Bazı özel günler insanı düşündürür. Geçmişi, şimdiyi kıyaslar, fikir yürütürsünüz.Cumhuriyetin getirdikleri, kazandırdıkları ,bitmez tükenmez anıları içerir. O yıllar ve sonrasındaki anılar, izlenimler, yaşamdan kesitler nasıl da değerlidir.
Cumhuriyetten sonraki ilk kuşaklar yokluğu, insanın değerini, vefayı, fedakarlığı bilen kuşaklardı. Onlar güzel değerleri sonraki kuşaklara sağlıkla aktardılar.Değerleri özenle yaşattılar. Araya yıllar girdikçe unutkanlıklar çoğaldı.İlk kuşaklar savaş yıllarına tanık olmasalar da yakınlarından, büyüklerinden olumsuzlukları dinlemişlerdir. İsrafın ve haksızlığın , kötülüğün zararlarını biliyorlardır.
Babam 2 yıl askerlik yaptıktan bir süre sonra evlenmiş ,ama evliliğinin 3. gününde muvazzaf asker olarak tekrar askere çağırılıyor. Tabii o yıllarda bedelli askerlik yok, çürük raporu almak yok. Olsa bile vatan sevgisi ağır basınca almaya istekli olan yok.
Zamanında dinlenen her öykü küçük birikimlerle bütünü daha anlamlı kılıyor. Annem Adana Kız Enstitüsünde öğrencilerine tasarruf macıyla çuvaldan elbiseler diktirerek defileler düzenliyor. Cumhuriyetin ilanından 20-25 yıl sonra da tasarruf politikaları devam ediyor. Cumhuriyetten 30 yıl sonra okullarda ev-iş derslerinde yama yapma, sökük dikme, ilik açma öğretilirdi.Yoksulluk ayıp değildi. Pislik, israf, yalancılık, hile ayıptı.
Bizler kurşun kalemimiz sonuna gelse bile ucuna bir de uzatıcı geçiren çocuklardık. Ekmek yere düşmüşse nimetir denir, 3 kere başa götürülerek öpülürdü. Bayat ekmekler harcanmaz, lezzetli bir çorba yapılırdı. O yıllardan bu yana yıllar geçti, kaç kuşak değişti? Giderek azaldı birşeyler. Değerler nasıl bu kadar tepetaklak oldu? Neyi, nasıl düzelteceğiz? Yılların açtığı arayı nasıl kapatacağız?
Makbule ABALI
Babam 2 yıl askerlik yaptıktan bir süre sonra evlenmiş ,ama evliliğinin 3. gününde muvazzaf asker olarak tekrar askere çağırılıyor. Tabii o yıllarda bedelli askerlik yok, çürük raporu almak yok. Olsa bile vatan sevgisi ağır basınca almaya istekli olan yok.
Zamanında dinlenen her öykü küçük birikimlerle bütünü daha anlamlı kılıyor. Annem Adana Kız Enstitüsünde öğrencilerine tasarruf macıyla çuvaldan elbiseler diktirerek defileler düzenliyor. Cumhuriyetin ilanından 20-25 yıl sonra da tasarruf politikaları devam ediyor. Cumhuriyetten 30 yıl sonra okullarda ev-iş derslerinde yama yapma, sökük dikme, ilik açma öğretilirdi.Yoksulluk ayıp değildi. Pislik, israf, yalancılık, hile ayıptı.
Bizler kurşun kalemimiz sonuna gelse bile ucuna bir de uzatıcı geçiren çocuklardık. Ekmek yere düşmüşse nimetir denir, 3 kere başa götürülerek öpülürdü. Bayat ekmekler harcanmaz, lezzetli bir çorba yapılırdı. O yıllardan bu yana yıllar geçti, kaç kuşak değişti? Giderek azaldı birşeyler. Değerler nasıl bu kadar tepetaklak oldu? Neyi, nasıl düzelteceğiz? Yılların açtığı arayı nasıl kapatacağız?
Makbule ABALI