Bu Blogda Ara

30 Ocak 2025

MAVİYE İZ SÜREN - Bir Kitap Tanıtımı -Bahar Uysal Karakuş

 


 Günler inanılmaz bir hızla akıp geçiyor. Koşmak- yürümek, adımlamak-emeklemek... Ne yaparsak yapalım, bizim yaşlarımızda dünya ve ülke gündemine yetişebilmek pek kolay olmuyor. Ancak her şeye rağmen alışkanlıklarımızı, akıl ve beden sağlığımıza iyi gelecek şeyleri olabildiğince sürdürebilmek rahatlatıyor insanı.

 "Okumak ve Yazmak, paylaşmak-görüş alışverişi yapmak" bana terapi gibi gelen etkinlikler. Emekli olsanız bile- hayat sizi tümden emekli etmediği sürece- ağır çekimde de olsa, tüm çabanızla yaşam bağlarınızı korumaya alıp, alışkanlıklarınızı-küçük değişimlerle- sürdürüyorsunuz

Yerli ya da yabancı her kitap; okunan zamana, döneme, konusuna, okuyucunun kişilik özelliklerine, beklentilerine, bulunduğu sosyal çevreye  ve o andaki ruhsal durumuna göre  farklı etkiler  yaratabilir. Bazı kitaplar her zaman okunabilir, kalıcı değildir, oyalayıcıdır. Bazı kitaplar ağır gelebilir, bir kenarda tekrar ele alınmayı bekler. Bazen aylarca, yıllarca sürebilir bu bekleyiş. Bazı kitaplar da hazzına varılmışsa yeniden, birkaç kez okunmayı hak edebilir.

"Maviye İz Süren" farklı bir kitap.  Günlerce başucumda sabırla bekledi. Okunması ertelendiğinden değil, daha iyi anlamak, hatta  sindirebilmek için defalarca okunduğundan. İçtenlikle yazıyorum; kitapla adeta dost olduk, bitsin istemedim. Okurken yazarla aynı duyguları hissettim, notlar aldım, altını çizdiğim pek çok cümle oldu. Bazı kitaplar insanın kendini daha iyi tanımasına- daha çok yönlü düşünmesine zemin hazırlar. Yazarı, yaşamını, kimliğini öğrenmek istersiniz... Onun dilinden, onun özünden, onun duygu ve duyuşlarıyla; "Maviliklerde iz süren" çok değerli bir öğretmen yazarla birlikte yolculuğunuz başlar.

Kitap 2020 Yılında mecaz Yayınevi tarafından yayına hazırlanmış, 135 sayfa. "Maviye,-İz- Süren" başlıklı 3 ayrı  bölümde; hayatın içinden 10 'ar öykü ile toplam 30 öykü yer almış. "En çok hangi öyküyü beğendin? " derseniz, bu zor soruyu yanıtlayamam doğrusu. Okurken her birinde derinlemesine duygular, günlük hayattan insan yaşamından izler, felsefi düşünceler  buldum.  Çok severek-beğenerek, düşünerek okudum. Sanırım bu değerli öykü kitabında; herkes kendinden bir şeyler bulabilir. Bahar Uysal Karakuş; Okumayı-yazmayı seven idealist bir öğretmen. Kitabıyla aynı adı taşıyan bir blogda da yazıyor. (Yıllardır çok severek izlediğim bir blog.)  

Kitabın başındaki "SUNUŞ" ta  Bahar Karakuş şöyle diyor: 

"Bozkırda büyüyen her çiçeğin maviye özlemi vardır. Benim mavi yolculuğum, içinde denizlerin, gökyüzünün sonsuz rengiyle boyanmış iyimser bir gelecek gayesini barındırır.  Mavi, kimsenin varmadığı bir yerdir; gelecektir. Yürüdükçe uzaklaşan ufuk çizgisi gibidir. O tükenmez ulaşma gayesi insanın ruhunu canlı tutar, onu yaşama bağlı kılar." 

