Belirlediğimiz günler gereği gibi kutlanıyor ya da anılıyor mu? Yoksa...? "Kullan-at" mantığıyla günlerin tüketilmesine karşıyım. Bir gün övgüler yağdırmak, törenler düzenlemek, ertesi gün tüm sorunlarla baş başa yalnızlığa terk etmek.
Fotoğraflarıma bakarken yıllar öncesinin ilkokul fotoğrafıma rastladım. Müdür yerine baş öğretmenli yıllardı o yıllar. Özel okullar henüz yoktu. Varsa da biz bilmezdik. Sınıfımızda yaşı epey büyük arkadaşlarımız da vardı.Okula gecikmeli başlamışlardı. Okulumuz bulunduğum kentin en iyi okullarından biriydi. Eve yakındı. Ama sınıflar arasında daha iyi-daha kötü ayrımı yoktu.
Önlüklerimiz tek tipti. Zengin-fakir ayrımı hissedilmezdi. Yardım yapılacaksa, maddi durumu uygun olmayan arkadaşlarımıza kimse bilmeden yapılırdı. Gazeteciler çağrılıp da bu öğrenciler teşhir edilmezdi, kimse bilmezdi. Yerli Malı Haftası kutlar, ülkemizde üretilmiş şeyleri tüketirdik.
Kitaplara açlık duyardık adeta. Okumak bir tutkuydu. Öğretmenimiz yaşça büyüktü belki ama çok iyi bir öğretmendi. İlk görüşte ağlamıştım, çocukluk işte...
Çok güzel şiir okurdu, şairdi.Celal Sahir Muter. Adı İnternet sayfalarında yok. Sunulan onca seçenek arasında adı yer almıyor. Ama ben unutmadım, unutamadım. Şimdi düşünüyorum;İnsana saygılıydı, hümanistti, demokrattı. Bunlar bir öğretmen için ne kadar önemli özellikler.
İnkar edemeyiz, okul bize ailelerimizin dışında çok şey verdi; Tasarrufu öğrendik. Kumbaralarımız vardı.Sınıfta Ev-İş dersinde kartondan kumbara yaptığımızı hatırlarım. Her hafta temiz tırnak kontrolü yapılırdı. Saçlarımızı ya iki örgü örer, ya da kulak memesi hizasında kestirirdik. Eğitim sistemi şekilciydi belki ama, güzel ve kalıcı şeyler de çoktu. Hep "iyi insan" olmak için çabaladık.
Kalemlerimiz çıt çıt kırılan kalemlerden değil, gerçek kalemlerdi. Çok açmamızı önermezdi öğretmenimiz. Hatta kalem açacağı pek çok kişide yoktu.Kalem küçülürse uzatmak için kalem başlıkları vardı. Ayrıca yazı derslerimiz vardı. Anlatmak istediklerimizi sembolize edecek, kısaltacak emojiler yoktu. Bilgisayarlar yoktu ki onlar olsun.Şimdilerde zamandan kazanalım derken insan elden gidiyor. Biz konuşurduk, yazardık, birbirimizi anlamaya çalışırdık. "En kısa" yoldan anlatmak değil, "anlamak" da önemliydi.
İşleyen eğitsel kollarımız vardı. Seçimlerimizi biz yapardık.Kitaplık kolundaydım. Sınıf kitaplığımız vardı. Kitaplar insanlar konusunda seçici olmayı ilk gençlikte, çocuklukta aileden ve okuldan öğrendik. Herkesin özel yaşamına saygı duyardık.Hangi arkadaşımızın kökeni nereden, babası kim, ne iş yapar, bilmezdik. Sormak ayıp sayılırdı.Ama öğretmenimizin tuttuğu, gelişimlerimizin, psikolojik ve sosyal yapımızın kaydedildiği ruhsal dosyalarımız vardı.Sınıfta herkesin merak ettiği kilitli bir çekmecede dururdu.
23 Nisanlarda renkli krapon kağıdından elbiseler hazırlanırdı. Kağıt olunca yağmurlu bayramlarda çok kötü olurduk. Ama çocukluk, o bile güzeldi.Eriyen kağıtlar bile coşkumuzu bozamazdı.
İyi ahlaklı olmak önemli idi.Din dersinde (Adı öyleydi o zaman) iyi insan olmak özellikleriyle vurgulanırdı.
