Bu Blogda Ara

11 May 2024

YAŞAMI ENGELLEMEK- ENGELLENMİŞ YAŞAMLAR



Bireysel ve toplumsal farkındalığımızı arttırmak için belirli günlerimiz haftalarımız var. Günler haftalar düzenlenmesine rağmen ne çok şey hiç önemsenmiyor Belleklerimiz bazen kişisel ya da nankörce davranıp yaşanmış olayları kayda geçmiyor bile. Unutmanın sağladığı-geçici bile olsa-sakinleştirici bir rahatlık varsa bilinçaltı iyi bir depolama görevi de görüyor. "Gözden ırak gönülden uzak" Günler hızla akıp gidiyor nasılsa. " Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına" diyor şarkılar bile! Ancak Bireysel vicdan, Toplumsal vicdan, Kamu vicdanı  kolay kolay pes etmiyor. 

Kolay mı affediyoruz, bağışlıyoruz, hatırlatmak için de çaba harcamak, uğraşmak gerekiyor çoğu zaman. Belki de kısa süreli hatırlamalar yeterli geliyor bazılarımıza. Bir gün en fazla bir haftalık zaman diliminde günün önemini vurgulayan programlar yapılıyor, kocaman vaatlerle sözler kayıt altına alınıyor,  şiirler şarkılarla destekliyor ve tekrar bir yıl sonrasına erteliyoruz. Bazı sözler 4-5 yıl sonra yinelenirken biraz daha cilalanmış cümlelerle yer değiştiriyor,  olaylar zamanın akışına terkediliyor.

Oysa yaşam ertelemeye gelmiyor; Bir saat sonrası, bir gün ya da 3ay, 10 yıl sonrası. Zaman diliminde düşlerde yolculuk çok da kolay olmuyor. Neden unutmak yaşamın can bağlarını? Kinle, öfkeyle, kahrederek hatırlamak değil elbette, ancak olayların, kişilerin etkilerini, katkılarını unutmadan. Çevremizde insan gözüyle, insan duyarlılığıyla, yüreğiyle fark edilmeyi, abartısız incelikli hatırlanmayı bekleyen öyle çok konu, öyle çok insan var ki.

10-16 Mayıs Haftası Dünya Engelliler Haftası olarak anılıyor. 3 Aralık Engelliler Günü idi. Yarın aynı zamanda Anneler Günü. Engellilerin sıkıntılarını, çektikleri güçlükleri anlamak için ille de engelli olmak gerekmiyor tabii. Beş duyu organımızdan birinin işlerliğini kaybettiğini düşünmek, birkaç dakika sınamak denemek yeterli olabilir. Karmakarışık sesler arasında kulaklarınızın çınlaması, sesleri duymak ama ayırt edememek,  ışığı, sevdiklerinizi görememek, yön belirleyememek, merdivenleri çıkamamak, düzensiz yollarda, kaldırımlarda bocalamak... 

Tam anlamıyla engellilerin nasıl yaşadıklarını bilebilmek için kaç dakika, saat, kaç gün yeteridir? Onlar yıllarca prova ederek değil gerçek yaşamda bu durumu yaşıyorlar. Anlamak, anlamaya çalışmak, farkında olabilmek öyle önemli ki. Her konuda bu böyle değil midir? Sevgi, saygı duymak, benimsemek, çareler aramak,  sorgulamak, önlem alabilmek, paylaşmak, yapabildiği ölçüde yardımcı olmaya çalışmak... Çok mu zor?

Beklenmeyen doğal afetlerde, dramların, trajedilerin yaşandığı acılı günlerde mi birlikte olacağız sadece? Bu toplum uygun açıklamalar yapıldığında, güvenip inandığında örnek davranışlarla yardıma hazırdır. Ses vermek için çok yüksek seslerle bağırmalara, haykırmalara gerek yok. Seslere kulak vermek, anlamaya çalışmak, doğru algılamak değil mi asıl önemli olan? İyilere, iyiliklere , güzelliklere zaman ve zemin ayırmak çok da güç değil. İnsan olmak da bunu gerektiriyor. Pek çok insan buna özlem duyuyor. Bir zamanlar Anadolu'da sinema salonlarında filmin sonunda kötüleri yenen iyi kahramanlar ayakta alkışlanırdı. 

Takdir etme özelliğimiz çeşitli nedenlerle çok azaldı. Eleştirmekten de çekiniyoruz. Meydan olumsuzluklara kalıyor. Eski deyişler halâ geçerli: "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Etliye-sütlüye karışmamak, kraldan çok kralcı olmak, sus-pus olmak..." Oysa ne güzel deyişlerimiz de var: "Ne ekersen onu biçersin, iyilik yap at denize-balık bilmezse Halik bilir...