KİTAPTAN ALINTILAR:

"Yazmak, zihnimi işgal eden her şeyden, uzaklaşma oyunu. Kelimeler uzak bir yelkenli olmak istercesine."

"Kanadından eksilen bir tüy için üzülür mü kuşlar? Bir işaret olmalı, bu apansız beliriveren kuş tüyü."

"Rüstem Usta, sanayiye yıllarını vermişti. Nice farklı yüz, farklı ses, farklı kişiler görmüştü. Bir türlü sanayileşen, makineleşen bir çağın yarattığı duygusuz insanlardan olamamıştı. Ama karşılaştığı müşterileri, çoktan devleşen sanayiye ayak uydurmuş zor bir zamanın kalpsiz aktörleri olmuştu."

"Dün geçti, bir rüya... Gelecek muğlak bir umut...Bugün avuçlarımın içinde bir gerçek...Berrak, dingin bir deniz maviliğiyle kucakla onu..." 

"Zamanın hangi kıyısında olduğumu bilmiyorum. Geçmişin zehrini akıttım kabuk tutan yıllara. Bir Shakespeare tiradını mırıldanıyor ay. Kırık kalbimi, tütsülenmiş bir şiir açıyor. Onun mısralarında kayboluyorum."

"Rüzgârın tanıdım mısralarından, göçmüşüz başka yerlere. "

"Suskunluklarımın hepsi, söyleyemediğim sözcüklerin ağırlığını taşıyor.

"Doktorun gerçeklerden kaçmak yerine onlarla yüzleş demedi mi?" 

"Her şey hızlıca tüketilmiş, anlamını yitirmiş, sıradanlığın sığ denizinde kalmış." 

"Geçiş mevsimleri de kalıcı izler bırakıyor insanın ruh hallerinde."

"Asıl mesele, yandıklarından ötede, kendi içinde yaktığın ateşle yolunu her an aydınlatabilmekti..."

"Gittikçe kuraklaşan hislerini filizlendirmek için kuvvetli yağmurlar lâzımdı." 

"Hazırlandı yeni günlere titizlikle. Karşıladı her günü son günüymüşçesine..."

"Uyanmak dedi, uyanmak... Düşlerin gerçeği sınaması, uyanmaktan geçer." 

" Gözyaşlarıyla sürekli ıslanan acıları da yıkandıkça çeken çamaşırlar gibi olsaydı keşke..."

"Her şeye çok çabuk üzülürsen, hasta olursun, çabuk yaşlanırsın. İnsanlar, susmazlar, sen duymamayı öğreneceksin."

Kitapta o kadar çok altını çizdiğim cümle oldu ki; içtenlikle söylemeliyim, alıntılara alamadıklarıma haksızlık ettiğimi düşündüğüm bile oldu. 


Yüreğine-emeğine sağlık çok sevgili Bahar. Lütfen yazmaya devam et. Yazdıklarını okumak, insana iyi geliyor. 

Makbule Abalı-Eğitimci 

30 Ocak 2025 İzmir-Urla















 



 


26 Ocak 2025

NASIL BİR TATİL...?



Tatil deyince ne düşünürsünüz dediğimizde; yaşa, cinsiyete, ekonomik ve yöresel konuma göre cevap değişir elbette. Tatiller sevilir genellikle. Bir günlük "kar tatili" verildiğinde bile çocukların gözleri nasıl parlar. Okulu sevmemekten değil, 1 veya 2 günlük dinlenme molalarının beyinlerde yarattığı olumlu izlenimdendir. Türkiye gibi uzun tatiller ülkesinde dahi,  tatiller sabırsızlıkla beklenir.

Tatillerde bile para kazanmak amacıyla çalışan çocukları nasıl unuturuz. Hayatında hiç tatil yapamayan bu çocuklar, aldıkları eğitim yeterli değilse;  gelecekte de rahatlatıcı- dinlendirici bir tatil imkanı bulamayabilirler.

