Hayat akarken zamanı başa almak mümkün olsaydı ; kimler nerelerde yavaşlamak veya duraklamak isterdi, kimler geriye dönüşü hiç istemezdi, kimler bambaşka bir yaşam hayal ederdi?
Çocukların yönettiği bir ülke olsaydı; gelecek nasıl planlanır, paylaşım nasıl sağlanırdı, kim haklı, kim haksız nasıl belirlenir, kimler hangi değerlerle dost ya da düşman sayılırdı?
Yetişkinler zaman zaman çocukların dünyasına konuk olup; onların içtenliğini, doğallığını, çıkarsız-yalansız sevgilerini, paylaşımlarını izleseler, daha sakin, daha anlayışlı, hoşgörülü ve duyarlı olurlar mıydı acaba?
Neden çocuklar hep büyümek isterken, bazı büyükler hep çocuk olmayı özler, ya da kimi yetişkin hiç büyümez, hep "çocuk gibi" davranır?
Dünü unutup, yalnız bugünü yaşayan, gelecekten hiç söz etmeyen insan için mutluluk, nereye kadar sürer, mutsuzluk nerede başlar, sonuçtan kimler, ne kadar payını alır?
Akıl ve mantık terazisini kullanmadan, düşünce süzgecinden geçirmeden, her sunulanı veya her teklifi onaylayan kişi, sonuçta sorunlarla başa çıkabilir mi?
Seçenler ve seçilenler çıkarsız düşünüp, düşüncelerini maskesiz, yalansız dile getirselerdi, neler değişirdi, nelere şaşırırdık?
Kendinden başkasını hep küçümseyen, değer vermeyen insanların evinde dev büyüteçler, dev aynalar mı bulunur?
Tutkularına tutsak olan insanlarda; beyin ne kadar süre sağlıklı komut verebilir, göz ne kadar görmez, kulak ne kadar duymaz olur?
Umutlar ve hayaller hangi ölçütlerle belirlenir, hangi hayatlara nasıl anlam katar? En güç durumlarda bile "Yaşama sevinci " değil midir insanı hayata bağlayan, hayatın akışını sağlayan...?
Makbule Abalı