Anneler korkulu masalları pek çocuklarına anlatmazlar. Anlatsalar bile, değiştirirler, yumuşatırlar. Ama gelecekte korona şimdiki çocuklara mutlaka uzun uzun anlatılacaktır. Yaşanmış öykülerden yola çıkılacaktır belki de. Kişisel ya da evrensel, yaşanmış her felaket insanı sarsıyor, şok etkisi yapıyor. Zamanla duruma uyum sağlıyor insan. Ama bu arada sabrı, dayanma gücü, acılara karşı dayanıklılığı da sınanıyor belki. Testlerden geçiyor adeta.
Kayıplar kazanca dönüşüyor kimi zaman; Azla yetinmeyi öğreniyoruz bazen. Ya da daha az harcama yapmanın gerekliliğini.
Uzaklardan dokunmaksızın, hatta bazen ses bile duymadan sevmenin mümkün olduğunu. Yaş almış, yalnız kalmış insanların kapısını çalıp hal hatır sormanın güzelliğini fark ediyoruz. Aile bireyleriyle birlikte yaşamanın keyfini çıkarmayı...Mutfakta ortaklaşa çalışıp, yeni tatlar keşfetmeyi, yardımlaşmanın mutluluğunu, dayanışmanın, paylaşmanın güzelliğini...
Ve en güzeli , evde yeni işlerle uğraşmanın mutluluğunu; Çiçeklerle uğraşmak, saksıda yeşillik ya da sebze yetiştirmek, çocukları da bu işlere dahil etmek. Aile boyu üretim ne güzel olur. Tam bir görüntü ve tüketim toplumu olduk aslında. Belki mide açlığından çok göz açlığı da çekiliyor. "Ya biterse" endişesiyle fazladan da alınabiliyor. Bu arada evde kalmanın güzellikleri de var. Eşim eski okuma alışkanlığına yeniden dönüş yaptı. Her biri 300 sayfanın üzerinde 8 kitap bitirdi. Belki bir nevi göz jimnastiğiyle de gözlerinde hiçbir sıkıntı yaşamadı.
Bu arada korona , kurallara uyulmadığında insan öğütme makinesi gibi her yaştan insanı yok etmeye devam ediyor. Belki böylece insanoğlu paylaşmayı, dayanışmayı, sağlığın önemini daha iyi kavrayacak, ırk, din, dil ayırt etmeden insana yardımı benimseyecek...
Makbule ABALI
Uzaklardan dokunmaksızın, hatta bazen ses bile duymadan sevmenin mümkün olduğunu. Yaş almış, yalnız kalmış insanların kapısını çalıp hal hatır sormanın güzelliğini fark ediyoruz. Aile bireyleriyle birlikte yaşamanın keyfini çıkarmayı...Mutfakta ortaklaşa çalışıp, yeni tatlar keşfetmeyi, yardımlaşmanın mutluluğunu, dayanışmanın, paylaşmanın güzelliğini...
Ve en güzeli , evde yeni işlerle uğraşmanın mutluluğunu; Çiçeklerle uğraşmak, saksıda yeşillik ya da sebze yetiştirmek, çocukları da bu işlere dahil etmek. Aile boyu üretim ne güzel olur. Tam bir görüntü ve tüketim toplumu olduk aslında. Belki mide açlığından çok göz açlığı da çekiliyor. "Ya biterse" endişesiyle fazladan da alınabiliyor. Bu arada evde kalmanın güzellikleri de var. Eşim eski okuma alışkanlığına yeniden dönüş yaptı. Her biri 300 sayfanın üzerinde 8 kitap bitirdi. Belki bir nevi göz jimnastiğiyle de gözlerinde hiçbir sıkıntı yaşamadı.
Bu arada korona , kurallara uyulmadığında insan öğütme makinesi gibi her yaştan insanı yok etmeye devam ediyor. Belki böylece insanoğlu paylaşmayı, dayanışmayı, sağlığın önemini daha iyi kavrayacak, ırk, din, dil ayırt etmeden insana yardımı benimseyecek...
Makbule ABALI
umarım. Bu zorlu süreçten ceplerimiz boş dönmeyiz
YanıtlaSilEkonomik önlemler uygun biçimde düşünülürse herhalde en az sıkıntıyla atlatırız.Kimsenin hakkı yenmeden en uygun ödemeler yapılırsa tabii daha çabuk atlatılır.
SilSevgiyle.
valla ya bir öğrenemedik şu sosyal mesafe konusunu :)
YanıtlaSilSamimi toplumlarda daha zor oluyor belki.
SilSağlıkla, mutlulukla.