Her tatil döneminin başlangıcında uzmanlar tatilin nasıl değerlendirileceği hakkında açıklamalar yaparlar. Çocuklar veya anne- babalar uyar-uymaz, bilinmez. Her çocuğun yaşına, düzeyine, ekonomik durumuna göre yapılacak etkinlikler farklı olabilir.

İlk defa bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı'nca yarıyıl tatilinde ilköğretim çağındaki çocuklara hiç ödev verilmemesi istendi. Doğru-yanlış tartışılır elbette. Hiç vermemek mi, bilgileri pekiştirmek için uygun zamanlarda küçük tekrarlar yapmak, yormadan eksiklerini tamamlamak mı?  Bazı öğretmenler eskiden nasıl da yorucu ödevler verirlerdi. Örneğin 100 problemi yazarak çözmek gibi. 98 tane yapıp yorgunluktan bitap düşen, ağlayan  çocuklar hatırlarım.

Tatiller; ders kitapları dışında kitapları da okumak için ne güzel ve uygun zamanlar içerir. Bilgisayarlar, tabletler kitapların yerini almaya çalışsa da henüz tam dolduramadı. Televizyon tiryakiliğinin bile  uygun program seçilemezse olumsuzlukları var. Haber programlarında olumsuz  haberlerin yanında bazen güzel haberler nasıl da insanın içini açıyor, yüzünü güldürüyor. 

Ergani İlçe Halk Kütüphanesi  açıklamasına göre, iki kardeşten  Kaya Keleş bir yılda 450 kitap okumuş, kız kardeşi de bir yılda 350 kitap okuyarak, Kütüphane yönetiminden ödül kazanmışlar. 

Tatillerde; zeka oyunları, kelime oyunları, dama, satranç   öğrenilebilir. Spor etkinlikleri düzenlenebilir. Bir zamanlar tek harf belirleyerek iki kişi veya iki grup halinde "Dağ-nehir- şehir-bitki-hayvan adları bulma oyunu" oynardık. Tatillerde olanaklar elverdiğince; tiyatroya, müzelere gidilebilir, eğitsel drama çalışmaları düzenlenebilir. Çocuklar ve gençler yaş dönemlerine göre günlük tutabilir, anı-şiir-öykü yazma  denemelerine girişebilirler.

Yazın il dışında rastladığım, anne-babalarının kontrolünden uzak, bilgisayar odasında 4-5 arkadaş birlikte oyun oynayan çocukları nasıl unuturum. Bir süre izledikten sonra sormuştum: "şimdi bu oyunu kim kazanacak acaba iyiler mi, kötüler mi?" İçlerinden en büyük olanı yanıtlamıştı: "Kötüler tabii ki, çünkü onlar daha güçlü." Bu tür bilgisayar oyunlarında ne yazık, çocuklar da daha güçlü, daha hırslı, daha vahşi olandan yana. Yani kötüden yana olmayı istiyor. Çünkü iyiler, nazik, yumuşak, zarar vermeyen tipler.

Bu yıl ilk defa bir dönem boyunca eğitim-öğretim olanaklarından yararlanamadığı için tatilde "telafi dersi" yapacak olan çocuklar da var. Güneydoğu'da olaylar nedeniyle zorunlu olarak okula gidemeyen 100.000 çocuk belirlenmiş. "Telafi dersi" görmek isteyen 1559 öğrenci Silopi'den, Şırnak'tan Batman'a götürülecek. 15 gün orada barınarak "hızlandırılmış eğitim" görecekler.

Dünyada ve tabii ki ülkemizde tüm çocuklar; Çağdaş, bilimsel, demokratik, barışçıl, yeteneklerinin dikkate alındığı,  sağlıklı bir eğitim-öğretim ortamını, gelecekte daha güzel bir dünyayı hak ediyorlar. Onlara haksızlık etmemek gerek... 

Makbule Abalı-Eğitimci 
27 Ocak 2016
 
Güncelleştirme: 26 Ocak 2025


Fotoğraf- Mersin- Mezitli Sahili-
Yıllar önce; amatörce cep telefonuyla çektiğim bu değerli eseri yapan sanatçının adını yazamadım. Bağışlasın, iletişim sağlanabilirse, sevinerek not eklerim. Yüreğinize- emeğinize sağlık. 