Merhametliydik, paylaşımcı, vefalıydık. Ama onurluyduk, kişiliğimizden ödün vermezdik.Anılarımda yer etmiş çok örnek hatırlıyorum.
Öğrencileri arasında ayrım yapmayan, sevgi dolu, çağdaş, görev bilinci içinde, sorumluluğunu bilerek çalışan tüm öğretmenlerimize selam olsun.Tüm günleri aydınlık, huzurlu olsun.
(Yukarıdaki fotoğrafta en önde oturan iki öğrenciden soldaki benim.)
Önlüklerimiz tek tipti. Zengin-fakir ayrımı hissedilmezdi. Yardım yapılacaksa, maddi durumu uygun olmayan arkadaşlarımıza kimse bilmeden yapılırdı. Gazeteciler çağrılıp da bu öğrenciler teşhir edilmezdi, kimse bilmezdi. Yerli Malı Haftası kutlar, ülkemizde üretilmiş şeyleri tüketirdik.
Kitaplara açlık duyardık adeta. Okumak bir tutkuydu. Öğretmenimiz yaşça büyüktü belki ama çok iyi bir öğretmendi. İlk görüşte ağlamıştım, çocukluk işte...
Çok güzel şiir okurdu, şairdi.Celal Sahir Muter. Adı İnternet sayfalarında yok. Sunulan onca seçenek arasında adı yer almıyor. Ama ben unutmadım, unutamadım. Şimdi düşünüyorum;İnsana saygılıydı, hümanistti, demokrattı. Bunlar bir öğretmen için ne kadar önemli özellikler.
İnkar edemeyiz, okul bize ailelerimizin dışında çok şey verdi; Tasarrufu öğrendik. Kumbaralarımız vardı.Sınıfta Ev-İş dersinde kartondan kumbara yaptığımızı hatırlarım. Her hafta temiz tırnak kontrolü yapılırdı. Saçlarımızı ya iki örgü örer, ya da kulak memesi hizasında kestirirdik. Eğitim sistemi şekilciydi belki ama, güzel ve kalıcı şeyler de çoktu. Hep "iyi insan" olmak için çabaladık.
Kalemlerimiz çıt çıt kırılan kalemlerden değil, gerçek kalemlerdi. Çok açmamızı önermezdi öğretmenimiz. Hatta kalem açacağı pek çok kişide yoktu.Kalem küçülürse uzatmak için kalem başlıkları vardı. Ayrıca yazı derslerimiz vardı. Anlatmak istediklerimizi sembolize edecek, kısaltacak emojiler yoktu. Bilgisayarlar yoktu ki onlar olsun.Şimdilerde zamandan kazanalım derken insan elden gidiyor. Biz konuşurduk, yazardık, birbirimizi anlamaya çalışırdık. "En kısa" yoldan anlatmak değil, "anlamak" da önemliydi.
İşleyen eğitsel kollarımız vardı. Seçimlerimizi biz yapardık.Kitaplık kolundaydım. Sınıf kitaplığımız vardı. Kitaplar insanlar konusunda seçici olmayı ilk gençlikte, çocuklukta aileden ve okuldan öğrendik. Herkesin özel yaşamına saygı duyardık.Hangi arkadaşımızın kökeni nereden, babası kim, ne iş yapar, bilmezdik. Sormak ayıp sayılırdı.Ama öğretmenimizin tuttuğu, gelişimlerimizin, psikolojik ve sosyal yapımızın kaydedildiği ruhsal dosyalarımız vardı.Sınıfta herkesin merak ettiği kilitli bir çekmecede dururdu.
23 Nisanlarda renkli krapon kağıdından elbiseler hazırlanırdı. Kağıt olunca yağmurlu bayramlarda çok kötü olurduk. Ama çocukluk, o bile güzeldi.Eriyen kağıtlar bile coşkumuzu bozamazdı.
İyi ahlaklı olmak önemli idi.Din dersinde (Adı öyleydi o zaman) iyi insan olmak özellikleriyle vurgulanırdı.
Merhametliydik, paylaşımcı, vefalıydık. Ama onurluyduk, kişiliğimizden ödün vermezdik.Anılarımda yer etmiş çok örnek hatırlıyorum.
