Bu Blogda Ara
27 Mar 2018
SAHNE
Yaşam boyu bir sahnedeyiz hepimiz;
Can havliyle yaşama uğraşında,
Kimimiz maskesiz, gerçek yüzüyle,
kimimizde her role uyabilen bir maske...
Gerçek bir oyun sahnesi;
Davranışlar farklı,
Kimi durgun, kimi hırçın
Kimi alıngan, kimi kırılgan,
Sakin ya da öfkeli, aceleci.
Gerçek bir oyun sahnesi;
Kim ne zaman oyuna girer,
Kim ne zaman sahneden iner?
Kimler baş rolde, kimler figüran?
Öyküleri vardır henüz yaşanmamış,
Düşleri vardır, henüz gerçekleşmemiş...
Kimi dramda, kimi komedide rol almış,
Bazen de trajedi yaşanmış.
Duygular karmakarışık;
Acı, hüzün, gözyaşı,
Kahkaha, neşe, coşku.
Kimimiz özgür, kimimiz tutsak,
Kimi yorgun, bıkkın,
Kimi usanmış hayattan,
Kimi tırnaklarıyla tutunmuş hayata...
Dünya sahnesi kocaman,
Son hızla dönüyor hayat,
Bir karmaşa, kalabalık, sesler karışmış.
Ayaklar sağlam basmalı yere.
Sahnenin üstünde özgürlük,
Sahne gerisinde karanlık,
Işık... biraz daha ışık...
Makbule ABALI
Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü.
İyi ki sahnelerin perdeleri kapanmıyor. Geçmişte tiyatrolara büyük emek veren Afife Jale, Bedia Muvahhit, Cahide Sonku, Muammer Karaca, Müşfik Kenter, İsmail Dümbüllü... Ve daha adlarını sayamadığımız, yitirdiğimiz nice tiyatro sanatçısını rahmetle, saygıyla anıyoruz.
22 Mar 2018
SUYA ÖZLEM...
Tüm su kaynakları adeta mutluluk aşılıyor. Sesiyle, görüntüsüyle, kullanımıyla, düşündürdüğü düşlerle... Bahar bir anlamda suya da özlem giderme mevsimi. Yaza belki çok azalacak, belki kalmayacak.
Dağlardan inen kar suları derelerle buluşuyor, güneş de onlarla bir araya geliyor. Suyun olduğu her yerde kuşlar da var; Sürülerle geliyorlar. Cıvıltılarıyla, güzel görüntüleriyle adeta bir tablo oluşturuyorlar. Bir dostluk antlaşması sağlanmış sanki.
Suyun olduğu her yer büyük kentlerin karmaşasından bir kaçış yeri. Bazen dost sesler duymak istese de çoğu kez dinginlik, sessizlik arıyor insan. Konuşurken de, dinlenirken de, müzik dinlerken de dinlendirici seslere özlem duyuyor. "Bir tatlı huzur" gibi. Suyun çocuklar ve yetişkinler için psikolojik olarak rahatlatıcı etkisi var. Terapi gibi etkili.
Su arındırır, dinlendirir, susuzluk özlemini giderir. Suya şiirler, şarkılar yazılmış. Ne çok deyim üretmişiz su ile ilgili; "su gibi berrak, su gibi duru" deriz. "Sular, seller gibi okudu "deriz. "Çölde su bulmuş gibi sevindim" deriz. Çocuklar büyüklere su verdiğinde "Su gibi aziz ol" derdi eskiler. Açlığa dayanıyor da susuzluğa dayanamıyor insan.
Yayla yollarında susuzluğu giderecek çeşmeler vardır. Su tatsız, kokusuzdur dense de o çeşmelerde suyun tadını alırsınız. Nice arıtma cihazından, nice marka sudan daha lezzetlidir. Su gibi sudur. Bugün "Dünya Su Günü"
Susuz, ışıksız, havasız, kalmamayı dileyerek..
Makbule ABALI
14 Mar 2018
DOKTORCULUK
Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Çok bayramımız var, ama Bayram gibi kutladığımız bayramlarımız çok az, ne yazık ki. Basit olayları büyütüyoruz, içimizdeki kin ve öfkeyi dışarı yansıtıyoruz. Birbirimizi dinlemediğimiz için anlayamıyoruz da. O zaman coşkuyla kutlanabilecek bayramlar kederli günlere dönüşüyor.