                            Edip Akbayram- Çocuklar- Dün ve Bugün
                            Değerli Sanatçımıza acil şifalar  dileyerek...

22 Ocak 2025

KAZA GELİYORUM DEDİ...

 


Kaza geliyorum dedi

Günler-aylar, belki yıllar önce;

Kimse önemsemedi,

Sezilemedi, 

Bilinemedi, 

Duyulamadı... 

Kaza geliyorum dedi;

Bazen bir madende-göçükte 

Yerin kilometrelerce altında,

Bazen bir depremde

Usulsüz binalarda,

Bir sel felâketinde, toprak kaymasında 

Dere yatağında.

Bir trafik kazasında, bir uçakta,

Ya da lüks bir otelde

çocuklar uykuda,

Herkes uykuda,

Her yer kapkara, her yer ıssız

Bembeyaz bir kar var sadece.

Kaza geliyorum dedi;

Birden sanki tüm renkler kayboldu

Beyaz, kırmızı alevlerle buluştu,

Sesler, çığlıklar çoğaldı,

Dünya yeniden karıştı...


Makbule ABALI-Eğitimci 

22.01.2025 İzmir-Urla



Bu büyük kazada hayatını kaybeden tüm insanlara rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum. Bedensel-ruhsal açıdan yaralı olanlara acil şifa ve iyilikler dileyerek.
Benzeri acıların yaşanmaması umuduyla... 

 

 



17 Ocak 2025

SUSKUNLUK...


Suskunluk güzeldi önce

Sakinlik, sessizlik, sükûnet,

Denizin yumuşak çırpınışları,

Kuş sesleri, dalların hışırtısı,

Ta uzaklardan gelen şarkı ezgileri.

Saatler, günler, aylar, yıllar

Sessiz sedasız geçti 

Hiç ses duyulmadan,

Hiçbir belirti olmadan.

Beklemek zordu, beklemek azaptı.

Bütün virgüller, noktalı virgüller kondu

Noktalar kalmadı, üç nokta bile bitti.

Doğa bile dayanamamıştı

Bu kadar uzun sessizliğe.

Şimşekler çaktı ardı ardına,

Gök gürledi sonra yağmur indirdi 

Sessizlik; tiz-pes seslerle karıştı.

İç sesler dış seslerle buluştu,

Suskunluk bitti;

Her yer uyumsuz seslere  büründü yeniden

Karmakarışık oldu gene dünya...


Makbule ABALI- Eğitimci

2021-Mersin



Güncelleme:2025-Urla



15 Ocak 2025

NÂZIM HİKMET'İ ŞİİRLERİYLE ANMAK...




24 EYLÜL 1945


En güzel deniz:

henüz gidilmemiş olanıdır.

En güzel çocuk :

henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz :

henüz yaşamadıklarımız.

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :

henüz söylememiş olduğum sözdür. 


MAVİ LİMAN

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.

Seyir defterini başkası yazsın.

Kubbeli, çınarlı mavi bir liman.

Beni o limana çıkaramazsın.


* * *

İnsanların türküleri kendilerinden güzel,

kendilerinden umutlu,

kendilerinden kederli, 

daha uzun ömürlü kendilerinden.

Sevdim insanlardan çok türkülerini.

İnsansız yaşayabildim

türküsüz hiçbir zaman.

Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de

Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin. 


Bu dünyada yiyip içtiklerimin,

gezip tozduklarımın,

görüp işittiklerimin, 

dokunduklarımın, anladıklarımın

hiçbiri, hiçbiri 

beni bahtiyar etmedi türküler kadar...


NAZIM HİKMET (1902-1963)







11 Ocak 2025

ŞAİRLER DE ÖLÜR- Süreyya Berfe ve Cemal Süreya'yı Dizeleriyle Anmak...