Öğrencileri arasında ayrım yapmayan, sevgi dolu, çağdaş, görev bilinci içinde, sorumluluğunu bilerek çalışan tüm öğretmenlerimize selam olsun.Tüm günleri aydınlık, huzurlu olsun.
(Yukarıdaki fotoğrafta en önde oturan iki öğrenciden soldaki benim.)
Anılar ne güzel.Devir değişti,öğrenciler de öğretmenler de değişti.Ama öğretmenlik hala saygın bir meslek .En önem verilmesi gereken mesleklerden.Öğretmenler günü kutlu olsun.
YanıtlaSilAnılar hayatı zenginleştiren unsurlar. O yıllarda öğretmenlik çok daha saygındı. Çekinirdik öğretmenimizden ama çok da sayardık. Katılıyorum, en önem verilmesi gereken mesleklerden.Yoruma da çok teşekkür ederim.
SilSevgiyle...
Siz anlatırken ben de kendi okul yıllarıma gittim.. aşağı yukarı aynı şeylerdi yaşadığımız. En çok şu paragraftan etkilendim.
YanıtlaSil"Öğrencileri arasında ayrım yapmayan, sevgi dolu, çağdaş, görev bilinci içinde, sorumluluğunu bilerek çalışan tüm öğretmenlerimize selam olsun.Tüm günleri aydınlık, huzurlu olsun." Öğretmenler gününüz kutlu olsun Makbule hanım. Sevgiler,
Böyle düşününce insan sanki okul arkadaşını bulmuş gibi oluyor.Öyle öğretmenlere özlem duyuyoruz değil mi? Görev yaparken hep öyle olmaya özen gösterdik.Sanırım vicdanlı öğretmenlerdik. Çok teşekkürler.
SilSevgiyle...
Paylaştığınız siyah-beyaz fotoğraf ve kapsamlı yazınız, bizim neslin yaşanmışlıklarının en güzel örnekleri. Bilgisayar yoktu belki ama kirli bilgi yerine, doğru bilgiye ulaştığımız, bize bunu sağlayan her türlü kültürle donanımlı çağdaş öğretmenlerimiz vardı. Onlarla, değiş tokuş kitaplarla, ansiklopediler ve kütüphaneler ile istediğimiz bilgilere kolaylıkla ulaşabilen mutlu çocuklardık. Bugünkü sınıfsal uçurumlar, siyasi ve sosyal yozlaşmalar, markayla yarışan, sonradan görme aileler yoktu. Sümerbank'ımız vardı. Milli bayramlarda kar yağarken beyaz bez ayakkabısını annesinin veya kendisinin diktiği yoksul doğulu mutlu çocuklar da gördüm. Dipdiri ruh vardı, en önemlisi son fotoğrafınız gibi umudunu yitirmemiş genç fidanlar vardı. Yerli malı haftalarıyla tüketen değil, üretimin değerini bilenler...
YanıtlaSilBu vesileyle sizin de Öğretmenler Günü'nüzü içtenlikle kutluyor, mesaj içeren yazılarınız için de teşekkür ediyorum.
Mehmet Bey, öyle güzel, tamamlayıcı bir yorum yapmışsınız ki, okurken mutlu oldum."Kirli bilgi yerine doğru bilgiye ulaşmak" Aynen öyleydi Sınıflarda küme çalışmaları tartışmalı öğrenme ortamı yaratırdı. Sümerbank'ı ben de özlüyorum.Sondaki fotoğrafı da genç fidanları düşündürmek amacıyla koymuştum, haklısınız. anlamlı, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.Daha güzel bir eğitim- öğretim ortamı oluşturulması içten dileğimizdir.
SilEsenlikler dilerim.
Makbule hocam, sizin gibi bir öğretmeni tanımak ve değerlerinizi bilginizi o kadar güzel karşınızdaki kişiye aktarıyorsunuz. Her bir yazınızı okuduğum zaman ruhuma bir şeyler katıp gidiyorum.
YanıtlaSilZamanım oldukça güzel paylaşımlarınız okurken keyif alıyorum. İlk paragrafınız aslında geldiğimiz noktayı açık ve net anlatıyor. Sadece bir gün hatırlamak özel bir günlere adet olmaya başladı.
Her gün zihnimizde yer tutması gereken şeylerden o kadar uzaklaşıyoruz ki, teknoloji girdi hayatlarımıza anlamak ve anlaşılmak, saygı duymak daha da azaldı sanırım.
