Çoğu zaman geçmişi özlüyor insan; Geçmişin değerlerini, insanlarını, sakinliğini, siyah beyaz fotoğraflar gibi duruluğunu, sadeliğini... Bugün'ü yaşarken ister istemez dün'ü hatırlıyoruz. Nezaketi, vefayı, saygıyı.
Geçmişe özlem insanın doğasında mı var acaba? Belki yıllar geçtikçe daha sakin, daha sade, yalın bir çizgiden izliyoruz hayatı. Adeta bir tül perdenin ardından flu görüntülerle. Perdeyi aralamak netliği sağlamıyor. Asıl görüntüler beynimizde. Geriye kalan belki biraz solgun, biraz zayıf görüntüler bunlar.
Zaman zaman geçmişi anmak gerek. Bazen tanıdık dostlarla, bazen eski arkadaşlarla buluşmak gerek; Hayata daha sağlıklı, daha net gülümsemek için, kimliğimizi kaybetmemek için ve belki yaşama biraz renk katmak için...
Makbule Abalı.
Günümde meydana gelen, insanı olumsuz etkileyen, dışarıya çıkmaktan bezdiren, çıkarcı, rantçı, kibirli, üçkağıtçı, cahilce olay ve yaklaşımların olması geçmişin anılması ve özlenmesine neden olduğu gerçeğini unutmamak lazım.
YanıtlaSilNe vefa kaldı ne de saygı.
Bencillik almış yürümüş.
İnternet sitelerine
Gazete sayfalarına düşen günlük haberler zaten durumu açıklıyor.
Apartman katlarında birbirini tanımadan yaşayan
Birbirinin acısına ortak olmayan bir toplum haline geldik.
Bu ortamda neyin vefası ve saygısını bekleyeceksin ki.
Selamlar saygılar.
Belki bizim kuşak insan ilişkilerinde daha özenliydi Hüseyin Hocam. Birbirimizi kırmamak, incitmemek için nasıl da dikkat ederdik. Bugünlere uyum sağlamak oldukça zor. Ama öte yandan çok güzel işler başaran gençler de var. Onlar umudumuz.
SilGüzel, aydınlık günlere.
Selam ve saygılarımla.
çocukluğunu özlüyor insan :)
YanıtlaSil