 

Her başlangıç güzeldir; Başlayınca devam etmek istersiniz. Yeni bir umutla, yeni birikimlerle, yeni bir heyecanla. Gerçeklerle hayaller arasında yeniden var olmaya çalışır, duvarları-çitleri kaldırıp, önünüzde aydınlık, tertemiz, güvenli yollar bulursunuz kendinize. Kış uykusuna yatmak değil, adeta yeniden var olmak gibidir yazmak.  Şiiri uğraş edinmenin en güzel yanı bu. Şairlerin diliyle-gözüyle-ruhuyla dünyaya tanıklık edersiniz..

Kış koşulları zordur dünyanın her yöresinde. Yağmur, soğuk, fırtına, kar yaşamı felç eder bazen. Doğa kanunu; direncini yitiren her canlı,  başlangıçtan bitişe doğru yol alır.  Bilinmez, bazen uzun bazen kısacık bir ömrün tükenişidir bu. 

Ünlü şairler şiir diliyle ne güzel dile getirmişlerdir son' u. Güzel dile getirilen her şey çabuk kabul görür. "Neylersin ölüm herkesin başında / Uyudun uyanamadın olacak / Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında /Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında" der Cahit S. Tarancı.

Şairler de ölür; Ancak kalıcı izler bırakan tüm insanlar anılarda yaşar. 9 Ocak- iki şairimizin ölüm yıldönümleriydi. Süreyya Berfe ve Cemal Süreya. İki ünlü şairin birinin adı, diğerinin soyadıyla ortak sayılır. 

Farklı dönemlerde, farklı yıllarda farklı  yörelerde yaşamışlar. Bilmiyordum, okudukça öğrendim; Tesadüf, iki şairimiz de son yıllarını İzmir'de geçirmişler. İkisi de şiirlerinde: dünyadan, hayattan, insanlardan, çocuklardan, sevgiden, aşktan söz etmişler. Ülkemizde ve dünyada çeşitli dallarda pek çok ünü sanatçı gibi, yaşarken sıkıntı çekmişler. 

Süreyya Berfe; Pek çok şair gibi  yaşamında farklı aşklar yaşamış. Bir evliliğinden Boraz adlı bir oğlu var. Hayatının son yıllarını çok sevdiği Urla'da geçirmiş, Urla'da toprağa verilmiş. Bir anıt mezarı yok. 9 Ocak 2025 'te Urla'da çok az kişiyle mütevazı bir Anma töreni düzenlenmiş. 

Süreyya Berfe 1943 İstanbul doğumlu. Şiirleri on dört yabancı dile çevrilmiş. Türkiye Milli Talebe Federasyonunun düzenlediği bir yarışmada "Kasaba" adlı şiiri birinci olmuş. İlginçtir, 1991 yılında Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü aldı.

Usta Şair; Yapı Kredi Yayınları arasında yayınlanan, tüm şiirlerini bir araya getiren  455 sayfa kitabının adını KALFA koymuş. Kitabın arka kapağında anlamlı bir tanımlama var: "Berfe'nin şiirleri: Dünyalı, kronik...hep ironik deniyor. 



Şiirlerinden Dizelerle Süreyya Berfe:

ŞİİR ÇALIŞMALARI 3

Aldım.

Kullanıyorum.

Az kaldı:

Hayat 

* * *

İyi ki kırıldı

dedemlerin evindeki ayna 

çocukluğuma bakamayacağım.

* * *

Ayrıldık,

Pek etkilenmedik.

Ağaçlar

çiçeğe durmuştu.

* * *

Ellerimden başladı yaşlılık benleri

yüreğimden değil.

* * * 

Bunayacağım, bunarım elbet.

Belleğimi

hayalgücü gibi geliştiremezsem.

* * * 

Herkes' e 

Yanık tarlalardaki otlar

Yalnızlık gibisi yok değil mi?

* * *

Ölüm korkusu eskirse...

* * *

ÇİÇEK YERİNE  

"Çocukken çocuk oldun "herbirşey" e özenmedin

Büyüdün malları mülkleri terk ettin. 