Bir ülkenin değeri Öğretmenine verdiği değer ile eş değerdir. Bizleri, öğreten, bilgilendiren, yol gösteren, hayata karşı eğiten tek bir kişi var ailemizden sonra öğretmenler onları saygı göstermek, yaşam şekillerini geliştirmek, ihtiyaçlarını, isteklerini dinlemek onları sağlıklı ve verimli ortamlar hazırlamak bir ülke toplumunu asli görevlerinin ilk başında olması gerekir.
Ellerine verilen çiçek gibi çocukları deneyim ve bilgileri ile yoğurmaları çiçek gibi toplumun meydana gelmesini sağlamalarına yardımcı olmalıyız. Çocuklarımızın em pati kurma yeteneklerini bu şekilde kurmalarına yardımcı oluruz.
Böylece bir günün değerini değil de karşılaştıkları her günün anlam ve önemi anlarlar mutlulukları ve hüzünleri hep beraber kutlarız.
Saygılarımla.
Güzel düşüncelerine çok teşekkürler Abdullah.Genç yaşına rağmen olayları öyle güzel tahlil ediyorsun ki.Çocuklara da basit anlamda empati kurmayı öğretmek gerçekten çok önemli.Diğer türlü bencil yetişiyorlar.Bir de karşılıklı saygı duymayı, birbirini kırmadan anlaşabilmeyi... Aslında zor değil ama ne yazık gazetelerin 3. sayfa haberleri kara bir tablo çiziyor.
SilÇok teşekkür ederim.
Esenlikler diliyorum.
Yazınızı okuyup da en sona gelince, o son cümlenizle bir refleks içinde ilk önce o fotoğrafa baktım hemen :) çocukluk ne hoş. Çok da güzel bir çekim, önden arkaya doğru.Özenilerek yerleştirilmiş öğrencilerin duruşları. Siyah beyaz fotoğrafların hissettirdikleri çok başka..
YanıtlaSilAnlattıklarınızın hepsini ben de ilkokul çağlarımda yaşadım. İdealist öğretmenlerdi bizim dönemimizin öğretmenleri, şimdi ki gibi dershaneler yoktu. Ayrıca ihtiyaç da hissetmezdik özel derslere. Öğretmenlerimiz büyük fedakarlıklarla 'öğretmenlik' mesleğini severek yerine getirirlerdi. Hiçbir ayrım gözetmezlerdi. Şimdi özel okullar ve dershaneler resmen büyük bir tuzak, üstelik her yönden. Farklı ideolojilerle beyinleri yıkananlar...daha çocuk yaşta kutuplaştırılanlar. Evet bu özel günleri kutluyoruz...ancak sorunlar çok fazla. Ülkenin siyasi iklimi bu kaotik yapının oluşumuna neden oluyor. Çünkü rayına oturmadı hiçbir şey. Adil değil, bir dolu çarpıklık...ataması yapıl(a)mayan öğretmenler, görüşleri dolayısı ile tartaklanan, dışlanan, hatta öldürülen öğretmenler...sınav sistemi deseniz...neler neler yaşandı değil mi!. ve daha pek çok sorun!. eğitim sistemi yap-boz tahtasına döndü. Dilerim bir gün ülkemizde her şey yoluna girer ve daha çağdaş ve adil bir eğitim sistemi içinde, öğretmenlerimiz de, öğrenciler ve veliler de hak ettikleri şekilde daha sağlıklı ve mutlu yaşarlar.
Bu güzel yazı için teşekkürler Makbule Öğretmenim. Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.. Sevgilerle..
Siyah beyaz fotoğrafları ben de çok seviyorum. Hissettirdiği şeyler sanki çok farklı.Fotoğrafa bakarken ben de yıllar öncesine gittim. En önde benim yanımda oturan arkadaşımın önlük kumaşı farklı.Ben öyle farklı olmayı sevmezdim.Hala öyleyim. Sanki haksızlık gibi gelir.
SilSiz değerli arkadaşlarımla görüş alışverişi yaparak yorum yapmak yazıma da değer kattı, tamamladı.
