Hayat boyu sorular, sorunlar, sorgulamalar insan olmanın gereği. Dünyayı, çevremizi zamanla tanıyor, anlıyor, değerlendiriyoruz. Dünyayı tanımak isteyen bir çocuk için 2 yaşlarında "ne sorusu" ne kadar önemlidir: Bitmez tükenmez sorularla gördüğü, dokunduğu her şeyi adlandırmaya çalışır: "Bu ne, bu nedir, peki ya bu...? " Çocuklar 4 yaşına geldiğinde "Neden sorusu" gündeme gelir: " Yağmur neden yağıyor, neden geldin...? "
Çocuklarda 2-4 yaş arasındaki 3 yaş dönemi "İnatçılık dönemi "olarak adlandırılıyor. Tanıma isteği sonunda kendini kanıtlama, , kabul ettirme, ben de varım davranış kalıplarını da beraberinde getiriyor. İnsan yaş aldıkça, ömür uzadıkça davranışlar da yeniden başa dönüyor adeta. Hayat bir çelişkiler yumağı. Yaş alan insanlar da tıpkı çocukluk dönemleri gibi kabul görmek, varlığını kanıtlamak istiyor.
Dünya Sağlık Örgütü ( WHO )dünyada yeni yaş dilimlerini şöyle sıralıyor:
0- 17 Yaş- Ergen /18- 65 Yaş- Genç / 66-79 Yaş Orta Yaş / 80-99 Yaş Yaşlı
Oysa ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı yıllar önce ünlü "35 YAŞ" şiirine şu dizelerle başlıyordu:
"Yaş otuz beş ! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün. "
İnsan ömrünün yaş ortalaması uzadıkça hastalıklar, kazalar, davranışlarda değişimler, uyumsuzluklar, kırılganlıklar da da artıyor. Bazı beklentiler de haklı olarak yükseliyor. Yaşlı insanlar gençlerden özellikle saygı- sevgi bekliyorlar. Deneyimlerinden yararlanılsın istiyorlar.
Ünlü şair Gülten Akın "Sessiz Arka Bahçeler" kitabının sonunda bıraktığı bir mektubun son satırlarında şöyle yazıyor: "yaşa sığınırsın hiç istemeden / bağışlanmayı umarak "
Kadınlarla ilgili bir şiirinde dizeleri şöyle sıralanıyor:
"Düşünmeden konuşmadan yaşayanlar
düşünmeden konuşmadan yaşayanlarımızın
geleceğini bekliyor
aykırı bir sese yeniliyor kocaman sessizlik
gelecek gelmiyor "
Gülten AKIN
Yaş aldıkça bazı duyu organlarımızın hassasiyeti azalıyor. Ancak çoğu kez birinin eksikliğini diğeri tamamlıyor. Anlamsız sesler daha rahatsız edici oluyor. Alışılamayan durumlarda (yadırgama, şaşırma gibi) çocukların gözleri kocaman açılırken yaşlılarda gözler kısılıyor. Dokunma duygusu, el teması, korunma , konuşma ihtiyacı her iki tarafta da artıyor.
Baharın tüm güzellikleri yaşanırken günbegün; daha anlayışlı, sevgi dolu içten, duyarlı hassas insanlarla karşılaşmayı diliyoruz. Çocuk hassasiyetinde olmak zor gerçekten ama dünya kötüler, kötülükler dünyası olmamalı...
Makbule ABALI. Urla
28 Nisan 2024