Gün oldu yalnız kaldın bir başına acıların ortasında.

Sevecen yanların eksilmemiş eksiltemedin.

Çoğu zaman kolların çocuğunu kucaklar gibi 

Koşman ayrılmak için değil, kavuşmak için sanki."

* * * 

Hayatı unutma

Yeniyi unutma

Yaşayanı unutma.

* * * * 

KASABA ( 4 sayfada devam eden , ödüllü Kasaba şiirinden dizeler:) 

Akşam sessiz bir tören gibi başlar

Ve dönenleri

Tuzlu yorgun bir özlemle dönenleri

Sevinçle karşılar

En temiz rüzgârı saklamıştır onlara

En yıldızlı geceyi

En geniş gökyüzünü

Evlerini akasya kokularıyla doldurur

Taş avlularına Ay'ı gönderir 

Bir bulutluk yağmurla ıslanmış damlalarda 

Çocuklar uyur 

Kadınlar yün eğirir 

Önce masal yüzlü ninniler 

Sonra bağ türküleri

Yaşmaklı yemenili türküler

Kasaba türküleri söylenir.

* * *

KALFA ( Kitaba adını veren şiir. 81 dizelik şiirin son 7 dizesi.)

İşte aldım kalemi yazdım:

Belki iyi ettim

belki büyük hatalar yaptım 

belki de kınayacak beni ezberciler.

Sağlık olsun n' apalım

kalem bu

benim en acemi silahım

* * * 

"Sen, sen ol inandığın doğruları bırakma." 

Süreyya  BERFE 

* * * * * 



CEMAL SÜREYA 

1931 yılında Erzincan'da doğdu. 9 Ocak 1990 yılında İstanbul'da yaşamı noktalandı. Türkçenin tüm derinliğini ve zenginliğini dizelerinde işlemiştir. Şiirlerinde aşk, sevgi, zaman, ölüm, insan, dostluk temalarını işlemiştir. 

SÖZLERİ VE ŞİİRLERİNDEN DİZELER:

"Biliyorsun ben hangi şehirdeysem /Yalnızlığın başkenti orası" 

* * *

Ama ne var eskisi gibi değil

Bir başına değil aşk başka sevilerle koşullu 

Meselâ barışa arada bir gökyüzüyle

Her şeyin gerçeği insanlıkla beraber

Aşk ünlü güzellik 

* * * 

"İki şey aşk ve şiir/ Mutsuzlukla beslenir biri/ biri ona dönüşür"...

* * * 

"Öldürmektir felsefeleri bir karıncayı bile, ama yaşatmayı bilmezler."

* * * 

FOTOĞRAF 

Durakta üç kişi

Adam kadın ve çocuk

Adamın elleri ceplerinde 

Kadın çocuğun elini tutmuş

Adam hüzünlü 

Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

Kadın güzel

Güzel anılar gibi güzel

Çocuk

Güzel anılar gibi hüzünlü

Hüzünlü şarkılar gibi güzel. 

* * *

UZAKTAN SEVİYORUM SENİ (Ünlü Şairin çok sevilen şiirinden 7dize)

öyle uzaktan seviyorum seni

elini tutmadan

yüreğine dokunmadan

gözlerinde dalıp dalıp gitmeden 

şu üç günlük sevdalara inat

serserice değil adam gibi seviyorum

öyle uzaktan seviyorum seni. 

Cemal Süreya

* * * 

Kaybettiğimiz tüm değerlerimizi rahmetle, saygıyla, minnetle anıyoruz.

Derleyen: Makbule ABALI- Eğitimci

11 Ocak 2025 İzmir- Urla 


Kaynaklar: Süreyya Berfe- Kalfa- Yapı Kredi Yayınları

                   Şiir Adaları-Çağdaş Şairlerimiz-Arife Kalender

                    40 Şairin Eli -Türkiye Yazarlar Sendikası-Kadıköy Belediyesi.

                    Urla Tohum Sanat Alanı Etkinlikleri

                    İnternet- Edebiyat sayfaları






 

04 Ocak 2025

GÖÇMEN KUŞLAR...


