Yanı başınızda hiç beklemediğiniz bir anda aniden çok şiddetli bir ses duysanız ya da gözünüzün önünde bir inşaatın asansör zinciri koparak düşse. Yolunuzun üstünde bir çocuk, babası tarafından cezalandırılmak amacıyla kıyasıya dövülse. Bir başka yerde bir kadın kocası tarafından dövülse, şiddetle hırpalansa. Şiddete dayalı her olay içimizi acıtır, kafamızı kurcalar. Beynimizde, yüreğimizde bir şeyler tuz buz olur adeta.
Sadece insana eziyet şiddet sayılabilir mi? Elbette hayır. Doğaya zarar verme, hayvanlara eziyet etme, eşyaları tahrip. Hepsinin özünde kaba kuvvet, gücü kötüye kullanma, acımasızlık, kötü niyet var. Şiddeti tetikleyen faktörler bazen içimizde yılların biriktirdiği isyankarlık duygusu, , kin, öfke, nefret temelli olabiliyor. Ancak mantıklı bir insanın öfke kontrolünü yapabilmesi gerekir.
Şiddeti çağrıştıran başka olaylar da var; Doğada aniden gök kararsa, şimşekler çaksa, gök delinmiş gibi yağmur yağsa, yıldırım düşse yakınlarda bir yerlere... doğanın bu şiddeti, baş kaldırışı da bizi korkutur, ürkütür. Belki bir eğlencede havai fişeklerin ardı ardına patlaması, bir köy düğününde eğlence amaçlı atılan silahlar, bazen kazara düğün evinin cenaze evine dönüşmesi, bir felaketler zincirinin başlaması.
Zamanla şiddete alışmak, şiddeti kanıksamak, insanın insana eziyeti asıl karşı çıkılması gereken. Hep kadına şiddeti dile getiriyoruz. Kadına şiddeti tabii ki kınıyoruz, olmamasını diliyoruz. Ancak sadece kadına değil, korunması gereken herkese kötü davranış, eziyet, acımasızca davranış, insanlık dışı tavır... Kadına, çocuğa, zayıf insana, kendini savunmaktan acize, güçsüze, zor durumda kalmış bir canlıya yapılan şiddeti her zaman, her yerde kınamamız gerekir.
İnsanın insana eziyetine, şiddet uygulamasına kim, nasıl son verecek? Evlerde henüz çocukların uyumadığı saatlerde başlayan dizilerde, filmlerde sergilenen işkence sahnelerinin, çatışmaların olumsuz izlerini kim nasıl belleklerden silecek? Çocuklar bilgisayar oyunlarındaki savaşları gerçek hayata taşıyabilir diye kim endişe edecek?
Şiddet geçicidir, yayılabilir, taklit edilebilir. Evde çocuklar şiddet içinde büyüyorsa onlar da zor durumda kurtuluşu şiddet uygulamakta bulacaklardır. Öğretmen okulda şiddet uyguluyorsa çocuklar teneffüslerde, okul çıkışlarında öğretmenin küçük bir kopyası olacaklardır. Yönetici iş yerinde şiddet uyguluyorsa, çalışanlar o birikmiş öfke ve sinirle çevresindekilere sert ve acımasız davranacaklardır. Öfke, akılcı yöntemlerle bastırılmadan kışkırtılıyorsa bir gün daha büyük patlamalarla ortaya çıkabilir.
Çevremizde rastladığımız şiddet olaylarının kökeninde geçmişten kaynaklanan bir olumsuzluk, bir eğitim hatası olabilir.
Bir insanın içinde şiddet tohumları yeşermeye başlamışsa kısa zamanda dal budak salacak ve çevresine yayılacaktır. Toplumsal şiddet bireysel şiddetten de daha acımasız, daha zarar verici olabilir.
Şiddetin olmadığı bir dünya özlüyoruz. Dileriz, dünyamızı şiddet çatırdatmasın, içimizden sevgi, merhamet, insanlık, iyilik duyguları eksilmesin...