" Damdan düşenin halini anlamak istemiyoruz. Empati kurmayı unuttuk sanki. İnsanları değerlendirirken gerçek ölçütlerle değil, farklı değerlendiriyoruz; İdeolojik, cinsel veya dinsel yargılarla yaklaşıyoruz. Birbirimizi anlamaktan, dinlemekten o kadar uzağız ki. Konuşamadan susuyor, sonra da içimizde birikenlerle asabi, öfkeli, sabırsız, tahammülsüz bireyler haline dönüşüyoruz. Acımasızca kırıyor, kırılıyoruz...

Beynimize, aklımıza, mantığımıza, yüreğimize, duygularımıza engeller koyarak hayatı yaşanmaz hale getirirsek gerçek engellilere nasıl yardımcı olabiliriz? Her şeye rağmen kendisiyle barışık, çevresiyle uyumlu, kendini kanıtlamış nice insanımız var. Kaybettiğimiz  değerlere güvenimiz nasıl yeniden oluşacak, adaletin hassas terazisini nasıl onarıp,  eğitim sistemini nasıl yenileyeceğiz...? Her konuda:  umuda, dayanışmaya, paylaşıma, çıkarsız dostluklara, barış içinde yaşamaya  en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemlerden birini yaşıyoruz. 

İşte o zaman sadece belirli günler değil, tüm günler, yıllar  yaşanmaya değer olacaktır... 

Makbule ABALI- Eğitimci 

11 Mayıs 2024 Urla 


https://youtu.be/dH5dJ1cLD0M?si=X9mJeg-f3gM0Qbaq (Tıklayın lütfen.) 

18 yorum:

  1. engellilere yardım etmeyi hiç unutmayalım, her gördüğümüz yerde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yardıma ihtiyaç duydukları zaman elbette Derin. Ama onların pek çoğu aynı zamanda öyle onurlu insanlar ki sadece biraz daha duyarlı olmamızı, yaşadıkları sıkıntıların farkında olmamızı bekliyorlar.
      Teşekkürler.

      Sil
  2. O kadar haklısınız ki; bu özel günler sanki özellikle ne kadar çoksa bir toplumda, o kadar da önemsiz o toplum için..
    Şimdi benim en büyük derdim annem benim anneler günümü kutlamadan onunkini kutlayabilmek :)) Annemle teyzem bu tip özel günleri abartanlardan, annem geçen gün psikologlar günümü kutladı, babam da yazık, özür dilerim bilmiyordum diye yazmış, yahu ben kendim bilmiyorum ve psikologlara gelene dek bu memlekette çok daha önemli gruplar var, her gün beş farklı grubun günü olursa, asıl duyarlılık yaratılması gereken gruplar arada kaybolup gidiyor.. Ne saçmalık…. Her şey görüntüde vallahi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen düşüncelerimizde öyle yakınlıklar buluyorum ki sevgili Ceren, sanki aynı zamanda bir söyleşiye katılmışız gibi geliyor.
      Bir günlük görkemli kutlamaların ardından yeniden alışılmış davranışlarla olumsuz işler yapmak. Bu samimiyetsizlik insanı yıpratıyor, üzüyor. Bazı insanların vicdanlarını rahatlatmak için günah çıkarması gibi.
      Sevgiyi kanıtlamanın günü yok ki. Toplum psikolojisi davranışları yönlendiriyor. Görkemli hediyeler , tüketim çılgınlığı, insanları kandırmanın bir başka yolu. Her şey yapaylıktan uzaklaşıp durulaşınca anlam kazanıyor, gerçek değerini buluyor.

      Sil
    2. Kesinlikle 'vicdan yıkama' bu...

      Sil
    3. Sence kir tutmuş paslı vicdanlar temizlenebilir mi Ceren?

      Sil
  3. Anneler Gününüz kutlu olsun, çok çok kıymetli öğretmenimiz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerinde samimi olduğuna inanıyor ve yorumlarına değer veriyorum sevgili Buraneros. Gerektiğinde özeleştiriyi de, övgüyü de yergiyi de incelikle yaptığını biliyorum.
      Ve hiç tanımasam da yetişmenizde katkısı olan öğretmenlerinizi sevgiyle, saygıyla anıyorum.
      Çok teşekkür ederim.

      Sil
  4. Bu tür günlerde siyasiler çıkar engellilerle fotoğraf çektirir, birkaç etkinlik düzenlenir. Ama işin gerçeğinde ne engellilerin sokağa rahatça çıkabilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılır ne de eğitim konusunda etkin işler. Yıllardır değişmeyen bir durum malesef. En basitinden kaldırımdaki rampalar bile o kadar baştan sağma yapılıyor ki. Tekerlekli sandalyeli biri nasıl inecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O fotoğraf karesine girmek için yarışan insanlara hayretle bakmışımdır her zaman. Veya bir yardım (tekerlekli araba, işitme aracı vb. ) verileceği zaman basına haber iletmeye neden ihtiyaç duyulur? Sessiz sedasız yardım yapan adsız kahramanlara saygı duyuyorum.