En kısa günlerde, soğuklarda bile

Havada kuş sesleri var;

Kanat çırpışları, haykırışları

Uçurtmalar bile uzakta  kalmış.

Kuşların kuş beyinli olmadıkları kesin. 

Öyle uyumlu ve düzenliler ki

Sıra halinde dizilip uçuşlarından belli

Yorulunca öndekilerle arkadakiler yer değiştiriyor,

Tek başına uçan yok, sürüler halinde.

Yağmur, rüzgâr, fırtına, boran 

Hiçbiri engel değil uçuşlarına 

Ne boyun eğiyorlar engellere,

Ne kaçıyorlar zorluklardan

Özgür, bağımsız, her türden  kuşlar.

Ah kuşlar, göçmen kuşlar!

Sizin uçuşunuza  imrenen ne  çok insan  var.

Yönünüz belli, yeriniz, yurdunuz belli

İklimler, mevsimler değişirken 

Masmavi göklerde kanat çırparak

Uçun kuşlar... uçun kuşlar

Uzak diyarlara,  bildiğiniz-bellediğiniz gibi uçun... 


Makbule ABALI-Eğitimci

Aralık 2020-Mersin

Görsel: Mersin Mezitli Deresi (Amatörce bir çekim.)


                                       Edip Akbayram- KUŞLAR

                                       Bugünlerde hastanede olan değerli Sanatçımıza şifa dileyerek...


 Güncelleme: 4 Ocak 2025

01 Ocak 2025

YENİ BİR YILI ESKİ BİR ŞARKIYLA KARŞILAMAK, ANI YAŞAMAK...

 


BUGÜN YENİ BİR YILIN İLK GÜNÜ. 1 Ocak 2025  (Milâdi Takvime Göre )

Her şeyin başlangıcı güzeldir, özeldir,  umut doludur, iyi şeyler tasarlanır, hayaller hayatın güzellikleriyle donanır. 

İNSANIZ ; bazen minicik, bazen kocaman olsa da her insanın beklentileri farklıdır. 

Bir ömür ne çok şey barındırır içinde. Hüzne yenik düşsek de kimi zaman, yaşama sevinç ve mutluluk katan küçük  ışıltılar,  yoğun bir sis perdesinin ardındaki belirsizlikleri bile aydınlatır. 

Yeni yıl ya da yaşanacak günler-yıllar için önce SAĞLIK demeyi çoktan öğrendik artık.

Bir yılın  (365 gün 6 saat ) içindeki her an, her saat, gün, hafta veya ay; dilediğimiz-beklediğimiz gibi olmayabilir, istediğimiz gibi gerçekleşmeyebilir. 

Sağlığın yanına UMUT yerleştirelim. Hayat beklenmedik mucizelerle doludur kimi zaman. İmkânsız dediğiniz şeyler bile gerçekleşebilir.

Hoşgörünüze sığınarak, kendimce  beklentilerimi de yazmak isterim

*Kinden-nefretten-öfkeden, kötü niyetten, hırstan arınmış iyi insanlar.

*Kişisel çıkarların ötesinde,  bu dünyada başkalarının da yaşama ve var olma  hakkını savunan, dürüst-güvenilir, vefalı, yardımsever, merhametli insanlar. 

*İçten-maskesiz yüzler, ak yürekli kişilere rastlayabilmek.

 

HEPİMİZİN YENİ YILI KUTLU OLSUN. 

İÇİNİZDE YAŞAMA  SEVİNCİ, ÇEVRENİZDE DOSTLAR,  EVİNİZDE BEREKET EKSİK OLMASIN...


Makbule ABALI-Eğitimci

1 Ocak 2025  İzmir- Urla

              






                                     NE SEVİNCİN ÖMRÜ VARMIŞ- ZEKİ MÜREN

                                     Makam. Rast                           Beste: Mehmet Ilgın

                                     Usul: Semai                             Güfte: Kâmil Bozdağ