Eğitim sisteminin yerleşik bir hal alamaması, sınavların sağlıklı uygulanamayışı, kitaplardaki düzensizlikler, öğretmenlerin fikir üretememesi... Öyle çok sorun var ki... Aslında çocuklar geleceğe yapılan en büyük yatırım olmalı.
Değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Sevgiler. İyi hafta sonları diliyorum.
Yazınız beni öğrencilik yıllarıma götürdü. O yıllarda vefakar, cefakar ve idealist öğretmenlerin sayısı hayli fazlaydı. Öğrencilerini iyi tanır, gerekli şeyleri bazen de ceplerinden temin ederlerdi. Yoksulluklarına rağmen gururları üst seviyeleriydi. Onları ihya edense duyulan öğrenci ve velilerin duyduğu saygıydı. Şimdilerde değişen en fazla o gibi. Saygının olmadığı yerde sevgide zedelenir zira.
YanıtlaSilÇağrışımlar için teşekkür eder, sizin ve ülkemize hizmet etmeyi kendine görev edinen tüm Öğretmenlerimizin Gününü kutlarım. Sevgi ve selamlarımla...
Anılar denizine dalmak insana iyi geliyor.
SilHaklısınız,idealist öğretmenler şimdikinden çok daha fazlaydı. Korkmak değil belki ama, çekinirdik. Utanma duygumuz vardı. Mahcup olurduk.Disiplin kurulları işlerdi.Sevgi-saygı kavramları... Bazı değerlerin sıralaması değişti; Para, güç, menfaat en tepede.
Bu güzel yorumlarla tekrar beyin jimnastiği yapıyoruz.
Çok teşekkürler.
Sevgiler...
Ne güzeldi değil mi, hep dünü arıyoruz. Teknoloji bize iyi gelmedi. Kendimizden eşimizden dostumuzdan mazimizden uzaklaştırdı. Onca kalabalıkta yapayalnız bıraktı bizi... Samimiyetsiz, sahte yüzlerle dolaşır oldu insanlar. Güven kalmadı. Öğretmenlik mesleği kutsallığını yitirmeye yüz tuttu. İnsanlar "Ben" lik yarışında...Özetle Makbule Abla kendimizi teknolojiye kurban ettik...Yazın beni okul yıllarıma götürdü. Bir bir canlandı gözlerimde geçmişim. Kalemin daim osun. Sevgiler selamlar
YanıtlaSilTeknolojinin mutlaka çok yararlı yönleri de var sevgili Hanife ama sonuçta insanın yalnızlığına da uzanıyor. Sanal ortamda sohbet ederken yüz yüze, insan-insana sohbet bitiyor.Dediğin gibi, kalabalıklarda yalnız kaldık. Bir güvensizlik ortamında olmak ne kötü değil mi?
SilEski okul yıllarını hayal etmek bile güzel.Güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum.
Sevgiler...
Güzel yazınızı şimdi okuyabildim Makbule Öğretmenim ;ne güzel aynı kuşaktan gelmek ortak anılara sahip olmak...Öğretmenler gününüzü en içten dileklerimle kutlarken, şimdi okuduğum bir şiiri burada paylaşmak istiyorum.Selam ve sevgiler...
YanıtlaSilBAĞIMSIZLIK ÖĞRETMENİ - Ceyhun Atuf Kansu
Bu sandıklar.. Bu sandıklar.. Bu sandıklar..
Kadınların kağnıların yağmurunda
En güzel ağırlığıdır bağımsızlığın.
Hafifler şimdi umut, bir güvercin olur,
Geçer yağlı geçidinden namluların.
Bakın çocuklar bizim ilk dersimiz bağımsızlık,
Çiz fındık, çiz zeytin, çiz üzüm,
Çarşamba ovası. İşte!
Buğday çiz, elma çiz, incir çiz,
Oğullarımız, kızlarımız gider, gelir işte.
Biz işleriz, biz toplarız, biz satarız.
Koy kulağını dinle, toprağın altında
Kömürün türküsü, petrolün türküsü,
Mavi bir güldür işlenir ellerimizde.
Bakın çocuklar bizim ilk dersimiz bağımsızlık,
Bir bozkır dikeniyle delip parmağımızı,
Kanımızı defterimize bastık:
Kan bu, soylu ırmağı yüreğimizin,
Coşkunun al yuvarları ve çocukluğun.
Akıyor, dağ kaynaklarından alabalıklarla,
Anlıyorsunuz değil mi her şeyi?
