Onu yıllar önce tanıdım. Yayladaki evimize çok yakındı evleri. İlk gördüğünüzde seversiniz sanırım. Güler yüzlü, hoşsohbet, çalışkan bir yayla kadını. O yıllarda "Teslime Yenge ne iş yapar?" diye sorsanız " Her işi ustalıkla yapar" derdim: Hayvanları otlatmaya götürür, süt sağar, yoğurt yapar, yemek yapar, 95 yaşındaki annesine bakar, saç üzerinde bazlama, börek, sıkma yapar, zamanı kalırsa çulfalık dokur, harikalar yaratırdı. Her derde deva-. mucizevi bir insandı.
Aradan yıllar geçti. Onun çalışma temposu hiç azalmadı.
İnsanı şaşırtan, parmak ısırtan bir enerji ile hayatını sürdürdü. El tezgahında dokuduğu dokumalıklar kentte de alıcı buldu. Teslime Yenge usta öğreticilik de yaptı. Çok sipariş aldı, onları başarıyla tamamladı.
Evde oğlu, gelini ve kızı da Teslime Yenge ile birlikte hayatı paylaşıyorlardı. Ama asıl büyük yük bu güzel yürekli yayla kadınının üzerindeydi. Biz Güneyin sıcaklarında her yaz iki ay yaylaya çıktık. Her yaz sütümüzü, tereyağımızı onlardan aldık.
Bu yaz gene yaylada karşılaştık. Teslime Yenge yıllar sonra hayatı rölantiye almıştı. Beli artık hayatın yükünü kaldıramaz olmuştu. Elinde baston iki büklüm yürüyor ama gene dokuma yapıyor, evin yemeklerini pişiriyordu. Bilincinde en küçük bir zayıflama yoktu. Çevresinde yakın dost ve tanıdıklarının ziyaretlerini de ihmal etmiyordu.
O gün, yıllar önce eşini kaybetmiş bir akrabasının anma mevlüdündeydi. Çıkışta evine çaya davet etti. Evin avlusunda ziraat mühendisi torununun da yardımıyla çiçekler içinde bir oturma düzeni oluşturulmuş. Orada sohbet edip çay içtik.
Birkaç gün önce kızım uğrayıp dokumalardan almıştı. "Anne o kadar ustalıkla dokunmuş ki görmelisin." diyordu. "Bir de çaydanlık koleksiyonuna dikkat et" diye ekledi. Bu konuda Teslime Yenge "Eskiyenleri atmaya kıyamıyorum" diyor.
Evi tertemiz, düzenli. Annesinin ölümünden sonra tek başına yaşıyor. Ama yalnız değil.
Odasında can yoldaşı radyosu üstü güzelce örtülmüş olarak yerini almış. Değerini bilenler tarafından korumaya alınmış. Eski radyo bu evde olmaktan mutlu. Geçmişten bugüne anılar, sesler ve izler taşıyor.
Gelini Zeynep, Teslime Yengenin yıllardır yaptığı işleri büyük ölçüde üstlenmiş. Güler yüzlü, sevecen, çalışkan, hamarat bir yayla kadını o da. Eşi eski muhtar. Teslime Yenge, gelini için "Yıllardır ne o beni kırdı ne ben onu incittim" diyor.
Bedeni artık iki büklüm ama yüreği pırıl pırıl Teslime Yengenin." Üşenmek" sözcüğü onun sözlüğünde yok. O gün karnıyarık yapacakmış. Merdivenden inerken yardım teklif ediyorum. "Sağ ol , ben alışkınım " diyor. Israr etmiyorum.
Doğadaki otlarla, doğal yemlerle beslenen inek ve keçilerden yarın gene süt almaya geleceğiz. Bugün ayrılırken Teslime Yengenin hediye ettiği bir dokuma var elimde. Sabırla, emekle ilmek ilmek sabırla dokunmuş. Sanki iplerinde hayatın tüm renkleri var.
Ülkemizin güzel insanları da her yaştan adeta rengarenk. Tanıdıkça mutlu oluyor, coşkuyla doluyor insan.