Bu Blogda Ara

Ekim 23, 2025

Hayatın İçinden...

 


Yıllar önce İstanbul Kadıköy'de küçücük bir kırtasiye dükkânından, anlamlı deyişlerle ilgili birkaç kartla birlikte bir duvar saati almıştım. Saatin üzerinde beyaz zemin üzerine "Bugünün tekrarı yok " yazıyordu. Sadece 3 sözcük. Sade, yalın, gösterişsiz. 

O saat onca yıl yaşadı, kaç kez odadan odaya, evden eve taşındı. Görevini hiç aksatmadan doğru zamanı bildirdi. Biraz sadelikten kurtulsun istedim; iğne oyasıyla işlenmiş küçük parçalar, zeytin yaprakları yapıştırdım. O, alışılagelmiş biçimde sessiz sedasız işine devam etti. Karşılaştığım bazı insanları ona benzetir, saygı duyarım. Kökleri güçlü çınar, ardıç, çam ağaçları gibi.

Günlük hayatta karşılaştığımız bazı durumlar vardır: An'ı yaşamak nasıl da önemlidir. Bir sözcükle gözleriniz ışıldar, bir davranışla gününüz kararır. Bir insan bir kurumu yüceltir, bir diğeri tüm güveninizi alır götürür. Bazı kurum ve işletmelerin adını kim koymuşsa keşke görse-bilse-farkına varsa da yeniden bir ad bulunsa der içinizdeki ses. Eski masalları düşünürüm çoğu zaman. Onlarla büyüyen kuşaklardan hiç çekinmeyin, korkmayın, tedirgin olmayın. 

"Vazgeçme, Erteleme, Üşenme" diyordu bir duvar yazısı. Derin düşününce hak veriyor insan. Pinokyonun burnunun neden uzadığını merak eden çocuklar  günümüzde de var. Neyse ki az da değiller. Kırmızı şapkalı kız, iyi eğitim görürse, korkmayı değil, kendini geliştirmeyi, akıl yürütmeyi öğreniyor.

"Söz gümüşse sükût altındır." denmişse de bir zamanlar, günümüzde mülakatlarla hangisi doğru, hangisi yanlış belirlenebilir. Nezaket ve incelik, sanatçı ve sporcu centilmenliği ile kabalık ve zorbalıkla baş edebiliyor.  Masallardaki Küçük Prens de öyle yapmamış mıydı? Hoşgörü,  iyi niyet, merhamet, vefa, sabır ve bilgelik  paylaşılırsa bir şeftali bin şeftali olabilir.

Hayatın içinden resimler sunacağım bugün. Yazımı ertelemek istemedim. Önceki paylaşımlarımdaki yorumlara zamanında cevap yazamamaktan utanç duyuyorum. Günün yorgunluğu geceye yansıyınca zamanın hızına yetişemiyor, yenik düşüyorum.

Sağlık da hastalık da, iyi gün de kötü gün de, coşku da hüzün de özür de, utanç da biz insanlar için. Ancak iyilerin, iyiliklerin çoğalmasına, karınca misali emek harcamak da neden insanlık görevimiz olmasın? 

Makbule Abalı- Eğitimci 

23 Ekim 2025-Türkiye

 







4 yorum:

  1. "Ancak iyilerin, iyiliklerin çoğalmasına, karınca misali emek harcamak da neden insanlık görevimiz olmasın? "

    Ne kadar güzel bir cümle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdığın yoruma yanıt yazmıştım sevgili Handan. Ancak o yorum bir anda kayboldu, nasıl olduğunu ben de anlayamadım.
      Bulunduğumuz orman içi bölgede farklı türlerde canlılara rastlamak mümkün. Ben karıncalardan da örnek alıyorum. Öyle güzel ve planlı bir organizasyon yetenekleri var ki, şaşırmamak elde değil. Tam bir işbirliği içindeler. Her an hareket halindeler. Hiçbir canlı da onlara zarar vermeyi düşünmüyor.
      Gönülden sevgilerle iyi dileklerimi iletiyorum.

      Sil
  2. biz sizi okumaktan mutluluk duyuyoruz öğretmenim, yorumlara yanıt yazamadım diye kendinizi sıkmayın lütfen :) yazmaya devam .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah canım Şule, bu sınırsız iyi niyeti n ve hoşgörünle insanın içine adeta su serpen bir kişiliğin var. Öğrencilerinin seçimlerinde ne kadar isabetli davrandıkların günbegün daha iyi anlıyorum.
      senin gibi her gün yazamasam da, yazdığım günler ödevini tamamlamış bir öğrenci gibi rahatlıyorum inan.
      Sevgilerimi ileterek kucaklıyorum.

      Sil