İyi ki sağlam birer belge gibi eski fotoğraflar var. İyi ki anlatılacak, konuşulacak paha biçilmez anılar var bellekte saklanmış... Bellleklerde depolanan onca bilgi, onlara eşlik eden güzelim görüntüler. Bir gizli bahçe gibi...
Bugün geçmiş yıllardan, çok sevdiğim bir doktordan söz etmek istiyorum; Dr. Rasime Barış. Ben abla, O 1.5 yaş küçük kardeşim. Çocukluk yıllarımızda evcilik oyunlarımızda O hep doktor olurdu. Ciddi ciddi önce ateşi ölçer, sonra "öksür" diyerek sırtı dinler, "yalancıktan" diyerek iğne ve ameliyatlar yapardı. Sonra idealini gerçekleştirdi, İstanbul Üniversitesinden mezun olarak gerçek bir doktor oldu. Huniler, sırt dinleme aleti, kaşıklar, derece değildi artık. Doktorculuk, yılların ötesinde kalmıştı.
O yıllarda üniversiteler merkezi sistemle öğrenci alırken ODTÜ kendi sınavını ayrıca yapardı. ODTÜ kimya mühendisliğini kazanıp hatta kayıt yaptırdığı halde İstanbul Tıp Fakültesini de kazanınca asıl kaydını tıbba yaptırdı.İdeallerine sımsıkı bağlıydı.Okul bitti, aşık oldu, evlendi. Hayatında ilk kez gittiği Batman'a, eşinin memleketine atandı. 9 yıl orada doktor olarak çalıştı.
Hastalarının çok sevdiği, güler yüzlü, dinleyen, anlayan, sorulara yanıt veren, çözüm bulan bir doktor. Hastalarını daha iyi anlayabilmek, çözüm bulabilmek için bilmediği bir dili öğrenme çabasına girdi. Öğrendi de. İstanbul'da çok iyi bir kolejde yatılı İngilizce öğrenim görmüş bir insanın öğrenme çabasıydı bu. Mücadeleyi severdi.
Hep çok hareketliydi; şimdi bakıyorum, çocukluk fotoğraflarımızda yeni taranmış saçlar kısa zamanda çözülmüş, dağılmış, elbisesi hafif kirlenmiş.Ben O'nun yanında sakin bir abla. Abla olmak sorumluluk yükler insana. Çocukluk; bazen birbirimize kırılırsak, orta ve işaret parmaklarımızı üst üste koyar, küs derdik. 5 dakika sürmezdi barışmamız. Kinimiz, öfkemiz yoktu ki.Parmakları çözünce barışılırdı. Kimselere küsemez, kavga etmezdik Herkese iyilik yapmak üzere odaklanmıştık adeta. Bazı insanlarla ilgili hayal kırıklıklarımız ondandır sanırım. "Annem içimize iyilik tohumu ekmiş" derdim.
O tohumlar hep yeşeriyor, başka tohumlara zemin hazırlıyor. Sevgi, vefa, içtenlik, dürüstlük, iyi ortam bulursa çabuk gelişiyor. Bazen düşünürüm; aklım karışır... O'nun hediye getirdiği her şey sapasağlam. Atmaya kıyamadığım küçük notlar, mektuplar, kartlar.
Ama insanın garantisi yok. Hiç beklemediğiniz bir zamanda, ummadığınız biçimde sevdiklerinizi kaybediyorsunuz...
O yıllarda cep telefonlarımız yoktu. Sabit telefonlarla konuşurduk. Hatlar çok düzenli çalışmazdı. Yarım kalan konuşmaların özlemi hala içimdedir. O güçlü, dirençli insan kansere yenik düştü. Çevresindeki herkese " Mutlaka mamografi çektirin "derken kendi sağlığını ihmal etmiş.Bir de kanserin cinsi kötüydü.
İki çocuğundan kızı bugün anne mesleğini sürdürüyor. İngilizce Tıp eğitimini aldıktan sonra çocuk dalında iki uzmanlık eğitimi aldı, akademik kariyer yapıyor. Oğlu çok iyi bir üniversitenin elektrik-elektronik mühendisliği bölümünü bitirdi, evlendi, yurt dışında doktora yapıyor.
Hayat devam ediyor... Bugün 14 Mart. Tıp Bayramı.
Yaşasaydı eminim hastalarıyla birlikte gülümseyerek, onları kucaklayarak kutlardı.
O'nu özlemle. rahmetle anarak ; hastalarını dinleyen, anlamaya çalışan, Hipokrat Yeminine sadık kalan tüm özverili, çalışkan insancıl doktorlarımızı kutluyorum.