Sadece insana eziyet şiddet sayılabilir mi? Elbette hayır. Doğaya zarar verme, hayvanlara eziyet etme, eşyaları tahrip. Hepsinin özünde kaba kuvvet, gücü kötüye kullanma, acımasızlık, kötü niyet var. Şiddeti tetikleyen faktörler bazen içimizde yılların biriktirdiği isyankarlık duygusu, , kin, öfke, nefret temelli olabiliyor. Ancak mantıklı bir insanın öfke kontrolünü yapabilmesi gerekir.
Şiddeti çağrıştıran başka olaylar da var; Doğada aniden gök kararsa, şimşekler çaksa, gök delinmiş gibi yağmur yağsa, yıldırım düşse yakınlarda bir yerlere... doğanın bu şiddeti, baş kaldırışı da bizi korkutur, ürkütür. Belki bir eğlencede havai fişeklerin ardı ardına patlaması, bir köy düğününde eğlence amaçlı atılan silahlar, bazen kazara düğün evinin cenaze evine dönüşmesi, bir felaketler zincirinin başlaması.
Zamanla şiddete alışmak, şiddeti kanıksamak, insanın insana eziyeti asıl karşı çıkılması gereken. Hep kadına şiddeti dile getiriyoruz. Kadına şiddeti tabii ki kınıyoruz, olmamasını diliyoruz. Ancak sadece kadına değil, korunması gereken herkese kötü davranış, eziyet, acımasızca davranış, insanlık dışı tavır... Kadına, çocuğa, zayıf insana, kendini savunmaktan acize, güçsüze, zor durumda kalmış bir canlıya yapılan şiddeti her zaman, her yerde kınamamız gerekir.
İnsanın insana eziyetine, şiddet uygulamasına kim, nasıl son verecek? Evlerde henüz çocukların uyumadığı saatlerde başlayan dizilerde, filmlerde sergilenen işkence sahnelerinin, çatışmaların olumsuz izlerini kim nasıl belleklerden silecek? Çocuklar bilgisayar oyunlarındaki savaşları gerçek hayata taşıyabilir diye kim endişe edecek?
Şiddet geçicidir, yayılabilir, taklit edilebilir. Evde çocuklar şiddet içinde büyüyorsa onlar da zor durumda kurtuluşu şiddet uygulamakta bulacaklardır. Öğretmen okulda şiddet uyguluyorsa çocuklar teneffüslerde, okul çıkışlarında öğretmenin küçük bir kopyası olacaklardır. Yönetici iş yerinde şiddet uyguluyorsa, çalışanlar o birikmiş öfke ve sinirle çevresindekilere sert ve acımasız davranacaklardır. Öfke, akılcı yöntemlerle bastırılmadan kışkırtılıyorsa bir gün daha büyük patlamalarla ortaya çıkabilir.
Çevremizde rastladığımız şiddet olaylarının kökeninde geçmişten kaynaklanan bir olumsuzluk, bir eğitim hatası olabilir.
Bir insanın içinde şiddet tohumları yeşermeye başlamışsa kısa zamanda dal budak salacak ve çevresine yayılacaktır. Toplumsal şiddet bireysel şiddetten de daha acımasız, daha zarar verici olabilir.
Şiddetin olmadığı bir dünya özlüyoruz. Dileriz, dünyamızı şiddet çatırdatmasın, içimizden sevgi, merhamet, insanlık, iyilik duyguları eksilmesin...
Makbule ABALI
Kadına yönelik şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü
Yazınızı okuduktan sonra ''şiddet'' sözcüğü için, ''Ruh hastası kişilerin hastalıklı duygularını eyleme geçirip can yakması'' diye bir özet tanım ürettim şu an.
YanıtlaSilBizler şiddetin olmadığı bir dünya özlerken, o dünya kendini bile aştı bu arada.
İnsanları (gazetecileri, askerleri) tek sıra halinde, kurbanlık koyun gibi götürüp kameralar eşliğinde tek tek boğazlıyor ve görüntülerini oraya buraya gönderip tüm dünyanın izlemesini sağlıyorlar.
Bu tür vahşetler için kınamak asla yeterli değil maalesef. Dünya devleri bir araya gelip acilen çözüm üreteceğine, birtakım çıkarlar uğruna halen seyirci konumdalar.
