu yönde değişimler önemli. Sorumsuz, vurdumduymaz, duyarsız insanlara uyarak değişim hepimizi sıkıntıya sokuyor.
Silnormalleştirildi çoğu kabul edilemez durum, insanların gidişatı hiç iyi değil..
YanıtlaSilDoğru, pek çok kişi için normal-anormal kavramları sanki yer değiştirdi. Ve farkında bile değiller.
SilFark edebilmek gerçekten önemli.Empati ise büyük bir eksikliğimiz...
YanıtlaSilBakıp da görmeyenler, duyup da aldırmayanlar var.Bencilce sadece kendiyle ilgili olanlar...
SilEmpati kuramayan, kurmak istemeyen de ne çok insanımız var.
Duyarlı, dokunaklı ve güzel bir yazı....
YanıtlaSilAslında eskiden de böyleydi. Bence değişen bir şey yok.... Çünkü Einstein'ın dediği gibi "Aptallara göre insanlar ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.”
Bir başka deyişle ise insan bedeninde doğuluyor ama bazıları insan oluyor bazıları asla insan olamıyor....
Ve ne güzel, duyarlı bir yorum. "İyi insanlar-kötü insanlar"gruplamasını ben de çok düşünürüm. Bazen öyle duyarsız, boş vermiş insanlar oluyor ki toplumda. Gazeteleri 3. sayfa haberleri bu abartılmış davranışlarla dolu. Ne yazık kolay da değişmiyorlar.
SilÇok teşekkür ederim.
Farkındalığın çok güzel bir örneği makale okudum,kalemine sağlık.
YanıtlaSilDileğimiz herkes için bu yazdığın farkındalığının farkına varıp,o farkı yaşayayabilmelerini algılamalarına dua etmek.
İçselleştirmek bu kadar zor olmasa gerek ;
Diye hep düşündüğümden insanları anlamak da hep zorlanıyorum ne yazık...
Fotoğraftaki çantanın içinde görünen, o gülün yolculuğa mı çıkan-yoldan mı gelen olduğunu tam anlayamadım.
Bağışla beni ve yaz bana güzel arkadaşım.
Ah keşke sen gibi farkında olanlar çoğalsa... Güzel şeyleri görebilseler, çirkinlikleri kınasalar. Benim de insanları anlamakta zorlandığım zamanlar oluyor. Uyum güçlüğü çekiyor ama sonra kendimizi toparlıyoruz.
SilÇantanın içindeki çiçeği senden başka soran olmadı.Yanlış düşünmek istemem, belki de önemsenmedi.
Geçen yıl arabayla yaylaya giderken su içmek için durduğumuzda iki dakikada gülümseyerek-el sallayarak iletişim kurduğumuz 7-8 yaşlarında çok sevimli bir çocuğun hediyesi. Gülü verdi ve koşarak uzaklaştı. Çok değerli bir hediyeydi benim için.
Sevgiyle...
Farkındalıklarımızın farkına varabileceğimiz nice günlerin kapıda olması dileği ile..
YanıtlaSilİçtenlikle bu dileğin gerçekleşmesini yürekten diliyorum.
Sil