Bu Blogda Ara

25 May 2015

ZAMANLA DEĞİŞİR HER ŞEY...



Zaman her şeyi eskitiyor, yıpratıyor; İnsanlar, eşyalar, binalar, ağaçlar... Hepsi başlangıçtakinden farklı. Miadını doldurmuş eşyalara bakınca insanları düşünürüm hep. Aradan geçen yıllar nasıl da yıpranmaya neden olmuştur. Uzmanlar elektronik eşyalarda dayanma süresini 10 yıl olarak belirliyorlar. 10 yıldan sonra eski gücü, çalışma kapasitesi düşer diyorlar. 

"Metal yorgunluğu" denen şey bu belki de. Metal yorulur da insan beyni, insan sinirleri yorulmaz mı, yıpranmaz mı? Ama öte yandan insan eskidikçe, olgunlaşıyor, sakinleşiyor, olaylara daha çok yönlü bakmayı, bağışlamayı öğreniyor. Bazı eşyalar da insanlar gibi yıllar geçtikçe değer kazanıyor, antika sayılıyor. 

Pek çoğumuzun bilmediği bazı eşyalar... Örneğin elle çevrilen dikiş makinesi, ateş ütüsü. Geçmişte çok işe yaradıkları halde giderek kullanımları azalıyor hatta ortadan kalkıyor. Ama eski kuşakların çok zor koşullarda emekle, çabayla gerçekleştirdikleri bazı işlerin işe yarar araçlarını yeni kuşakların da tanıması ne iyi olur. O zaman daha değer bilir, daha insani, emeğe saygılı  kuşaklar yetişecektir.


Geçmişte neler yapılmış, nasıl yapılmış, o günlerin koşullarında ilkel sayılabilecek araçlarla neler üretilmiş, ne katkılarda bulunulmuş. Bugün tahılı dışarıdan ithal ederken o yıllarda o ilkel araçlarla kendimize yeter tahıl üretilmiş, ve katkılarda bulunulmuş. O araçlar ibretlik olarak belki sergilenebilir bugün müzelerde. Emeğe saygı, insana saygı, iş bölümü, paylaşım gibi hasret kaldığımız, yitirilmemesi gereken güzel özelliklerimiz de sergilenmiş olur. Anadolu insanının fedakarlığı, cefakarlığı, vefası  da bir kez daha anlaşılır.


Eşyanın da insanın da ömrü bir yere kadar. Yıllar eşyaları eskitiyor ya insanları...? Eski enerji, eski iş gücü, dayanma gücü... hepsi değişiyor. O yüzden mi son teknoloji harikası makineler her gün geliştirilerek insanların hizmetine sunuluyor. Eskiyen araçlar miadını doldurdukça bir yerlere kaldırılıyor. Ama insan değer bilir bir toplumda ise, iyi şeyler yapmışsa yaşlılığında daha farklı bir yer elde ediyor, saygınlık kazanıyor.
Mersin Arslanköy'de olağanüstü iş gücüyle, enerjisiyle çalışan örnek bir Anadolu Kadını Teslime Abla. Keçi ve ineklerini sağdıktan sonra kendi kurduğu tezgahında savan, sofra örtüsü, çulfalık- kilim dokuyor. Renk ve desenleri çok zevkli. Mersin Halk Eğitim Merkeziyle işbirliği yapıyor.Küçük bir üretim merkezi adeta.



Benzerlikler olsa da doğada her şey farklı eskime-yaşlanma belirtileri gösteriyor. Makineler ya birden duruyor ya da çalışma sesi değişiyor.Bakıma alınıyor veya parçalara ayrılarak onarılıyor. İnsanda hareketler yavaşlıyor, hayatın temposu düşüyor. Daha çok dinlenme ihtiyacı duyuyor. Binalar, evler eskidikçe çatırdıyor, sıvası dökülüyor. İnsan vücudu da yaşlandıkça, rahatsızlanınca iç çığlıklarını duyuyor ama kulak veremiyoruz çoğu zaman. Aslında yılların birikimiyle oluşan yorgunluklar, ağrılar, acılar ses veriyor çoğu kez.

 Zamanın kayıplarını  kazançlara dönüştürmek mümkün. Hiçbir şey aslı gibi olmayacaktır, geriye dönüş imkansızdır ama küçük önlemlerle hayat daha yaşanabilir hale getirilebilir. Olabildiğince stresten, tartışmalardan  uzak, sevdiğimiz insanlarla birlikte bir hayat, yaşadığımız dünyayı  da daha çekilebilir kılacaktır....




16 yorum:

  1. eşyalar yaşamın birer simgesi,
    ve onlar da değişen zamana yenik düşüyorlar..