Düşüncelerinize katılmamak mümkün mü? Uygulanan şiddetin dozu kişiye göre, toplumun değer yargılarına göre değişiyor.Ve ne yazık toplum bir süre sonra izlemeye başlıyor. Çok doğal sayarak, haklı görerek, hatta katılarak. Benim asıl değinmek istediğim bu durum, kanıksamak, yadırgamamak hatta taklit etmek.Kötü niyetle her türlü zarar vermeyi, tahribatı şiddet sayıyorum ben.
SilMaalesef dünyanın büyük silah satıcıları savaşları da destekliyorlar. Televizyon ekranları her gün , her an beyinlere şiddet pompalıyor.Amaçlar, idealler tepetaklak olunca düşüncelerde tahribat da başlıyor.
Benimki sadece bir özlem, beklenti. Kadın olarak, insan olarak, eğitimci olarak kendi küçük dünyamızda çabalamak, bir şeyler yapmaya çalışmak.
Sevgiyle.
Merhabalar şiddet kim yapıyor biz insanlar..yine konu vicdan a geliyor iyi ahlak..adalet duygusu empati yapma sevgi ile görme bunlar insani değerlerdir..insanın insana yaptığı eziyeti hiç bir canlı insanoğluna yapmıyor ben tüm canlılara yapılan şiddetin son bulmasını diliyorum..
YanıtlaSilsevgi ve dostlukla..
Aynı düşünceleri paylaşıyoruz. Sanırım bu konuda kadınlar daha duyarlı. Ancak ne yazık yıllardır devam eden şiddete yönelik davranışlar var. Beyin yıkama politikaları var, çocukları ve gençleri hedef kitle olarak seçmişler. Televizyon ekranları, bilgisayar oyunları birer araç. Barışı, insanın insana zarar vermediği barış içinde bir dünyayı özlüyoruz.
SilEsenlikler diliyorum.
Şiddetin-savaşların olmadığı bir dünya özlemi ile. içimizden sevgi ve merhamet duygularınızın çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmasını diliyorum. dostlukla
YanıtlaSilKeşke böyle düşünenler giderek azalmasa, çoğalsa... Bazen şiddet, vahşet boyutlarına varıyor.Bugün bir gazetede savaşın sürdüğü yerin yanı başında savaş oyunu oynayan çocukların resimleri vardı. Hayatın içinden kareler gibiydi.
YanıtlaSilÖnce içimizde barışı oluşturmak ve daha güzel, daha yaşanabilir bir dünya özlemini gerçekleştirmek...
Esenlikler dileyerek.
vallahi eveet ay yaa bi de mehmet bey artık aramızda değil yaaa.
YanıtlaSilÇok değer verdiğim, saydığım bir arkadaşımızdı. Bu yazımı 2014 yılında yazmıştım. Güncelliğini yitirmeyen bir konu. Zaman azdı, yorumları okumadan geçirdim. Rahmetle anıyorum.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilGerçekten şiddetin olmadığı bir dünya için neler feda etmezdim ki! Ancak televizyon dizileri, sosyal medya gibi platformlarda hala şiddet içerikli ve şiddeti özendirici diziler ve videolar paylaşılmakta. Önce devlet bunlara bir el atsın. İçinde şiddet olan hiçbir film, dizi, vb. paylaşımlara izin vermesin.
İçinde şiddetin olmadığı bir dünyada sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamak dileğimle birlikte saygılarımı sunarım.
Merhabalar,
SilHaklısınız, minicik çocuklar mahallede, toplu taşıma araçlarında, hastanelerde, hatta bazen okullarda çok sesli, tartışmalı bir dünyaya ayak basıyorlar. Ve esas evlerinde ekranlarda her tür dövüş sanatı ile tanışıyorlar. Şiddetin temeli ta o yaşlardan atılıyor. Ve maalesef denetim yok.
Saygılar.
Bilmiyorum, şiddet insanın doğasında mı var, çevre ve toplum mu buna duyarsız. İnsanda olmaması gereken bir özellik bence. Neyi paylaşamıyoruz ki bu fani dünyada? Aklım almıyor...
YanıtlaSilSanırım insanın doğasında da var. Savunma mekanizması gibi. Ama kimi insan öfkesini kontrol etmeyi, dürtülerini bastırmayı başarabiliyor. Ve son zamanlarda çevremize olup bitenlere gerçekten çok duyarsız kaldık. Farkındalığımız azaldı.
Sil