Ablam benim her şeyimi bilir. Her şeyimi anlatırım ona. Başkasına anlatmaz, bilirim. En özel konularda bile sırdaşımdır, çok güvenirim. İki gün önce bana "Artık sen de genç kız sayılırsın" dedi. Utandım, bir şey diyemedim. Ben kendimi zaten büyümüş sayıyorum. Arkadaşlarımla konuşuyorum. Onlar benden daha çok şey biliyorlar. Kitaplardan, filmlerden öğrenmişler. Ben sinemaya da gitmiyorum ki. Babam izin vermez.
Elinden gelse babam beni okula bile göndermeyecek. Her dönem takdir getiriyorum da ses çıkarmıyor. Ablam benden iki yaş büyük. O'na daha çok karışıyor. Babama göre ablamın evlenme yaşı gelmiş. Annemle anlaşmışlar sanki. Annem de diyor ki; "Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır." Ablama soracam, bunun anlamını açıklasın, o bilir mutlaka.
Ablam 18 yaşından önce imkansız evlenmez. Hem o sevmediği biriyle asla evlenmez. Önce konuşmak, tanışmak ister. Ablam evliliği ciddiye alır. Yeni bir hayat, yeni akrabalar, eve alınacak eşyalar, çeyiz hazırlığı... Neyse ki ablam yemek yapmasını bilir. Ben onu da bilmem. Ama henüz evlenen yok ki.
Ablamla ben bazen "evlilik oyunu" diye hayal kurarız.
Ben nasıl bir koca isterim, o nasıl ister? Hayal eder, güler, konuşuruz. Sadece ikimiz... Başka kimse duymaz, annem babam uyur zaten.
Ben küçük bahçeli, küçücük bir evim olsun isterdim. Bahçesinde sebze yetiştirirdim. Pencerelerinde renkli saksı çiçekleri. Evde mutlaka taze çiçek olmalı, kuru değil. Kuru çiçeği hiç sevmem ben. Cansız, anlamsız gelir bana...
Ben bana kötü davranan biriyle mümkün değil evlenemem. Evlilikte şiddet olmamalı. Dayak, kaba kuvvet olmamalı. Ablam da öyle bir evlilik yapamaz. Babam da evde çok bağırır ama tanıdığım çoğu erkek öyle. Annem alışmış herhalde, çünkü onun babası da çok bağırırmış. Ama ablamla ben bağırtıya, yüksek sese dayanamayız. Gök gürültüsü, şimşek bile korkutur beni. Havai fişekler atılınca bile kulağımı tıkayıp seyrederim. Görüntüsüne bayılırım ama sesinden ürkerim.
Evleneceğim adam da yüksek sesle, dayakla beni sindirmeyecek. Silahı güç gibi görmeyecek. İnsan gibi konuşacak benimle. Ah bir de sigara içmeyecek. Ben de nasıl severim onu o zaman. Kim bilir kaç yıl sonra evlenirim ben...? Sırayla, önce ablam... O da hemen evlenmesin isterim. Ben kime anlatacağım sıkıntılarımı, sonra kim beni dinleyecek, kim sırdaşım olacak...?
------------------------------------
Gideli iki yıl oldu... Nasıl dayandım, ben bilirim. "Aşık oldum" dedi. Hayallerine giriyormuş, çok yakışıklıymış. Önce hiç konuşmadık. Evden kaçtığı için annem-babam da affetmediler. Bir gün feci bir dayak sonrası eve geldi. Kimse reddetmedi. Ama yakışıklı zorba kocası bunu sindiremedi. Ablamı almaya geldi.
Alamadan ablam mezara, o ceza evine gitti.
Çok ağladım, çok acı çektim. "Abla" gibi ablaydı ablam. Ama zamansız evlendi. Aşık olduğunu sandı, oysa bence hiç sevmedi. Sevildiğini sandı. Zamansız evlendi. Kısa yaşadı. Erken öldü...
O hayatından vazgeçti, ben hayallerimden...
Ben bana kötü davranan biriyle mümkün değil evlenemem. Evlilikte şiddet olmamalı. Dayak, kaba kuvvet olmamalı. Ablam da öyle bir evlilik yapamaz. Babam da evde çok bağırır ama tanıdığım çoğu erkek öyle. Annem alışmış herhalde, çünkü onun babası da çok bağırırmış. Ama ablamla ben bağırtıya, yüksek sese dayanamayız. Gök gürültüsü, şimşek bile korkutur beni. Havai fişekler atılınca bile kulağımı tıkayıp seyrederim. Görüntüsüne bayılırım ama sesinden ürkerim.
Evleneceğim adam da yüksek sesle, dayakla beni sindirmeyecek. Silahı güç gibi görmeyecek. İnsan gibi konuşacak benimle. Ah bir de sigara içmeyecek. Ben de nasıl severim onu o zaman. Kim bilir kaç yıl sonra evlenirim ben...? Sırayla, önce ablam... O da hemen evlenmesin isterim. Ben kime anlatacağım sıkıntılarımı, sonra kim beni dinleyecek, kim sırdaşım olacak...?
------------------------------------
Gideli iki yıl oldu... Nasıl dayandım, ben bilirim. "Aşık oldum" dedi. Hayallerine giriyormuş, çok yakışıklıymış. Önce hiç konuşmadık. Evden kaçtığı için annem-babam da affetmediler. Bir gün feci bir dayak sonrası eve geldi. Kimse reddetmedi. Ama yakışıklı zorba kocası bunu sindiremedi. Ablamı almaya geldi.
Alamadan ablam mezara, o ceza evine gitti.
Çok ağladım, çok acı çektim. "Abla" gibi ablaydı ablam. Ama zamansız evlendi. Aşık olduğunu sandı, oysa bence hiç sevmedi. Sevildiğini sandı. Zamansız evlendi. Kısa yaşadı. Erken öldü...
O hayatından vazgeçti, ben hayallerimden...
Makbule ABALI