Günlük hava tahminleri yanıltmadı. Urla'da öğleden sonra fırtına ile karışık sağanak yağış bekleniyordu. Günlük işlerimizi hava durumuna göre belirledik. Öğleden sonra hava birden karardı, Yazıma başladığımda dışarıda insanın içini titreten bir yağış vardı. Yağmur, kar hep beklenir, bereket sayılır. Ancak düşünmekten kendimi alamam; Kimler ıslandı, kimler zarar gördü, kimler yağışların keyfini sürüyor. Karda-yağmurda yollarda kalanlar, ailece perişan olanlar adına içim yanar.
Yıllar öncesi canlandı anılarımda. 1978 Yılı 23 Nisan'da eşimin yeni ehliyetiyle kullandığı, Anadol marka arabayla Mersin'de Arslanköy Beldesine büyükleri ziyarete gitmiştik. O yıllarda deniz seviyesinden 1500 m. yükseklikte , virajlı daracık yolları (henüz asfaltlanmamış) yol üstünde içilebilir doğal kaynak suları yol boyunca el değmemiş çam ,ardıç, katran (sedir) ağaçları ile ünlü bir yayla.
Çocukluk anılarımın toplandığı Adana-Bürücek Yaylasından sonra gördüğüm ikinci yayla, eşimin doğduğu, 14 yaşına kadar yaşadığı, dağlarında hayvan otlattığı, 4. erkek çocuk olarak annesine -ailesine hamur yoğurduğu, beş şişle yün çorap ördüğü, babasına tarlada yardım ettiği , okuma oranı yüksek bir büyük köy, belde.
O yıllarda yol boyunca tek bir kahvede (kafe değil) nefis kekik çayı içilirdi. Gerçek kekik tadı ve kokusu unutulmaz. Bugünlerde kaç durak yeri vardır bilmiyorum. Geçmişten söz ederken, mevsimler gibi zaman da iç içe yaşanıyor. Dün başladığım yazımı -rahatsızlık ve yorgunluk nedeni ile- bugüne ertelediğime üzülmüştüm. Yanlış düşünmüşüm. İnsan isterse; emek ve çaba verdiği, sevdiği işi-ertelese bile- kolay kolay bırakamıyor.
Yıllar öncesinde de sürprizlerle dolu bir Nisan ayı yaşamıştık. 1978 yılında eşimle birlikte Arslanköy'de Baba Evinde rahmetli anneyi ziyaret etikten sonra yola çıkmadan, eşimi halası Emine Hala ve eşi Mustafa Amca'yı köy merkezinde, kirada oturdukları evde ziyaret ettik. Beklenen ama ansızın başlayan ve giderek artan kar, o gece orada kalmayı zorunlu kıldı.
Gerçek bir Anadolu kadını olan rahmetli Emine Halanın yer sofrasında hazırladığı muhteşem kahvaltının lezzetini, nice konforlu sofrada bulamadım. Karın bereketi miydi o sofraya yansıyan, onların derya gibi sohbetleri miydi tadı damağımızda kalan... Halâ düşünürüm...
Makbule ABALI- Eğitimci
13 Nisan 2025 İzmir-Urla
Havalar baharda kış gibi... Herkes için bereket olsun yağan kar, yağmur ...Emine halanızın da mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilNe güzel o sıcacık sofra hiç unutulmamış.O sofrayı güzel kılan samimiyet...
Harika bir yazı, Makbule Hanım! Bahar mevsiminin değişkenliğini ve anıların sıcaklığını çok güzel birleştirmişsiniz.
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilKüresel ısınma ve iklim değişiklikleri nedeniyle yıllardır hep bahar mevsimini yaşamaya yaptığımız hazırlıklar Mart ya da Nisan aylarının sürprizleri ile birlikte tepetaklak oluyor. Geçen yıl bahçelerimizdeki meyve ağaçlarımızdan iyi ürünler almıştık. Ama bu sene maalesef sürprizler her tarafı yaktı kavurdu.
1978 yılında yaşadığınız günlerin izlerini de paylaşmışsınız. O günler gerçekten çok güzeldi öğretmenim.
Selam ve saygılarımla birlikte sizlere sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim. Her şey gönlünüzce olsun.
Geriye bakıp güzel şeyler yaşamışız demek ne güzel şey... Selamlar.
YanıtlaSil