Şimdi açın vatan haritasını,
Bastırın işaret parmaklarınızı,
Bir yaralı kuş gibi çırpınır tepelerimiz.
Bakın çocuklar bizim ilk dersimiz bağımsızlık,
Pencerelerimizi açıp söyleyelim türkümüzü,
Korkusuzluğun yelinde bu güz günü,
Alsın götürsün üvez yapraklarını,
Çağrısını yurdumuzun.
Gelir belki çocuklarımızın hatırına,
Erzurum’dan yola çıkıp Anadolu kırına,
Gizli ordusuyuz onun dersliklerde, işliklerde.
Gelir belki elinde Sivas’ın buğday başağı,
İner kalpaklı bir adam dağ yolundan aşağı...
Ceyhun Atuf Kansu
Sevgili Arzu Öğretmenim, güzel yorumunuzla birlikte anlamlı şiiriniz, sabahın en içten günaydın'ı oldu. Çok teşekkür ederim.Her zaman ortak paydalarda buluşmak, görüş ve düşüncelerde beraberlik beni nasıl mutlu ediyor.Ceyhun Atıf Kansu'nun o nefis şiirini yeniden okumak da çok iyi geldi. 24 Kasım geçti, ama emekli de olsalar Öğretmenlerin iş günü biter mi?
SilGününüz,günleriniz aydınlık olsun Arzu Öğretmenim.
Güzel, anlamlı yorumunuza, emeğinize çok teşekkür ederim.
Değerli zamanlar;yüreğe dokunan anılar;teşekkürler sevgili öğretmenim..
YanıtlaSilBen teşekkür ederim değerli arkadaşım.Geriye dönüşler, konu üzerinde bir kez daha düşünmeyi sağlıyor. Bir bakıma da yazılanın test edilmesini, karşılıklı görüş alışverişini mümkün kılıyor. Eğitim konusunda sayfalarca yazabilirdim sanırım, kısa tutmaya çalıştım.Çocuklar ve gençler için daha güzel bir gelecek olsun.
SilÇok teşekkür ederim.
Çocukluğuma gittim.Nedense her yıl 23 nisanda yağmur yağardı,sinir olurdum.Siz de bizi geçmişe götürdünüz,çok teşekkür ederiz :) Kutlu olsun gününüz :)
YanıtlaSilO zamanlar meteoroloji şimdiki gibi değildi. Ben de yağmurlu günleri hatırlıyorum. Sanki çocukça hayallerin üstüne yağardı.Sanırım geçmişi hatırlamak hepimize iyi geliyor.
SilSevgiler...
Ront elbiselerimiz grafon kağıdından,olmasına rağmen yağmura düşman olmamıza hiç sebep değildi.
YanıtlaSilAynı sevinçle ertesi yıl yine bayramlarda yapılır giyilirdi o elbiselerden ;
Umut belki de bir grafon kağdının kanadında yaşanırdı.
Küçük mutlulukların değeri ile büyüyen mutlu çocuklardık biz.
ne mutlu bize.
Öyle güzel,arkadaşlarımız vardı ki.
"Keşke hep çocuk kalsaydık dedirtecek,kadar senin yazdığın değerli anılarına benzeyen her biri saydam-duru bir damla gibi"
Çok duygulandım yine çocuk yürekli-güzel öğretmenim...
Sevgili Merih, keşke bir zamanlar aynı sınıflarda okusaymışız. Ne güzel olurmuş. Çocukça bir düşünce işte.
SilSanırım bizlere güzel hayaller kurmayı öğretmeleri de iyi olmuş. Küçük mutluluklar büyük sevinçlere dönüşürdü bilirsin.
Ah Merihciğim o zamanki saydam duru damlalar beton kalıplarda dondu. Neyse ki hala aramızda cesur yürekler, altın kalpliler de var. O yüzden umudumu hiç yitirmiyorum.
Son satıra ulaşmam biraz zor oldu, altın kalpli sevgili arkadaşım. Bizler artık gözleri çabuk buğulanan insanlar olduk...
Sevgiyle...
Ne güzel olurdu,tenefüsde kolkola gezerken bayramda okuyacağımız şiiri ezberler arada da hep ezberimizde olan
YanıtlaSil"Ala geyiği"okurduk.