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız.Bazen de bulunduğu ortama, kullanan insanlara göre daha çabuk veya daha geç yıpranıyorlar. İnsan belki çok şeyden etkilendiği için zamanla çok değişime uğruyor. Keşke her şeyin değerini bilebilsek, yaşatabilsek...

    YanıtlaSil
  3. Ah hocam ah...köy enstütüsü mezunu kır kuşağı yazarları gibi yazdıklarınız ama ben anadolu insanını bu kadar yücelmenize katılmıyorum,bu anadolu insanı değil mi fiziği seçmeli ders yapan zihniyete oy veren bu anadolu insanı değilmi ırkçı yobazlığa yıllarca oy deposu olan.ah hocam ah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, ülkemizde öylesine can yakan, acı veren değişimler yaşanıyor ki. Ama demek bazı şeyleri Anadolu insanına anlatamamışız, aydınlarımız oralara ulaşamamışlar. Saflıkları bazı şeyleri görmeye engel olmuş. Ama yıkılan binlerce ağacın yerine fazlasıyla yenisini dikme çabası da onlardan geliyor.Keşke eğitebilseydik. Eğitim büyük bir yara, 200 üniversitemiz olmuş. Kalitesi...? İnsanlarımız mesai saatinde iş yerlerinden miting meydanlarına taşınıyor. Biz Anadolu insanları da alışık değildik, yadırgıyoruz, şaşırıyoruz.
      "Zamanla değişir her şey..."

      Sil
    2. aydınlarımız hayatlarını verdiler örneğin aziz nesin,sabahattin ali nazım hikmet vedat türkali mahmut makal talip apaydın,vs vs bu halkta bence derin binyıllardır aşılamayan sorunlar var babilden beri ortadoğu toplumları lanetli ni ne

      Sil
    3. Adını saydığınız aydınlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Eğitim öyle geniş ve karmaşık bir konu ki bu küçük yorum köşelerinde çözemeyeceğimiz kadar da düşündürücü. En yakın zamanda yazmak ne iyi olacak.

      Sil
  4. Bayildim bu yaziya. ütü anneannemde de vardi. Ne severdik oynardik . Ağır ama. Teslime ablaya da hayran kaldim.
    gercekten esyalar cok sey anlatiyor Ve sen cok guzel tercuman olmussun donem gecislerine ve esyalarin anlatmak istediklerine. Teşekkürler sevgiler♥♥♥♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanların yaşanmışlıkları eşyalara yansıyor. Ve şaşırtıcı biçimde etkileşimler görülüyor. Dile gelseydi eşyalar, kim bilir anlatacak ne çok şey olurdu. Bazen nasıl da hoyrat kullanıyoruz onları.
      Bir zamanlar yazın Adana Bürücek Yaylasına çıkıldığında Ateş ütüsü nasıl da işe yarardı.Elektrik yoktu o yıllarda.
      Teslime Abla saygı duyduğum, çok takdir ettiğim bir Anadolu Kadını.Keşke etkileri hep sürse.
      Kalplere teşekkürler. Sevgiyle...

      Sil
  5. Nefis bir yolculuktu geçmişe.. Bu tanıttığın ürünlerin eşyaların hatta senin de tanımadığın daha pek çok alet edevatın içinde yetiştiğim için mi bilmem alınan her şeyin kıymetini bildim, biliyorum.. Evimize getirilen buzdolabını görmek için tanıdık tanımadık tüm mahallenin ve de onların anlattıklarının çat kapı "afedersiniz" diyerek evimize doluşmalarından bıkmıştı annem.. hele bir de telefon bağlandığında.. "yok artık daha neler" diyenlerin hücumuna uğrayışımızı unutmam hala mümkün değil.. Kırılan bozulan bir eşyama üzülüşüme şaşıran gençleri uzaylı gibi görmekten kendimi alıkoyamayışım bu yüzden belki.. Acaba onlar da kendi torunlarına bakıp, buna benzer duygular içinde bizleri hatırlayacaklar mı dersin sevgili Makbule..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kullanılan eşyaların kıymetini bilmek" benim de çok önemsediğim bir şey."Değerbilirlik" günümüzde ne yazık çok az kişide rastlıyoruz. Hoyrat kullanan insanın elinde eşya da eskiyor, yıpranıyor. İçtenlikle inanıyorum ki o kişiler insanları da kolay harcıyorlar, çabuk kırıyorlar.
      Ateş ütüsüyle annemin örtüler kolaladığını hatırlıyorum. Cızırtılı radyolar, gramofonlar, merdaneli makineler, manyetolu telefonlar... Zor, emek ve güç isteyen ama mutluluk veren hayatlar...
      Gençler, gelecekte onların çocukları, torunları akıllarını kullanırlarsa iyi bir dünya oluşturacaklar diye düşünüyorum. Yaşadıklarından, öğrendiklerinden ders alabilirlerse elbette hatırlayacakları çok güzel, çok anlamlı şeyler olacak sevgili Gülsen Öğretmenim.


