Bu Blogda Ara

17 Haziran 2025

YAZMAK- YAŞAMAK...

 


  Bir zamanlar Varlık Yayınları arasında  çıkan "Önce Ekmekler Bozuldu" adlı boyutu küçük, içi dopdolu bir kitap okumuştum. O yıllarda kitapların kâğıt kalitesi ve görüntüsü günümüzdeki kadar çekici değildi. Okumak için alırdık, kuşe kâğıtlara basılı, renkli, ciltli "Al beni" diye adeta seslenen kitaplar çok sonra çıktı. 

Ünlü gazeteci-yazar Oktay Akbal'ı o kitabıyla tanımıştım. "Yazmak,  yaşamak . " sözü Onundur. Yazmayı- okumayı sevenler, sürdürenler için bu kısacık cümlede ne büyük anlamlar yüklüdür. Severek-gönülden-içtenlikle yapılan her işte olduğu gibi... 

Yazmayı istediğim ne çok konu birikmiş zihnimde.   Gün-24 saat- artık yetmiyor. "Ben eskiden..." diye başlayan cümleleri sessizce fısıldar gibi, sadece kendinize duyurabiliyorsunuz. Bedeninizin sızlanışlarına benliğiniz aldırmıyor. Ancak çatışmalara alışık değilseniz, bastırdığınız tüm güçlü sesler beden ve ruh sağlığında hasarlara neden oluyor. "Nasılsın?" sorusuna "İyiyim." yanıtı ne kadar gerçek olabilir? 

"Farkındalık, duyarlılık, duyu organlarınızın sağlam ve işler olması; Her zaman mutlu etmiyor kişiyi. Hiç kimse tek başına değil ki. Küçücük dünyanızda bile dış dünyadan gelen uyaranlar var. Karmakarışık, anlaşılmaz sesler-çığlıklar, görüntüler, alacalı bulacalı uyumsuz renkler... 

Uyum çabalarımız da hayal kırıklığı ile mi noktalanacak? Yavaş şehirler (Slow cities) akımı başladığında nasıl da mutlu olmuştuk. Yemyeşil kırlar, masmavi denizler, kirlenirken, aydınlık gökyüzü bulutlarla kararırken, doğa-ağaçlar, çiçekler, her türden canlılar- değişirken İnsan nerede barınacak?

Hayatın içinde her an, her gün öylesine ani değişimlere uğruyor ki. Mevsimler, iklimler bile değişti. Yavaş şehirlere uymaya çalışırken; makinelerin sesi  hızlandı. İnsan yavaşlamak isterken bitkin düştü, sesi çıkmaz oldu, hepten sustu.  

Yazmak-yaşamak, anlamak, anlatmak, anlaşılmak, konuşmak, dinlenmek, huzur bulmak, güvenmek, inanmak, umutlanmak  istiyor insanoğlu.

Bu geçici-ölümlü dünyada yaşarken; var olduğunun farkında olmak, bilinçli olarak varlığını kanıtlamak, yapabilmek. başarabilmek. 

Yüzyıllar öncesinden ne güzel söylemiş ünlü edebiyatçı-düşünür-yazar: " To be or not to be."  

İnsan olarak; Anlayarak, algılayarak derin derin  düşünmek gerek...

Makbule Abalı-Eğitimci 

17. 06. 2025 Türkiye 



6 yorum:

  1. Hayat, durmaksızın akan bir nehir gibi. Her an değişiyor. Zamanla birlikte insanlar, insanların ihtiyaçları, yaşama alışkanlıkları ve yaşadıkları mekanlar da dönüşüyor.

    YanıtlaSil
  2. bu şarkıyı çok severim. Fark etmeden bazen güzel şeylerin yanından geçiyoruz

    YanıtlaSil
  3. Büyük şehirlerde yaşamak, kalabalıklar içinde yapayalnız hissetmek demek, çocukken apartmanda herkes birbirini tanır ,huyunu suyunu bilir ona göre ilişki kurardı, bir şey piştiğinde şimdi kokmuştur diyerek karşı komşuya da bir tabak verilirdi. Birbirine kırk yıl hatırı olan sabah kahvesi içmeye gidilirdi. Şimdi herkes yalnızlaştı, büyük şehirlerden kaçanlar da bağ bahçenin arasında ev yapıyorlar ,duydukları doğanın sesleri ve kendi sesleri oluyor, bu yalnızlık bana göre değil. Bazı Avrupa ülkelerinde özellikle yaşlılar için yaşam köyleri oluşturulmuş, bir tür komün hayat , ne güzel birlikte üretip, birlikte yaşayıp, sosyalleşmek, konuşmak, dinlemek, paylaşmak..
    Doğa içinde yaşayamıyoruz ama evimizin balkonumuza doğayı getirdik dün, küçük kızımla güzel çiçekler ektik, bu bile bizi çok mutlu etti.

    YanıtlaSil
  4. Hayat anlamsızca hızlandı, hızlandıkça anlamsızlaştı.. Yavaş kentler güzel bir buluş, fakat içindeki insanlar yavaşlamadıkça ne fark edecek..
    Sürat, iyi sanıyoruz….
    Acaba tersine dönecek mi bu akım?

    YanıtlaSil
  5. Hocam yine çok güzel yazmışsınız ve gerçekler öyle gerçek ki bazen nasılız sorusuna bile ne cevap vereceğimizi bilmiyor haldeyiz

    YanıtlaSil