Suların Götürdüğü...
70 yılda yaklaşık 3000 can gitmiş,
İstatistikler kayıt tutmuyor artık,
Adlar yazılıyor, yazılıyor, sonra siliniyor.
Madenler ölüm kustu yıllarca;
Bazen yoğun bir gaz soluksuz bıraktı,
Bazen yeraltı bir yangın yeri, alevler içinde,
Bazen sularda can verdiler, can veren su can aldı bu kez.
Yerin 400 m. altındaydı cehennem...
Yemek molasında yemek yemeye zaman yoktu,
Çay molasında çay içmek yasaktı.
Ölümüne çalıştılar bile bile,
Soluksuz, molasız, ama sigortalı.
Oysa ölüm bir adım ötede, çaresizlik diz boyu,
Yoksulluk yerin üstünde canlar alırken,
Sular önüne geleni yutuyordu yerin 400 m. altında.
Yeni öyküler yazıldı gözyaşlarıyla;
Kiminin karısı, iki çocuğu kaldı geride,
"Yüklüyüm" diyordu kadın,
Umudun bittiği yerde umutla kocasını beklerken.
Maden işçileri önlem alınmasını istiyordu yıllardır,
Madenler bile kan ağlıyordu kurbanlarına.
Suların götürdüğü sadece cansız bedenler değildi;
Gözyaşlarıyla sürüklenen hayaller, beklentiler, umutlar,
Bir kez daha kaydı hayatlar kömür tozuna bulanmış bedenlerle.
Makbule Abalı
Ne acı feryat etmişsin.
YanıtlaSilAsıl acıyı içlerinde, yüreklerinde, yuvalarında yaşayanların feryatlarını yeterince duymuyoruz. Yıllardır yetkililer, ilgililer o feryatlara yeterince kulak verselerdi bugün o kadar üzülmezdik.
SilCehennem zebanileri ceplerini daha fazla doldurmak uğruna, bir kap yemeği çok gördükleri bu sistemin çilekeş emektarları bunun hesabını bir gün sorar umarım.
YanıtlaSil(Yeni kitabınızı ve amaçladığı hedefi de içtenlikle kutlarım.)
Yorumları bu kez geç yanıtlıyorum, özür dilerim. Sağlık sorunlarım nedeniyle Ankara'daydım.
SilDaha insanca, daha hakça, daha güzel bir dünya özlüyoruz.
Kitabımla ilgili dilek ve düşüncenize de çok teşekkür ederim. Selamlar.
Haber izleyemez oldum artık. Gerçekleri bilmzden gelmek için değil, bu kadar gevşeklik sonunda gelen acıya karşı çığlık çığlığa bağırarak karşılık vermemek için. ..
YanıtlaSilBazen ben de haber izlerken "bir güzel haber" beklentisine girerim. Her şey olumsuz gidince nasıl da mutsuz olurum. Oysa bazen bir karanlığın içinde küçücük bir ışık nasıl da aydınlatır yüreğimizi.
SilHaklısınız, çığlık çığlığa bağırmak değil de yapabilirsek, "öfke kontrolü" yapmaya çalışmak en güzeli.
Sinirlenince de bedenimiz acısını çekiyor. Sevgiyle.
Bence bırakın kontrolü falan, düpedüz öfkelenin, hemde hayatı çekilmez kılan kim varsa korkup saklanacak kadar :)
Sildünkü yazımda size ödül verdim amaaaa :)
YanıtlaSilBir grup içinde seçilerek "ödül" almak elbette güzel bir şey. Ama ölçü nedir, neye göre hak edilmiş bir ödüldür, bunları hiç bilmiyorum. Gene de, "blogcan ödülü" adı bile kulağa sıcak geliyor.
SilBlogda yazmaya başladıktan sonra 1,5 yıl kadar ara verdim. İzlediğim blog sayısı çok fazla değil, çok yorum yapmıyorum, facebook'ta kayıtlı değilim.
