Bir kitabı seçerken türlü nedenlerle seçersiniz: Yazarını tanırsınız, hakkında iyi şeyler duymuşsunuzdur, adı cazip gelmiştir veya başka nedenlerle okumaya başlarsınız. Bazı kitaplar zor okunur, elinizde günlerce sürünür. Bazıları çok kolay okunur, akar gider, kısa sürede biter. Bazı kitapları kitaplığınızın herhangi bir yerine kaldırırsınız, bazısı da yakınlarınız da okusun diye ön sıralarda yer bulur.
Gülsen Varol Öğretmenimizi "Yapraklar" ve "Kuytular" adlı bloglarıyla tanıdım önce. Yazılarını okurken duygulanmamak imkansızdı. Yorumlara yazdığı cevaplar bile öylesine anlamlıydı ki. İlk kitaplarıyla henüz tanışmadım. Ben sondan başladım; "Cehennem Deresi". Doğrusunu söylemek gerekirse kitabın adı önce düşündürdü beni. Ancak sonra düşündüm ki kafamdaki sorular kitabı okurken açıklığa kavuşacak. Gerçekten de öyle oldu. Cehennem Deresi kesinlikle şiddete dayalı bir roman değil.
Kitabı okumadan Cehennem Deresi'nin nerede olduğunu merak ettim. İnternette haritalara baktım; Şırnak'ta, Rize'de hatta Mersin'de bir Cehennem Deresi var. Romandaki ana karakterler 5 kişi. Çok güzel kurgulanmış. Bölümler arasında sanki kayar gibi ilerliyorsunuz. Adeta bir sinema filmi izler gibi düş kuruyor ve okuyorsunuz.
Karakterler çok ustaca seçilmiş, kişilikler açıklayıcı betimlemelerle belirtilmiş. Hiçbir rol abartılı değil. Gülsen Varol hayatın içinden çarpıcı bir olaydan yola çıkarak sürükleyici, etkileyici bir roman yaratmış. Romanda ana kahramanın öyküsü çok çarpıcı. Gün gelir kimliğinizi, kişiliğinizi hatta görüntünüzü kaybedebilirsiniz... Bazı bölümleri ürpererek okuyorsunuz. Kitapta orta yaşlarda yaşanan tutkulu bir aşk da var. Öyle çarpıcı anlatılmış ki o iki kahramanla mutlu oluyor ya da üzülüyorsunuz.
Bazı tıbbi deyimler öylesine uygun kullanılmış ki sanki bir sağlık personelinden dinler gibi okuyorsunuz. Psikolojik çözümlemeler de çok yerinde. Anlatım dili sade ve yalın. 282 sayfa 2-3 günde bitebiliyor. Ben zamanı paylaşarak eşimle okudum. Cehennem Deresini rahatlıkla dostlarıma önerebilirim. Kitabı okurken bazı sürprizlere hazırlıklı olmak lazım. O sürprizler hiç beklenmedik bir anda devreye girebiliyor. Zaten hayat da her an sürprizlerle dolu değil mi...?
Kitaptan bazı bölümlerle tamamlamak isterim yazımı:
"Damarlarımızda deli kan akar bizim bilirsin, ama soğuk ülkelerin insanlarının kanı donuk oluyor, adına temkinli olmak deniyor."
---------------------------------
"Erkekler ağlamaz diye niye denmiş bir türlü bulamamıştı bu sorusunun cevabını o güne kadar. O gün de yine izinsiz akmaya başlamıştı gözünün yaşı. İçindeki yıllanmış acılara merhem olan torununu kendisine doğru çekip, çenesinin altına yasladığı başını öpe öpe ağlamış ama bir türlü konuşamamıştı."
-----------------------------------
Gülsen Varol yaşamın içindeki acı-tatlı birçok olayı kalemiyle dans ettirmiş, onlara ritim ve anlam kazandırmış. Farklı bir "hayat dansı" bu; Bazen yavaşlayan, bazen hızlanan...Dikkatlice okunup izlendiğinde içinde ders alınacak çok şey var.
Siz hep yazın, yazdıklarınızı biz hep okuyalım çok sevgili Gülsen Öğretmenim...
Kitaptan bazı bölümlerle tamamlamak isterim yazımı:
"Damarlarımızda deli kan akar bizim bilirsin, ama soğuk ülkelerin insanlarının kanı donuk oluyor, adına temkinli olmak deniyor."
---------------------------------
"Erkekler ağlamaz diye niye denmiş bir türlü bulamamıştı bu sorusunun cevabını o güne kadar. O gün de yine izinsiz akmaya başlamıştı gözünün yaşı. İçindeki yıllanmış acılara merhem olan torununu kendisine doğru çekip, çenesinin altına yasladığı başını öpe öpe ağlamış ama bir türlü konuşamamıştı."
-----------------------------------
Gülsen Varol yaşamın içindeki acı-tatlı birçok olayı kalemiyle dans ettirmiş, onlara ritim ve anlam kazandırmış. Farklı bir "hayat dansı" bu; Bazen yavaşlayan, bazen hızlanan...Dikkatlice okunup izlendiğinde içinde ders alınacak çok şey var.
Siz hep yazın, yazdıklarınızı biz hep okuyalım çok sevgili Gülsen Öğretmenim...
Makbule Abalı-Eğitimci
25.03.2015 Mersin