Hoşgörü, adı üstünde olayları, kişileri hoş görmektir, bağışlayabilmektir. Kin tutmadan affedebilmektir. Ünlü Şair Martha Medcirosa şöyle diyor: Ağır ağır ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Hoşgörü, karşımızdaki bir çocuk bile olsa hata yaptıysak ondan özür dilemesini bilme sanatıdır. Yüzyıllardır hoşgörü hakkında ne güzel sözler söylenmiş:
Cemil Meriç "En büyük ihtiyacımız hoşgörü, en büyük düşmanımız önyargıdır" diyor.
Yunus Emre "Adımız miskinlik bizim. Biz kimseye kin tutmayız kamu alem birdir bize" der.
Tolstoy" Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın" diyor.
Dostoyevski " Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir" diye ekliyor.
Ve gene Dostoyevski " Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatan dosttur" diyor.
Voltaire "Fikirlerine katılmıyorum ama fikirlerini özgürce söyleme özgürlüğünü sonuna dek savunacağım" der.
Toplumun bireylerini dini, dili, ırkı, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun "insan" olarak kabul edebilsek, hoşgörüyle yaklaşabilsek...
Haklıyı, haksızı, suçluyu suçsuzu ayırt ederek gerçekten yasal yollar uygulanabilse...