Beslenme saatinde,sütlü ekmeklerimizi paylaşır.Resim dersinde çikolata kağıtlarımızı parlatır,en kalın kitaplarımızn arasında saklarken değiş-tokuş yapardık.
Kokulu kalem ve silgiler almak için para birktirir,aldıktan sonrada kullanmaya kıyamaz,birbirimize hediye ederdik.
Biz hiç kavga etmezdik ki,o yüzden öğretmenimiz bizi çok severdi.
Aferin kızlar derdi ve biz birbirimize bakıp gurur duyardık birbirimizle.
Evlerimiz yakın olduğu içinde okuldan çıkınca,seksek oynamaya sözleşirdik.
Galiba "Yaş" almak böyle bir şey arkadaşım.
Benim de bu aralar gözlerim hep buğulu,buğulu hem sevinçten,hem duyarsızlıklardan bir türlü ortasını bulamıyorum...
Sevgi ile sağlıkla kal Makbule'ciğim.
Ne güzel bir arkadaşa sahibim, oyuna girdi bile.Yıllardır geceleri erken yatıp sabahları erken kalkan ben, sesini duyunca nasıl da mutlu oldum.
SilBiz şiir seven bir nesildik, haklısın hep ezberlerdik uzun şiirleri bile.Kalın kitapların arasında çiçek kuruttuğumuzu da hatırlıyorum. ama şimdi canlı çiçekleri çok seviyorum.Özellikle doğal çiçekleri.Hediyelik büyük demetlerimiz olmazdı, bilirsin Bir demet papatya, birkaç kır menekşesi...
Uzun bir yolu geride bıraktık canım. Şimdi güzel anılar yol açıyor bize. Artık seksek oynayamayacağız belki ama, doğayı izleyerek,güzel havayı teneffüs ederek yürüyüş yapabiliriz.
Yolun açık olsun canım.
Sevgiyle-dostça...
öğretmenlik vicdan, sevgi ve özveri isteyen bir meslek.. geçmişe yolculuk yaptım kıymetli paylaşımınızla <3
YanıtlaSilBiliyorum ki siz de öyle bir öğretmensiniz güzel öğretmenim. Okuyan, yazan öğretmenlere de ne çok ihtiyaç var biliyorsunuz. Eminim çocuklar sevgilerini en doğal,en içten biçimde ifade ediyorlardır.Ceren Öğretmenimden de bir ses duyabilsek...
SilSevgiler...
Değerli öğretmenim, ne güzel anlatmışsınız eski günleri. Belki teknoloji ilerledi, artık imkanlar daha fazla ama biz şimdiki çocuklardan daha şanslıydık. Onlara daha iyi şartlar sağlamak yerine daha kötüleştirdik durumu. Memleket sevgisi yerine kısa yoldan köşe dönmeyi aşıladık. Din dersinde ahlak öğretilirdi, şimdi bütün derslerde bilimsellikten uzak dinsel öğeler yer alıyor. Sorgulayan gençler yetiştirmek yerine dogmatik fikirlere yönlendirdik çocuklarımızı. Özgür düşünen bireylere değer verilmeyen toplumsal dönüşüm yaşadık. Eski Köy Enstitülerine yetişemesek de bizim aldığımız eğitim bugünkünden çok daha ilerideydi. Yazık ettiler Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete...
YanıtlaSilÇok şey değişti. Dediğiniz gibi belki olanaklar daha iyi ama
Silonu da yanlış ve eksik kullanıyoruz. Değerler yıprandı, en tepedekiler(onur, namus, saygınlık,itibar, sevgi, vefa) yer değiştirdi en aşağıdakilerle... Kolay yoldan para kazanmak, çok güçlü olmak, çıkarını gözetmek en üst değerler arasında.değerler arasında.Gençler hiçbir şeyi sorgulayamadıkları, soramadıkları için her şeyi basmakalıp öğreniyorlar.Eşim Köy Enstitülerinin kapandığı yıl okula başlamış. Halen o sistem sürdürülüyormuş.Harika bir eğitim almışlar. Bir gün yazmayı düşünüyorum.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
Eşinize kızınıza iyi dileklerimi iletin lütfen.
Umarım yakın zamanda sürükleyici yazılarınızla gene sizi blog dünyasında göreceğiz.
Sağlıklı günler.