Tüm bayramların bayram gibi kutlanmasını,şiddetten uzak, kinsiz, nefretsiz, aydınlık, güzel günler yaşanmasını yürekten diliyorum...
Hastalarının çok sevdiği, güler yüzlü, dinleyen, anlayan, sorulara yanıt veren, çözüm bulan bir doktor. Hastalarını daha iyi anlayabilmek, çözüm bulabilmek için bilmediği bir dili öğrenme çabasına girdi. Öğrendi de. İstanbul'da çok iyi bir kolejde yatılı İngilizce öğrenim görmüş bir insanın öğrenme çabasıydı bu. Mücadeleyi severdi.
Hep çok hareketliydi; şimdi bakıyorum, çocukluk fotoğraflarımızda yeni taranmış saçlar kısa zamanda çözülmüş, dağılmış, elbisesi hafif kirlenmiş.Ben O'nun yanında sakin bir abla. Abla olmak sorumluluk yükler insana. Çocukluk; bazen birbirimize kırılırsak, orta ve işaret parmaklarımızı üst üste koyar, küs derdik. 5 dakika sürmezdi barışmamız. Kinimiz, öfkemiz yoktu ki.Parmakları çözünce barışılırdı. Kimselere küsemez, kavga etmezdik Herkese iyilik yapmak üzere odaklanmıştık adeta. Bazı insanlarla ilgili hayal kırıklıklarımız ondandır sanırım. "Annem içimize iyilik tohumu ekmiş" derdim.
O tohumlar hep yeşeriyor, başka tohumlara zemin hazırlıyor. Sevgi, vefa, içtenlik, dürüstlük, iyi ortam bulursa çabuk gelişiyor. Bazen düşünürüm; aklım karışır... O'nun hediye getirdiği her şey sapasağlam. Atmaya kıyamadığım küçük notlar, mektuplar, kartlar.
Ama insanın garantisi yok. Hiç beklemediğiniz bir zamanda, ummadığınız biçimde sevdiklerinizi kaybediyorsunuz...
O yıllarda cep telefonlarımız yoktu. Sabit telefonlarla konuşurduk. Hatlar çok düzenli çalışmazdı. Yarım kalan konuşmaların özlemi hala içimdedir. O güçlü, dirençli insan kansere yenik düştü. Çevresindeki herkese " Mutlaka mamografi çektirin "derken kendi sağlığını ihmal etmiş.Bir de kanserin cinsi kötüydü.
İki çocuğundan kızı bugün anne mesleğini sürdürüyor. İngilizce Tıp eğitimini aldıktan sonra çocuk dalında iki uzmanlık eğitimi aldı, akademik kariyer yapıyor. Oğlu çok iyi bir üniversitenin elektrik-elektronik mühendisliği bölümünü bitirdi, evlendi, yurt dışında doktora yapıyor.
Hayat devam ediyor... Bugün 14 Mart. Tıp Bayramı.
Yaşasaydı eminim hastalarıyla birlikte gülümseyerek, onları kucaklayarak kutlardı.
O'nu özlemle. rahmetle anarak ; hastalarını dinleyen, anlamaya çalışan, Hipokrat Yeminine sadık kalan tüm özverili, çalışkan insancıl doktorlarımızı kutluyorum.
Tüm bayramların bayram gibi kutlanmasını,şiddetten uzak, kinsiz, nefretsiz, aydınlık, güzel günler yaşanmasını yürekten diliyorum...
8 Mar 2018
KADINCA...
Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.Gelecek yıllar; kadınların değerinin bilindiği,aşağılamaların,
olumsuzlukların, cinayetlerin görülmeyeceği aydınlık yıllar olsun.
KADINCA...
Dört duvarlı bir evi
Yuva yapmak zordur elbet.
İlk adımı atmak,
Doğru ya da yanlış seçim
Kişilerle ilgili...
Aşk, sevgi ya da mantık;
Sevgi huzurdur, aşk coşku,
mantık denge.
Huzur bir ömür boyu,
Aşk bittiği yere kadar.
Huzur bir güzel, uzun öykü;
Mutlu son kişilere özgü
Kaf Dağının ardında değil ki
Ulaşmak çok zor olsun.
Yuvanın harcı sağlamsa,
Bir de güven katılmışsa
Her sarsıntıya dayanıklıdır artık...
Makbule ABALI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)