      Sil
  5. Çok güzel anlatmışsınız hocam saygılar

    YanıtlaSil
  6. Okuyan, anlamaya çalışan, ve geri bildirim gönderme zahmetine girerek beğenisini belirtenlere sonsuz teşekkürler.
    Esenlikler dileyerek...

    YanıtlaSil
  7. Çok önemli konulara değinmişsiniz, teşekkürler kıymetli öğretmenim... Öğrencilerimle bu haftaları, günleri farklı etkinliklerle işlemeye özen gösteririm.. Sevgiyle ve umutla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim sevgili Bahar. Yıllardır büyük beğeni ile izlediğim, mavi ufuklara geziler yaptığım blog yazılarından sanki seni çok uzun zamandır tanıyor gibiyim.
      Keşke kuş olup uçsam, bir gün sınıfına konuk olsam. Eminim, takdir ve övgüyle anılacak çok güzel çalışmalar yapıyorsun.
      Yüreğine sağlık...

      Sil
  8. Dün sapasağlam olan, bir anda engelli biri olarak hayatına devam edebiliyor.

    Bunlardan biri de benim güzel yeğenim. Sarhoş bir sürücünün hatasını, çok uzun yıllar önce tedavi ve ameliyatlarla, sonra da hayata uyumlanmak ve artık tüm bedenini kollarıyla taşımayı öğrenmek üzere aldığı fizik tedaviler ve eğitimlerle tekerlekli sandalyeye geçerek çekti. Ne gariptir ki dava, 8 yıl olmasına rağmen hala devam ediyor.
    Bu esnada o çoktan durumunu kabullenip, hayatı keyifle yaşamaya başladı bile. İşte ancak o zaman anladık ki bir engellinin sokağa çıkması engelleniyor en başta, düzgün yapılmayan kaldırımlar, kaldırım iniş yerlerine gelişigüzel park eden araçlar, kırmızı ışıkta bile karşıdan karşıya geçerken durmayan araçlar, tekerlekli herhangi bir aracı görmesine rağmen engelli asansörlerini umarsızca kullanan insanlar, engelli park yerlerine park eden otomobiller yüzünden. Bir belediye başkanı engelli yolları denemek için tekerlekli sandalyeye oturuyor ama tekerlekleri kendisi itmediği, arkadan bir çalışan sandalyeyi yönlendirdiği için her şey çok kolaymış, güllük gülistanlıkmış zannediyor.
    Kimsenin başına böyle bir şey gelmesini istemem ama ne yazık ki ancak başına gelince, engellilerin savaşçısı olabiliyor insan.
    Elinize sağlık hocam bu değerli satırlar için.
    Sevgiyle kalın, @>-----

    YanıtlaSil
  9. İnce detayları da ekleyerek ne güzel bir yorum yazmışsın sevgili Sezer. Hepimiz potansiyel engelliyiz ve ne yazık çok kişi bunun bilincinde değil. Yeğenine büyük geçmiş olsun. Kutluyorum; akıl-duygu-mantık çerçevesinde duruma uyum sağlaması kutlamaya değer.
    Hep düşünürüm: Keşke sınıf öğretmenleri zaman zaman sınıflarında öğrencilerine bir engellinin hayatını anlamak için provalar, deneme ve araştırmalar yaptırsalar. Çocukların hayal gücüyle engelli bireyleri anlama-algılama alıştırmaları uygulasalar.
    Aslında yaş aldıkça hepimiz engelli oluyoruz. Duyu organlarımız zayıflıyor, bulunulan ortama uyum sağlanamıyor. Bir gün bu konuda yazmak istiyorum.
    İncelikle seçilmiş, oya gibi işlenmiş paylaşımlarını ailece zevkle, keyifle okuyor, dinliyor hatta izliyoruz. (Hayal güçlerimiz işlerlik kazandı inan.)
    Yüreğine, emeklerine sağlık.

    YanıtlaSil
  10. Artık modern toplumların gereği yaşam alanlarını engellilerin de kullanabileceği şekilde düzenlemek ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklenen, olması gereken de o değil midir? Ama ne yazık, bu konuda öyle çok eksiklerimiz var ki; Çalışmayan asansörler, durmadan yıkılan, yeniden yapılan yollar, açılan çukurlar, yanlış yere park edilmiş arabalar... Bazı insanlarımızın yanlış yaklaşımları...
      Sevgiyle.

      Sil