      Sil
  6. Günümüzde bırakın eski eşyaya değer vermeyi, teknolojik ürünlerin en son modelini alma yarışlı var.
    Örneğin; elinde en akıllı telefon olmalı, evdeki mobilyalar sık sık değiştirmeli ki kimse onu ayıplamasın!

    Ne güzel, nostaljik bir yazı olmuş. Müze olayını tüm kalbimle destekliyorum. Anadolu'daki evlerde yüzlerce müze açılıp sergilenebilecek kapasitede ne değerler gizli kim bilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı şehirlerimizde antikacılar çarşısı ya da pasajı, sahaflar, bedesten gibi eski eşyaların satış yerleri var. Nasıl da güzeldir, insanı heyecanlandırır. Ama o kadar az kişi ilgi duyuyor ki. Ben bunu biraz da vefasızlık gibi algılıyorum.
      Haklısınız bazı insanlarımızda en yeniyi, en gelişmişini, en pahalısını alma yarışı var. Değer yargıları...
      Teşekkürler güzel yorumunuz için. Müzeler hak ettiği yeri bulsa daha "değerbilir" bir toplum oluruz sanırım.

      Sil
  7. Çok önemli bir konuya değinmişsiniz Makbule Hanım. Bizler sahip olduğumuz her şeyin hep kıymetini bildik, öyle gördük ve yetiştik.. Eşyalarımız eskidiğinde onardık, alım gücümüz olsa bile daha konforlu olan yeni ile değiştirmeyi hiç düşünmedik...çünkü manevi değeri vardı bizim için... itina ile hep koruduk.. Ama şimdi ne yazık ki, her şey gösteriş üzerine!. değil eskimesini beklemek aradan 3-5 yıl geçmiyor o eşyalar atılıyor yerine yenileri geliyor.. Şu sosyal platformlarda ( yeni arabasını, yeni evini, eşyasını,sevgilisini, vs. )anbean gösterme çabası içinde olanları.. gördüklerimiz!. çok düşündürücü... Bu tutumlar, insan ilişkilerine de yansıyor kesinlikle!. hayat böyle olunca geçmişe olan özlemlerimiz de giderek artıyor.Evet, daha fazla müze açılmalı. Ama önce eğitim ailede başlamalı.. bu bilinç geliştirilmeli..aksi taktirde bu tür etnografya müzelerine ilgi de ne yazık ki yeterli olmayacaktır. Önemli bir konuya değinmişsiniz Makbule Hanım..Teşekkür eder, esenlikler dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatırlarsınız eminim, eskiden "Yerli Malı ve Tutum Haftası vardı okullarımızda. Daha sade, daha tutumlu olmaya özendirilirdi çocuklar. Pek çok çocuğun kumbarası vardı. Sümerbank basma ve pazenlerini hiç unutmuyorum. Şimdi yazarken bile "pazen"in altı kırmızıyla çiziliyor yanlış olarak.
      Ne çok şeyi unuttuk. Biz ilkokulda "yama" yapmayı öğrendik.
      Evet, eşyalarda sağlamlıktan çok görüntü ve pırıltı önemli.
      Ailenin eğitiminin önemine ben de yürekten katılıyorum. Ama ah kırsal kesimdeki ailelerin ekonomik sıkıntıları, ama bazen de pek çok evde televizyon bulundurmak için elindeki en değerli eşyaları çok ucuza satmaları-el dokuması kilimler gibi- Yeterince eğitebilsek, öğretebilsek yılları garantiye alırız herhalde...
      Katkınıza teşekkür ederim. Sevgiler...

      Sil
  8. Bizim nesil şanslı büyüdü .Bizler için herşey daha bi kıymetli iken şimdiki nesil de çabuk eskitiliyor değerler.Ütüyü görünce babamın terzilik yaptığı dönemden kalan ütüsünü hatırladım.Aynısı vardı ve yıllarca sakladı o ütüsünü.Yazınızı keyifle okudum.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir zamanlar insan da, eşya da daha değerliydi.İnsanlar daha değer bilirdi.Belki kuşaktan kuşağa aktarılan değerler daha sağlam temellere dayanıyordu. Tüketim toplumu olduk, bazı değerleri yitirdik. Umutsuz değilim, belki şimdiki kuşaklar da kaybettiklerinin farkına varıp sonra bir arayışa geçecek.Eskiden "kumbara" bir tasarruf aracı idi. Günümüzde biriktirmekten çok harcamaya yöneldik.Sevgiler...

      Sil