Ama bütün bunlara karşın yazmak beni çok mutlu ediyor.
Blog dünyasında ikinci ödülü de sizden aldım. Görüşünüze, değerlendirmenize çok teşekkür ederim.
Selamlar.
evet ya geçenki gitarist cinayeti çok üzdü, şimdi de bu.
YanıtlaSilHer kötü haber, her toplumsal acı can yakıyor, yürek burkuyor. İnsan olarak güzel haberlere, mutlu son'la biten öykülere hasret kaldık.
SilDaha güzel bir dünya özlemiyle.
Merhabalar.
YanıtlaSilMaden ocakları ile ilgili gerekli tedbirleri almayan, maden işletmeciliği kuralına uymayan işletmeler hakkında gerekli yasal işlemin yapılmakla birlikte bu tür işletmeleri denetleyen ve tespit edilen eksikliklerin giderilip giderilmediğini denetlemeyen ya da göz yuman her kurum ve kuruluş hakkında da gerekli yasal işlemlerin yapılmasını bekliyoruz.
Ayrıca balık hafızalı bir millet olmamız hasebiyle daha dün Soma faciasında kaybettiğimiz 300 emekçinin acısını nasıl çabuk unuttuk ve hala bu facialardan ders almıyoruz ve yeni faciaların yaşanmasına da göz yumuyoruz.
Ülkemizde insandan daha ucuz bir varlık yok! İnsanın canını kutsal biliyoruz ama, insanların bu tür facialarda yaşamlarını kaybetmelerinie de seyirci kalıyoruz.
Bu tür facialardan herkes sorumlu. Milletçe bu tür ihmallere yeterince sesimizi çıkaramadığımız için bizler de sorumluyuz. Bu noktada devletin de görev ve sorumluluğunu layıkı veçhile yerine getirmesini bekliyoruz.
1971 yılından beri Almanya'da maden ocağı kazasının yaşanmamış.olduğu söylenmekte. Almanlar iş yerlerinde önce güvenliği sağlamakla birlikte bu tür tedbir ve önlemler için para ve emekten kaçınmamaktadır. Çünkü Almanya'da insana ve insanın taşıdığı cana değer verilmektedir.
Amasra'da meydana gelen maden ocağı kazasında (faciasında) yaşamını yitiren tüm madenci kardeşlerimize Allah'tan rahmetiyle muamele eylemesini, yakınlarına da baş sağlığı dileklerimle birlikte sabr-ı cemil dilerim.
Bu tür facialarla ilgili kaleme aldığınız anlamlı ve acılarımızı dile getiren duygu yüklü şiiriniz için kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Aslında her konuda hepimiz aklımız, vicdanımız ve irademizle keşke kendimizi denetleyebilse, eksiklerimizi tamamlayıp eleştirebilsek. Bazen duyarsızlık, bazen adam sendecilik, bazen de sorumsuzluklar aynı felaketleri tekrar tekrar yaşatıyor bizlere.
SilNe yazık ülkemizde insanın değeri bilinmiyor. Can güvenliği hiç dikkate alınmıyor. Cezalar caydırıcı olmadığı sürece suçlular aramızda sessizce dolaşmaya devam ediyorlar.
Geçenlerde yurt dışında bir maden ocağındaki dinlenme odasının, kafenin fotoğrafı vardı. Her türlü konfor ve rahatlık düşünülmüş. Kıyaslayınca insanın içi sızlıyor.
Doğal felaketler önceden alınacak önlemlerle en az hasarla atlatılabilir.Depremlerde, sel felaketlerinde, yangınlarda, trafik kazalarında en üst düzeylerde can kayıpları yaşıyoruz.
Duyarlılığınıza çok teşekkür ederim. Anlamlı ve uzun yorumunuzla , görüş ve düşüncelerinizle yazdıklarıma değer kattınız.
Selam ve saygılarımla.