Bu Blogda Ara

25 Ağu 2020

DOĞA, İNSAN, KAYBOLAN ÇİÇEKLER, YAYLALAR...

Ünlü şair yazar Gülten Akın "Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya" diyordu. 

Yürekten katılmamak mümkün mü? Yayla yolunda güzel bir yolculuktan sonra karşılaştığım görüntü beni hayal kırıklığına uğrattı. Her yıl bahçede hatmi çiçekleri eve girerken adeta bir tünel oluştururlardı....

Rengarenk pembe, beyaz, bordo ince, narin çiçekler. Burada eskiler bu çiçeğe ayı gülü diyorlar. Eskiden mağaraların girişlerinde açarmış. Gene girişte rengarenk mevsimlik patates çiçekleri , Çin karanfilleri ve her renkten balık ağzı vardı. Ama şimdi hiçbiri yoktu.  Büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Yerleri bomboştu. Sadece güller direnmişler, birkaç eksikle varlıklarını sürdürüyorlar.


Burada otları temizlemek için yapılan işleme çarpma deniyor. Bir araçla otlar temizleniyor. Otları temizlerken bütün çiçeklere kökünden kıymışlar. Sulama havuzu kenarındaki böğürtlenlerin bir kısmı bile gitmiş. Geride çiçeklerden sadece güller kıyıma direnebilmişler.  Şair ne güzel söylemiş: "Güller ki kamıştan daha nalan// Gün doğdu yazık arkalarından"

Bir kez daha anladım; Çiçek sevmek, doğayı sevmek, sakin bir mizaç, şiir sevmek kişilik açısından ne kadar önemli. O zaman farkındalıklarımız artıyor, çevreye uyumumuz kolaylaşıyor.

Makbule ABALI